1

Madem istiyorsunuz öyleyse devam edelim. Uzay parçacıklarını daha iyi anlamak için bir açıklama yapayım; Onlar, korkunç bir enerji patlamasının ilk meyveleri. Sadece ilk anda üretilmiş, daha düşük enerjide üretilmeleri mümkün olmayan parçacıklar. Bu parçacıklar sıfır enerji düzeyinde bulunmayı seviyorlar. Yaratıldıkları anda artı enerjiyi kuşatıp eksi alemle temasını ve yok olmasını önlemek için varlık bulmuşlar. Artı enerjiyi korumaları aslında kendi varlıkları için önemli. Enerji beslemesi olmazsa onlar da eksi alem tarafından yok edilecekler. Yani bir menfaat ilişkisi kurulmuş gibi. Bu parçacıklar güçlü kuvvetleriyle aralarında sabit bir açıklık olmasını sağlıyorlar.Eğer gerçek anlamda bir \"yokluk\" \"hiçlik\" varsa, işte bu parçacıkların arasındaki açıklıktır. Bir vakumu aralayan parçacıklar diyebiliriz. Bu aralıklar sabit ve evrenin her yerinde eşit aralıkta. Bu da zamanın aslında bu aralıklar sayesinde meydana geldiğini ve evrenin her yerinde sabit olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda da maddi parçacıkların hareketi ve devinimi bu aralıklar sayesinde gerçekleşiyor. Madde, uzay parçacıklarını görmüyor, yok sayıyor, çünkü hem çok küçükler, hem de iletişimsiz durumdalar. Sadece kütle çekimine tepki veriyorlar, başka hiç bir güçle etkileşmiyorlar. Bu yüzden madde geniş bir düzlükte gibi yayılabiliyor. Yani, uzay parçacıkları sabit, diğer her türlü madde onların üzerinde, zemininde serbestçe dolaşabiliyor. (Aradaki 120 sıfırlık büyüklük farkını hiç unutmamak gerekiyor) Evren genişlerken basıncın onları nasıl çoğalttığını anlatmıştım. Buna inflaton basıncı diyelim. Bir de enerji basıncı var. O da tam tersine maddeyi kendisine çekiyor. Yani güçlü kütleçekim alanları, kara delik gibi bölgeler var. O bölgelerde de yine aynı güç parçacıkları birbirlerine yaklaştırmıyor. Ama kara delik çok güçlü. Parçacıklar kara deliğin yakınından uzağa doğru bu gücü paylaşıp direnmeye çalışıyorlar. Yine de kara delik çok güçlü... O zaman parçacıkların aralarındaki boşluk \"vakum\" aşırı yoğunluktan eğilmeye, kırışmaya başlıyor. Aslında düz bir alanı girinti, çıkıntıyla doldurursanız aradaki mesafe inanılmaz oranda büyür. Bir örnek vermek gerekirse; bizim ege kıyılarının girinti ve çıkıntılarını tutup çekerek düzeltirsek Afrika\'ya kadar gider. Ona çok benzer bir durum oluşuyor. İşte bu durumda zaman da bükülmüş oluyor. Yani genleşmiş oluyor. Çünkü aslında gidilecek mesafe çok uzamış oluyor. Bu parçacıklar kara delik tarafından bile yok edilemez parçacıklar. Yani onlar hala yerlerinde duruyorlar. Galaksinin dönmesi, kara deliğin hareket etmesi gibi şeyler hiç bir şeyi değiştirmez, bu parçacıkları kımıldatmaz. her bir parçacık diğerinin görevini devralır. Küçüklük farkını iyi kavramazsanız tüm bu anlattıklarım bir anlam ifade etmez. Ama küçüklük farkını biraz düşünürseniz beni anlayacağınızı sanıyorum. Ya da \"deli saçması\" da diyebilirsiniz. Zaten teorinin gerçekten evreni betimlemesi için \"çılgınca\" olması gerekiyor. Sanırım şimdi biraz daha ısındınız. Sevgiler, selamlar...

