1

Biraz Beyin cimnastiği ...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 25
0

Yanlış anlama doğal. Bu benim doğru kelimeleri bulup, yerinde kullanamamdan kaynaklanıyor... Bu konuyla ilgili olarak, momentum ve enerjinin nasıl dağıldığını ararken aklıma bir soru geldiydi... Sanırım üzerinde düşünmek sizin içinde zevkli olur. Eğer elimde çok sağlam ve kırılmaz, bükülmez bir malzemeden yapılmış, 2 kg kütleye sahip ve 2 ışık saati uzunluğa sahip bir çubuğu a) 2 kilogram kuvvet ittirdiğim zaman, öbür ucunun durumu ne olurdu? b) Benden taraf ucuna, çubuğun doğrultusuyla aynı vektörde, 2m/s hızlı ve 2 kg kütleli bir top ile (esnek) çarpışma yaptırsaydım, diğer ucunun durumu ne olurdu? Aslında klasik fizik ve momentum hesapları bize sayısal cevapları veriyor ama çubuğun uzunluğunu ele aldığımızda, ışık hızı sınırı nedeniyle klasik fizik yetersiz kalıyordu. Özel Görelilik sayesinde, çubuğun diğer ucunun hareket etmesinin 2 saat sonra olacağını da biliyoruz. Hızı da 2 metre/s olacak. İki şık arasındaki fark, kuvvetin aktarımı ve momentumun paylaşım- korunum şekli olmasına rağmen, sonuç aynıydı. Çubuk 2 saat sonra tüm olarak 2 m/s hızla hareket ediyor olacaktı. Ama ya bu ilk iki saat boyunca, itme veya top ile aktarılan bu fazla enerjinin durumu ne olacak? Ve çubuğun temel birimleri (kuantum) üzerindeki aktarımı ve paylaşımı nasıl olmalıydı? Not: "Kuanta"yı tarifie uygun olarak, 1 Planck aralığında olabilecek en küçük enerji birimi olarak alıyorum. (Maxvel) "Kuantum" ise, kuanta'nın çoğuluymuş. Kuantalar anlamına geliyormuş.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

Kuvvetin uca ulaşması yaklaşık 2 saat sürüyor gibi bence. Daha az değil ama, çubuğun yoğunluğuna göre biraz daha fazla olabilir. Bunu belirleyen şey, etkiyi ileten parçacıklar arasındaki boşluk-mesafe. Mesela ses hızında, ses enerjisi ile enerji yüklenen ve titreşen havadaki gaz moleküllerinin titreşim genlikleri artıyor. Bir sonraki molekülün titreşimi ile girişim yapıp enerjiyi ona aktarana kadar bir süre geçiyor. Aslında her molekül doğal kapasitesinin üstündeki kısmı aktarıyor ve havadaki gazlar çeşitli olduğu için, ses hızı da bunların bileşke hızı. Mesela helyum içindeki ses hızı ile oksijen ve azot içindeki ses hızları farklı olmalı. Çünkü her birinin molekül büyüklüğü, enerji kapasitesi farklı... Titreşimlerinin genlikleri de farklı. Dalga hareketi esnasında bu titreşimler birbirlerine, girişim ile aktarılıyor. Yani enerjisi yüksek olan titreşim, düşük olan diğer parçacığın titreşimi ile girişm yapıp, enerjiyi ona aktarıyor. O da bir sonrakine... Çubuğumuzda da durum aynı. Ancak enerjinin birbirine aktarılmasını, molekül düzeyindeki boşlukları ikinci planda tutarak ele almak gerekiyor. Tamamen çubuğu ouşturan parçacıkların, quantaları düzeyinde oluyor. Çünkü kuanta dediğimiz enerji paketçiklerinin bir üst sınırı yani kapasiteleri var. Üstelik kuanta düzeyinde tüm paketçikler özdeştir. (Bu nokta da sicim terosinden ayrılıyorum. Çünkü sicim teorisi bir enerji alanına sınırsız enerji yüklenebileceğini öngörüyordu. Oysa bana göre sisteme her enerji eklediğimizde, yeni bir kuanta alanı eklemeiş oluyoruz. Legolar gibi üst üste ekleniyorlar. Toplam alanı böyle büyütüyorlar.) Özdeş olmalarından dolayı, etki yapıldığı zaman, sisteme eklenen enerji ilk kuantanın genlik alanını yükseltiyor, girişim ile bir sonrakine aktarıyor. O da bir sonrakine, (bu kısımı ayrıca ivmelenme olarakta tanıyoruz). Enerji tüm sisteme yayılırken, her bir kunatanın iç titreşim hızının bir Planck zamanı olduğunu düşünürsek, etki ışık hızı ile iletiliyor olmalı. (Ancak atomlar- moleküller arası bışluk bunu biraz yavaşlatıyor olmalı.) sonuçta etkinin yapıldığı nesne üzerinde, tüm kuantalar eşit genliğe sahip olduğu zaman, etki tüm birime "eşit olarak" yayılmış oluyor. Bu durumda iken tüm kuantaların genlikleri eşit derece de arttığı için, bu nesnenin evrenimizdeki doğal hızı artıyor. Tüm kuantalar aynı genlikte olduğu için, sistemin hızı artık "sabit hıza" kavuşuyor. .. ... Üçgen ve açı konusuna gelince. Aslında o açıyı bilmemiz durumunda, sistemdeki zaman genleşmesini ve boyut daralmasını ve sistemin hızını (Lorentz sonuçlarından faydalanarak, tersten) bulabiliyoruz. Son eklediğim resimdeki Necati Demiroğlu'nun çalışması da bunu ve aralarındaki bağlantıyı ispatlıyor.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
-1

