0

Sanırım yüksek enerjili kozmik ışınları ve nötrino tespiti için yapılan yer altı havuzlarında tespit edilmiştir. Bu tür parçacıkları saptayacak başka hali hazırda gözlem sistemleri yok bildiğim kadarıyla. Beyaz ışığın dalga boylarına ayrılmasında ise şöyle düşünüyorum. Yeni ortamın kırılma indisi farklı. Normalde hızları da aynı olduğu için aynı şekilde kırılmalarını bekliyoruz (n1/n2=Sinr/Sinİ) ama "kırmızı ışığın sınır açısı en büyük, mor ışığın sınır açısı en küçük. Skırmızı > Sturuncu > Ssarı > Syeşil > Smavi > Smor " Aralarındaki fark ise dalga boyları (Dolayısıyla frekansları da). Yani enerji içerikleri farklı. Buna karşılık ortamda etkileşime girdikleri elektronların titreşimleri ise sabit. Yani elektronların her dalga boyu ile yapacağı girişimler ve bu girişimlerin dalga boyları da farklılaşacaktır. Farklılaşma buradan başlıyor. Ancak bu konuda tereddüdüm var. Eğer ışık şeffaf ortamda hiç bir parçacık ile etkileşime girmese, bunun anlamı ortamdaki parçacıklar arasındaki boşluklardan geçiyor olması demektir. Bu durumda yeni ortamda hızının değişmemesi gerekir. Bu yüzden tutarlı bulmuyorum. Hızının yavaşlaması için, muhakkak bir etkileşim olması gerekir. Elektronlarca fotonlar soğurulup, sonra tekrar salınıyorsa bu gecikmeyi açıklıyor ama aynı anda bir çok farklı frekanstaki fotonu absorbe edip, tekrar ayrıştırması da çok mantıklı gelmiyor. Çünkü lazer elde edimindeki gibi, farklı dalga boylarında (gene belli bir aralıkta) ışın ile uyarılan elektronlar, tek bir dalga boyunda ve düzenli yapıda foton salıyorlar. Prizma da olsa buna benzer bir sonuç bana daha makul geliyor. Üçüncü ihtimal ise (bence en mantıklısı bu) Huygens ilkesine göre noktasal kaynaktan çıkan bir dalganın her hangi bir anda ulaştığı konumda, yani dalga sınırında o konumdaki parçacıkların her biri de derhal küresel dalgacıklar yayarlar. Öyleyse bir dalga sınırı üzerindeki her bir nokta öğesi, bir başka dalganın merkezini oluşturmaktadır. Bu küresel dalgacıklar tekrar yeni bir dalga sınırı oluştururlar. Ve dalgalar bu şekilde yayılarak ilerler. Temelde Huygens ilkesi budur. Beyaz ışıktaki farklı dalga boylarının frekansları, ortamda girdikleri zaman da değişmediği için, dalga boyları değişiyor. Bu da dalga hızının değişmesine sebep oluyor. Ortamda ilerleyen ve kırılan olgunun, elektromanyetik dalganın, "dalga" kısmı olduğunu düşünüyorum. Fotonlar sadece aktarılan (sörfçü) pozisyonundaki alanlar oldukları için, dalgayla uyumlular. Ortama giren beyaz ışıktaki farklı dalga boyları, değişen hızları ile ortamdaki elektronları parçacık olarak kullanıp, bunlar tarafından tekrar oluşturuluyorlar. Dalgalar bir ortamda birbirlerinin içinde geçebildikleri ve etkilenmedikleri için, farklı dalga boylarının bir arada olması durumu etkilemiyor. Böylece hız farkından dolayı, dalga boyları arasında salınma/oluşma açıları farklılaşıyor ve bunu kırılma olarak ele alıyoruz. Özetle, beyaz ışık içindeki farklı dalga boyları, girişte aynı hızda olsalar bile, ortamda her birindeki dalga boyu farkı ile hızları değiştiği için birbirlerinden farklılaşıyorlar. Ayrışıyorlar. Fotonlar bu ayrışmaya uyuyorlar. (Gerisi zaten ilk başta geldiğim nokta.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
0

Sen ne sanıyorsun spini sayın lol...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
1

lol nedir biri söyler mi acaba

Maxwell 3 yıl önce 0
0

Bilmiyorum. Dilerim . Olumludur.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
0

Sesli guldum anlaminda

morgan 3 yıl önce 0