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

Burtay Bey, Bu teori bende şekillenmeye başladığından beri beni esir aldı. Önceleri gülüp geçiyor, düşünmemeye çalışıyordum. Tamamen ispatlanamaz küçüklüklerden bahsediyoruz çünkü. Yani böyle bir teoriyi sınamak deneysel olarak belki de hiç bir zaman mümkün olamayacak. Bazen de diyorum, okuduğum fizikçilerin kitaplarında bunlar vardır mutlaka. Ama böyle bir teoriyi ortaya koyan bir bilgiye rastlamadım. Belki de okuduklarımı harmanlayıp böyle bir yargıya vardım. Ben aslında bu teoriyi yıkmaya, çürütmeye çalışıyorum. Beni rahatsız ediyor hatta korkutuyor. Ama ne kadar uğraştıysam bir açığını, çatlağını, çürütülebilir tarafını bulamadım. Belki ben duygusal davranıp yeteri kadar üzerine gitmediğimi düşündüğüm için burada yayınlamak istedim. Sizden ve diğer okuyan, ilgilenen tüm arkadaşlardan bunu rica ediyorum, bekliyorum. Bana yardım edin bu teoriyi çürütelim. Ben ne kadar uğraştıysam her seferinde daha da güçlendi... Şimdi okuyan, ilgilenen herkes de zehirlenmiştir sanıyorum. Farkında olmayacaksınız ama mutlaka kafanızı kurcalayacak. İlk soru; \"Ne olmalı ki, enerji yok edilememeli?\" \"Enerji nasıl yok edilemez?\" Cevabında bulduğum yöntem, \"enerjinin eksi seviyeye inebilmesi\" Bu sayede enerji yok edilemez. Matematik denklemini siz belki 30 saniyede buldunuz. Benim bulmam daha uzun sürdü. Denklem olayı açıklıyor ama dış evrenin eksi enerji düzeyinde olması gerektiğini söylüyor. Yani ben değil, denklem öyle söylüyor. Çünkü eksi işaretlerin değişmesi için bir parantez, bir başka boyut gerekir. Ayrıca orada artı işaretlilerle eksi işaretlilerin savaşında (çarpımında) kazanan hep eksi taraf oluyor. Çünkü eksi ile artı çarpıldığında sonuç hep eksi oluyor. Bu yüzden teori dış evrenin eksi enerji seviyesinde olması gerektiğini söylüyor. Ayrıca eksi enerji düzeyi üreticidir, çoğaltıcıdır diyor. Entropi orada ters çalışır diyor... Özür dilerim. Ben yine kendimi tutamadım anlatıyorum. İşte böyle Burtay Bey. Hiç memnun değilim ama kafamdan da bir türlü atamıyorum, sanki anlatırsam belki çürütmenin bir yolunu bulabiliriz ve ben rahat bir nefes alırım.