Kuvvetin uca ulaşması yaklaşık 2 saat sürüyor gibi bence. Daha az değil ama, çubuğun yoğunluğuna göre biraz daha fazla olabilir. Bunu belirleyen şey, etkiyi ileten parçacıklar arasındaki boşluk-mesafe. Mesela ses hızında, ses enerjisi ile enerji yüklenen ve titreşen havadaki gaz moleküllerinin titreşim genlikleri artıyor. Bir sonraki molekülün titreşimi ile girişim yapıp enerjiyi ona aktarana kadar bir süre geçiyor. Aslında her molekül doğal kapasitesinin üstündeki kısmı aktarıyor ve havadaki gazlar çeşitli olduğu için, ses hızı da bunların bileşke hızı. Mesela helyum içindeki ses hızı ile oksijen ve azot içindeki ses hızları farklı olmalı. Çünkü her birinin molekül büyüklüğü, enerji kapasitesi farklı... Titreşimlerinin genlikleri de farklı. Dalga hareketi esnasında bu titreşimler birbirlerine, girişim ile aktarılıyor. Yani enerjisi yüksek olan titreşim, düşük olan diğer parçacığın titreşimi ile girişm yapıp, enerjiyi ona aktarıyor. O da bir sonrakine... Çubuğumuzda da durum aynı. Ancak enerjinin birbirine aktarılmasını, molekül düzeyindeki boşlukları ikinci planda tutarak ele almak gerekiyor. Tamamen çubuğu ouşturan parçacıkların, quantaları düzeyinde oluyor. Çünkü kuanta dediğimiz enerji paketçiklerinin bir üst sınırı yani kapasiteleri var. Üstelik kuanta düzeyinde tüm paketçikler özdeştir. (Bu nokta da sicim terosinden ayrılıyorum. Çünkü sicim teorisi bir enerji alanına sınırsız enerji yüklenebileceğini öngörüyordu. Oysa bana göre sisteme her enerji eklediğimizde, yeni bir kuanta alanı eklemeiş oluyoruz. Legolar gibi üst üste ekleniyorlar. Toplam alanı böyle büyütüyorlar.) Özdeş olmalarından dolayı, etki yapıldığı zaman, sisteme eklenen enerji ilk kuantanın genlik alanını yükseltiyor, girişim ile bir sonrakine aktarıyor. O da bir sonrakine, (bu kısımı ayrıca ivmelenme olarakta tanıyoruz). Enerji tüm sisteme yayılırken, her bir kunatanın iç titreşim hızının bir Planck zamanı olduğunu düşünürsek, etki ışık hızı ile iletiliyor olmalı. (Ancak atomlar- moleküller arası bışluk bunu biraz yavaşlatıyor olmalı.) sonuçta etkinin yapıldığı nesne üzerinde, tüm kuantalar eşit genliğe sahip olduğu zaman, etki tüm birime "eşit olarak" yayılmış oluyor. Bu durumda iken tüm kuantaların genlikleri eşit derece de arttığı için, bu nesnenin evrenimizdeki doğal hızı artıyor. Tüm kuantalar aynı genlikte olduğu için, sistemin hızı artık "sabit hıza" kavuşuyor. .. ... Üçgen ve açı konusuna gelince. Aslında o açıyı bilmemiz durumunda, sistemdeki zaman genleşmesini ve boyut daralmasını ve sistemin hızını (Lorentz sonuçlarından faydalanarak, tersten) bulabiliyoruz. Son eklediğim resimdeki Necati Demiroğlu'nun çalışması da bunu ve aralarındaki bağlantıyı ispatlıyor.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0