0

Sistemde sorun var galiba bazen yukarı atıyor .

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 7 yıl önce 0
1

Bir ya da daha çok elektron almış ya da yitirmiş atom ya da atom küme­sine iyon, iyonların oluşmasına da iyonlaşma denir. --http://www.yardimcikaynaklar.com/iyon-ve-iyonlasma-nedir-nasil-yapilir--- Bir nöronun dış ortamında (ekstrasellüler matriks diyoruz) temel olarak yüksek miktarda Sodyum-artı (Na+) ve az miktarda Klor-eksi (Cl-) iyonları bulunur. Hücre içerisinde ise (intrasellüler matriks diyoruz) Potasyum-artı (K+) ve eksi yükte bulunan proteinler ve fosfatlar bulunmaktadır. Burada bilinmesi gereken, bu iyonların bu şekilde yüklü olmasının sebebi, atom çekirdeklerinde bulunan protonların sayısı ile atomun etrafındaki elektronların sayısının birbirinden farklı olmasıdır. Örneğin Na+ iyonunda protonların sayısı elektronlarınkinden 1 fazladır, bu sebeple +1 yük ile yüklüdür. Klorda ise protonların sayısı elektronlardan 1 azdır, bu yüzden -1 yüklüdür. ---Ancak iyonların genel dengesine bakıldığında, hücre içinin dinlenme halinde iken, yani herhangi bir elektriksel uyarı yokken daha negatif (eksi yüklü), hücre dışının ise daha pozitif (artı yüklü) olduğu görülür. Yani bu saydığımız iyonların miktarı, hücre içini eksi, hücre dışını ise artı voltaja sahip kılmaktadır. Bu da, hücre içi ile hücre dışı arasında elektriksel potansiyel farkı yaratmaktadır. Bu iyonların sayısı dış etmenlerle değiştirilecek olursa, bu potansiyelin değeri de değişecektir. @shibumi .

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 7 yıl önce 0
0

@mackenzie , aynen .

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 7 yıl önce 0
0

Konuların uzmanı değil ama okuyucusu olarak, bende bilgilerimden her zaman şüpheliyim. Her zaman yeni ve daha doğru bir tanım olabilir. Bildiğim kadarı ile mesela tuzlu çözeltiye elektrik akımı verirseniz, tuz, Na ve Klor olarak ayrılır. Bunu yaparken, elektroliz sırasında ortama verilen elektronları kullanırlar. böylece birbirlerine ihtiyaçları kalmaz ve bileşik dağılır (NaCl) . Ancak doğal yapılarında bu elektron olmadığından ya da fazla olduğundan, (+/- 1 değer) bu elektron kısa zamanda ilgili atomdan ayrılır. Böylece son yörünge doğal haline döner. Bu durumda Na +1, Cl,-1 değere sahip bağımsız atomlar olarak sıvıda kalırlar. Bu durumu iyonlaşma olarak biliyorum. Dolayısı ile hemen en güçlü kaynağa (anot ve katota) yönelirler. Hücre içi negatif iyonlu olması ile hücre dışının pozitif olması konusunda bilgim yok. Fikir yürütebilirim sadece. Hatırladığım kadarı ile bu mekanizma, hücre zarı proteinlerinin çeşitli bileşiklere bağlanmasında rolü var. Gene hatırladığım kadarı ile sperm yumurtayı döllerken de benzer bir mekanizma ile yumurtaya tutunup, zardaki uygun protein molekülen tutunuyor. (Yumurta zarını her sperm aşamıyor, ancak uygun proteine sahip olanlar, zarla birleşebiliyor diye hatırlıyorum. Bir bakıma kilit ve şifre mekanizması...) Ancak bu mekanizmanın uyarı iletimindeki rolünü hiç hatırlamıyorum. Hala da şüpheliyim. @nobody Bilimsel konularda yazışırken, aynı fikirde olmak kadar saçma ve kısır bir durum olmaz. O zaman ne araştırma, ne doğrulama gereği kalır. Bu yüzden yazılarınızı, zevkle ve takdirle okuyorum. Diğer yandan kendimi cesur ve hatta \"aptal olarak gözükmekten korkmayacak kadar cesur\" görüyorum. (Kimin ne göreceğinin bir önemi yok, ben ne görüyorum? ) Bu yazışmalardan, diğer arkadaşların ziyadesiyle istifade ettiğini umuyorum. Ben de teşekkür ederim. (Yoğun gün başlıyor :-(

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
2

Konuların uzmanı değil ama okuyucusu olarak, bende bilgilerimden her zaman şüpheliyim. Her zaman yeni ve daha doğru bir tanım olabilir. Bildiğim kadarı ile mesela tuzlu çözeltiye elektrik akımı verirseniz, tuz; Na ve Cl olarak ayrılır. Bunu yaparken, elektroliz sırasında ortama verilen elektronlardan etkilenirler. Aralarındaki bağı kıran daha güçlü bir elektrik etkileşimi ile bileşik dağılır (Na ve Cl) . Ancak doğal yapılarında bu elektron eksik ya da fazla olduğundan, (+/- 1 değer) bu elektron kısa zamanda ilgili atomdan ayrılır/atoma döner. Böylece son yörünge doğal haline döner. Bu durumda Na +1, Cl,-1 değere sahip bağımsız atomlar olarak sıvıda kalırlar. Bu durumu iyonlaşma olarak biliyorum. (Hatam var ise bu noktada olmalı...) Dolayısı ile hemen en güçlü kaynağa (anot ve katota) yönelirler. Hücre içi negatif iyonlu olması ile hücre dışının pozitif olması konusunda bilgim yok. Fikir yürütebilirim sadece. Hatırladığım kadarı ile bu mekanizma, hücre zarı proteinlerinin çeşitli bileşiklere bağlanmasında rolü var. Gene hatırladığım kadarı ile sperm yumurtayı döllerken de benzer bir mekanizma ile yumurtaya tutunup, zardaki uygun protein molekülen tutunuyor. (Yumurta zarını her sperm aşamıyor, ancak uygun proteine sahip olanlar, zarla birleşebiliyor diye hatırlıyorum. Bir bakıma kilit ve şifre mekanizması...) Ancak bu mekanizmanın uyarı iletimindeki rolünü hiç hatırlamıyorum. Hala da şüpheliyim. @nobody Bilimsel konularda yazışırken, aynı fikirde olmak kadar saçma ve kısır bir durum olmaz. O zaman ne araştırma, ne doğrulama gereği kalır. Bu yüzden yazılarınızı, zevkle ve takdirle okuyorum. Diğer yandan kendimi cesur ve hatta \"aptal olarak gözükmekten korkmayacak kadar cesur\" görüyorum. (Kimin ne göreceğinin bir önemi yok, ben ne görüyorum? ) Bu yazışmalardan, diğer arkadaşların ziyadesiyle istifade ettiğini umuyorum. Ben de teşekkür ederim. (Yoğun gün başlıyor :-(

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0