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

Yazmak, açık hale getirmek, konuyu kafadan atmak-kurtulmak için iyi bir yol... Üstelik düşünürken değil ama eskiden yazdıklarınızı tekrar okurken, kendinizi elekştirmek ve değerlendirmek daha kolay oluyor. Çünkü yazarken ki duygu ve düşünce durumunda olmuyoruz. Farklı bir göz ve açı ile değerlendiriyoruz. Artık çürütülemeyecek ve kanıksanmış hale gelen fikirler, bir süre sonra \"ürün olmaktan\" çıkıyor, başka bir ürünün yarı mamul girdisi oluyor... :-) Aşama aşama bu böyle sürüyor. Çürütmek için uğraşmak yerine (bence fikir sahibinin kendi teorisini çürütmesi çok zor, hatta imkansız), fizik biliminin bize sağladığı verilere bakın. Bu verileri, düşünceleriniz açısından yorumlayıp, kayıt altına alın. Eğer aralarında uyum sağlayamazsanız, zaten otomatikman çürütmüş olursunuz. Vide Supra\'nın sorusu olan, ışığın \"kütle çekim alanında maviye kayması\" mesela bu tür bir veri. Bunu düşünceleriniz açısından ele alırken, eğer düşüncelerinizde hata var ise, çıkmaz bir yol bulursunuz. Aksi takdirde, bir adım daha ileri götürmüş olursunuz bizi... Bakışınız, göreliliği nasıl ele alıyor? Gözlemlenen ve kanıtlanmış aynı sonuçlara nasıl ulaşıyor? Molekül, atom, bileşik oluşunu nasıl ele alıyor? Işığın hızının sabit kalmasını, C sabitini, Planck sabitlerini nasıl kaynaklara bağlıyor? Vs. Vs. Yazdığınız zaman bunları oturttukça, ana tablo belirginleşecek.... Yazmadan önce 3-4 yılık bir fikir birikimim oldu. Ancak yazıp paylaştıkça (blogta), 2 yılda o birikimin kat be kat üstünü topladım. Bu arada matematik denklemini 30 saniye de bulmadım. Sizin aylarca süren birikiminizi 30 saniye okuduktan sonra bir kaç günde (siz daha önce yazdığınız halde bir de) ancak farkettim. Enerji konusunda temel bir bakış açısı farklılığımız var. Enerji sadece enerjidir. Vardır. Hatta \"Var olan \"tek şey\"dir.\" Onun eksisi, ya da artısı olmaz bana göre. İşaretler sadece, \"bize göre göreceli\" bir durum tanımlaması bence. (Ki bu bakışın kaynağı da sizin eski yazdıklarınız.) Diğer yandan teorinizi, bu çerçevede, enerjinin bir durumundaki farklılıktan-değişimden kaynaklanan bir dönüşüm olarak algılıyorum. Yani var olan esas yapı, size göre negatif olan, bir etki ile farklılaşıyor. Çok küçük bir fark ama başlangıç aşamasında olduğu için, ilerleyen bakış açaılarında çok büyük açı farklarına neden oluyor. Bu nedenle, düşüncelerinizi paylaşmanız, benim asla düşünemeyeceğim (iz) bakış açılarını kazandıracaktır. Boş yere umutlanmayın, rahat nefes pek yok. Tek umudum buradaki gençlerden (bize göre) birinin, tüm bunları bir kenara fırlatacak şekilde bombayı patlatması. Eğer biz teorik fizik yapabiliyorsak, onlar hayli hayli yapar ve hatta daha iyisini de yaparlar. Bu konuda onlara cesaret verici olumlu örnekler olmamız dileğimle...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Yazmak, açık hale getirmek, konuyu kafadan atmak-kurtulmak için iyi bir yol... Üstelik düşünürken değil ama eskiden yazdıklarınızı tekrar okurken, kendinizi elekştirmek ve değerlendirmek daha kolay oluyor. Çünkü yazarken ki duygu ve düşünce durumunda olmuyoruz. Farklı bir göz ve açı ile değerlendiriyoruz. Artık çürütülemeyecek ve kanıksanmış hale gelen fikirler, bir süre sonra \"ürün olmaktan\" çıkıyor, başka bir ürünün yarı mamul girdisi oluyor... :-) Aşama aşama bu böyle sürüyor. Çürütmek için uğraşmak yerine (bence fikir sahibinin kendi teorisini çürütmesi çok zor, hatta imkansız), fizik biliminin bize sağladığı verilere bakın. Bu verileri, düşünceleriniz açısından yorumlayıp, kayıt altına alın. Eğer aralarında uyum sağlayamazsanız, zaten otomatikman çürütmüş olursunuz. Vide Supra\'nın sorusu olan, ışığın \"kütle çekim alanında maviye kayması\" mesela bu tür bir veri. Bunu düşünceleriniz açısından ele alırken, eğer düşüncelerinizde hata var ise, çıkmaz bir yol bulursunuz. Aksi takdirde, bir adım daha ileri götürmüş olursunuz bizi... Bakışınız, göreliliği nasıl ele alıyor? Gözlemlenen ve kanıtlanmış aynı sonuçlara nasıl ulaşıyor? Molekül, atom, bileşik oluşunu nasıl ele alıyor? Işığın hızının sabit kalmasını, C sabitini, Planck sabitlerini nasıl kaynaklara bağlıyor? Vs. Vs. Yazdığınız zaman bunları oturttukça, ana tablo belirginleşecek.... Yazmadan önce 3-4 yılık bir fikir birikimim oldu. Ancak yazıp paylaştıkça (blogta), 2 yılda o birikimin kat be kat üstünü topladım. Bu arada matematik denklemini 30 saniye de bulmadım. Sizin aylarca süren birikiminizi 30 saniye okuduktan sonra bir kaç günde (siz daha önce yazdığınız halde bir de) ancak farkettim. Enerji konusunda temel bir bakış açısı farklılığımız var. Enerji sadece enerjidir. Vardır. Hatta \"Var olan \"tek şey\"dir.\" Onun eksisi, ya da artısı olmaz bana göre. İşaretler sadece, \"bize göre göreceli\" bir durum tanımlaması bence. (Ki bu bakışın kaynağı da sizin eski yazdıklarınız.). sizin tanımlamanızı da ekleyince, evrenin içinde ve dışında her yerde var olan tek şey enerji oluyor. Bu nedenle, zaten \"VAR OLAN TEK ŞEY\" olarak yok olamaz. Diğer yandan teorinizi, bu çerçevede, enerjinin bir durumundaki farklılıktan-değişimden kaynaklanan bir dönüşüm olarak algılıyorum. Yani var olan esas yapı, size göre negatif olan, bir etki ile farklılaşıyor. Çok küçük bir fark ama başlangıç aşamasında olduğu için, ilerleyen bakış açaılarında çok büyük açı farklarına neden oluyor. Bu nedenle, düşüncelerinizi paylaşmanız, benim asla düşünemeyeceğim (iz) bakış açılarını kazandıracaktır. Boş yere umutlanmayın, rahat nefes pek yok. Tek umudum buradaki gençlerden (bize göre) birinin, tüm bunları bir kenara fırlatacak şekilde bombayı patlatması. Eğer biz teorik fizik yapabiliyorsak, onlar hayli hayli yapar ve hatta daha iyisini de yaparlar. Bu konuda onlara cesaret verici olumlu örnekler olmamız dileğimle...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0