0

Evrenin başlangıcı tüm başlangıçların en başına ulaşma isteğiyle her şeyin başlangıcı olduğu isteğini doğuruyor ve burdan hataya düşülüyor kanısındayım. Evrenimizin başlangıcı hiper bir uzayda evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir. Eğer büyük patlama varsa bu evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir ki yıldızların patlayıp daha büyük enerjilerde ağır elementleri oluşturuyor zaten. Evren evrimsel bir etkileşim alanı olarak gözüküyor. Evrim çokluğun etkileşimindeki evrensel bir durum olabilir ve evrim evrenseldir. Uzayın en suptil halinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ve ölçebilecek bir durumumuz hiç olmayabilir. Ancak o alanın yoğunlaşarak enerjiyi oluşturması ve uzay alanını yoğunlaşmasının ve bununda etki tepkiyle sonuçları olacağı bu yoğunlaşmada farklı enerji düzenlenmeleriyle ve yoğunluklarıyla farklılıklar oluşturuyor. ve evrimsel dönüşümlerde etkileştiği alanlar oluşturuyor. ( 4 kuvvet gibi) Farkına vardığımız en süptil alanda kütle çekim alanı olabilir. Kütle zaten enerjiyi küresel olarak kendine doğru büküyor ve oda bir etki tepki olarak yoğunlukla ısıya neden oluyor. Ama kütle çekim sadece bu deyil gözüküyor. Evren bir etkileşim alanı ve her şey en süptil alandan oluşup o alanla etkileşiyordur ve buda kütle çekime neden oluyor olabilir. Süptil alan derken oda bilemediğimiz bir şeyden evrimleşmiş olmalıdır. Hızı uzayda yer değiştirme olarak ele alırsak bununda bir tepkisi olmalıdır ve hareket eden şeyin suptil alanla etkileşimi sürekli değişime zorlanıyor olabilir. Madde ve enerjinin bu süptil alanla etkileşimi sürekli değişirken alanda buna direnç gösteriyor olabilir. hız arttıkça bu alanla olan etkileşim hızlı değişmeye zorlandığından verilen enerji kütleye dönüyor ve alan etkileşim yoğunluğunu arttırarak tıpki kütleli alanlardaki yoğun etkileşimin tüm hızları yavaşlatması gibi hareket eden nesnenin iç etkileşimini yavaşlatarak zamanın yavaşlamasına neden oluyor olabilir. Evrimsel dönüşümlerle yoğunluğu artan ve sıkılaşan yoğun alan etkileşimi çevresine göre daha yoğun uzay alanı olması çevresine göre yoğun uzay alanıyla enerjik oluyor ve enerji etkileşimi yani yoğun uzayın çevresiyle etkileşimi ve yoğunluğu enerji olarak karşımıza çıkıyor iş yapma fazlalığı doğuyor çevresine göre. Farklı evrimsel düzenlerde yoğuşan bu alan farklı düzenleniş ve yoğunluklarda farklı etkileşimlere ve etkilere neden oluyorve farklı enerji madde parçacıkları doğuyor. Bu farklı alan düzenlenmeleri evriminde kendi iç dengesini oluşturuyor ve farklı etki ve etkileşimleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor olabilir. mesela atomaltı parçacıkların birleşiği onlarında birleşerek atomları, daha büyük atomları, mölekülleri, aminoasit, protein, canlılığı oluşturması misali. mesela iki hidrojenin birleşip suyu oluşturması gibi. işte evrimsel enerjileşme en süptilinden evrimleşip yoğuşup daha büyük enerji alanlarını oluşturduğu için zaman ileriye akıyor oluyor. Uzay, zaman,madde,enerji ayni şeyin, her neyse evrimleşmesinden oluşan esasen bütünde bir bir kümeleşme olan madde ve enerji düzensizlik olup kendi içinde alandan doğan bir düzenlenme olarak gözüküyor. Entropi aslında bu oluşan enerji kümeleşmesini törpülemeye çalışan direnç olarak gözüküyor. İşte evrenin daha düşük etropiden gelmeside bu olabilir. Belkide evren büyük patlamadan oluşmadıda enerjileşen alan çevre uzaya doğru yayılıyor ve kendine potansiyel enerji alanı katıyordur. Evrenin evrimi ilkel yıldızlarla sürmüş olabilir. çünki uzay alanını yoğuşup enerjileşmesi gibi ilkel yıdızlar, yıldızlarda sonuçta yoğuşan alanlar. Ancak uzay alanını yoğuşmasıda sorunsuz olmayıp kendi içinde kısmi bir düzenlenme ve bunun oluşturduğu etkileri vardır ve karşıt parçacıklar ve alanlarda böyle evrimleşiyordur.Hemen her şey gibi bilgide bir teklik deyil oluşan alanların etki ve etkileşimlerinin birleşiminden oluşmakta ve bu durumda oluşan her alan farklılığı enerji ve bilgidirde. Evrim evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Evrenin başlangıcı tüm başlangıçların en başına ulaşma isteğiyle her şeyin başlangıcı olduğu isteğini doğuruyor ve burdan hataya düşülüyor kanısındayım. Evrenimizin başlangıcı hiper bir uzayda evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir. Eğer büyük patlama varsa bu evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir ki yıldızların patlayıp daha büyük enerjilerde ağır elementleri oluşturuyor zaten. Evren evrimsel bir etkileşim alanı olarak gözüküyor. Evrim çokluğun etkileşimindeki evrensel bir durum olabilir ve evrim evrenseldir. Uzayın en suptil halinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ve ölçebilecek bir durumumuz hiç olmayabilir. Ancak o alanın yoğunlaşarak enerjiyi oluşturması ve uzay alanını yoğunlaşmasının ve bununda etki tepkiyle sonuçları olacağı bu yoğunlaşmada farklı enerji düzenlenmeleriyle ve yoğunluklarıyla farklılıklar oluşturuyor. ve evrimsel dönüşümlerde etkileştiği alanlar oluşturuyor. ( 4 kuvvet gibi) Farkına vardığımız en süptil alanda kütle çekim alanı olabilir. Kütle zaten enerjiyi küresel olarak kendine doğru büküyor ve oda bir etki tepki olarak yoğunlukla ısıya neden oluyor. Ama kütle çekim sadece bu deyil gözüküyor. Evren bir etkileşim alanı ve her şey en süptil alandan oluşup o alanla etkileşiyordur ve buda kütle çekime neden oluyor olabilir. Süptil alan derken oda bilemediğimiz bir şeyden evrimleşmiş olmalıdır. Hızı uzayda yer değiştirme olarak ele alırsak bununda bir tepkisi olmalıdır ve hareket eden şeyin suptil alanla etkileşimi sürekli değişime zorlanıyor olabilir. Madde ve enerjinin bu süptil alanla etkileşimi sürekli değişirken alanda buna direnç gösteriyor olabilir. hız arttıkça bu alanla olan etkileşim hızlı değişmeye zorlandığından verilen enerji kütleye dönüyor ve alan etkileşim yoğunluğunu arttırarak tıpki kütleli alanlardaki yoğun etkileşimin tüm hızları yavaşlatması gibi hareket eden nesnenin iç etkileşimini yavaşlatarak zamanın yavaşlamasına neden oluyor olabilir. Evrimsel dönüşümlerle yoğunluğu artan ve sıkılaşan yoğun alan etkileşimi çevresine göre daha yoğun uzay alanı olması çevresine göre yoğun uzay alanıyla enerjik oluyor ve enerji etkileşimi yani yoğun uzayın çevresiyle etkileşimi ve yoğunluğu enerji olarak karşımıza çıkıyor iş yapma fazlalığı doğuyor çevresine göre. Farklı evrimsel düzenlerde yoğuşan bu alan farklı düzenleniş ve yoğunluklarda farklı etkileşimlere ve etkilere neden oluyorve farklı enerji madde parçacıkları doğuyor. Bu farklı alan düzenlenmeleri evriminde kendi iç dengesini oluşturuyor ve farklı etki ve etkileşimleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor olabilir. mesela atomaltı parçacıkların birleşiği onlarında birleşerek atomları, daha büyük atomları, mölekülleri, aminoasit, protein, canlılığı oluşturması misali. mesela iki hidrojenin birleşip suyu oluşturması gibi. işte evrimsel enerjileşme en süptilinden evrimleşip yoğuşup daha büyük enerji alanlarını oluşturduğu için zaman ileriye akıyor oluyor. Uzay, zaman,madde,enerji ayni şeyin, her neyse evrimleşmesinden oluşan esasen bütünde bir bir kümeleşme olan madde ve enerji düzensizlik olup kendi içinde alandan doğan bir düzenlenme olarak gözüküyor. Entropi aslında bu oluşan enerji kümeleşmesini törpülemeye çalışan direnç olarak gözüküyor. İşte evrenin daha düşük etropiden gelmeside bu olabilir. Belkide evren büyük patlamadan oluşmadıda enerjileşen alan çevre uzaya doğru yayılıyor ve kendine potansiyel enerji alanı katıyordur. Evrenin evrimi ilkel yıldızlarla sürmüş olabilir. çünki uzay alanını yoğuşup enerjileşmesi gibi ilkel yıdızlar, yıldızlarda sonuçta yoğuşan alanlar. Ancak uzay alanını yoğuşmasıda sorunsuz olmayıp kendi içinde kısmi bir düzenlenme ve bunun oluşturduğu etkileri vardır ve karşıt parçacıklar ve alanlarda böyle evrimleşiyordur.Hemen her şey gibi bilgide bir teklik deyil oluşan alanların etki ve etkileşimlerinin birleşiminden oluşmakta ve bu durumda oluşan her alan farklılığı enerji ve bilgidirde. Evrim evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Yalnız evrenin evrimi yoğun enerji patlamalarında çok hızlı olabilir, illeda yavaş bir evrim düşünülmemeli. Evrim devam ediyor ve evrenin sonu için çektiğimiz fotoğraflar siyah-beyaz olabilir. Evrim ve evrenin genişlemesi farklı enerji alanları ve dönüşümleriyle farklı yollara evrilebilir. Farklı kullanışlı enerji dönüşümleri olabilir. ve genişleme potansiyel uzay alanını enerjiye dönüştürebilir? Kim bilebilirki evrimin geleceğini?

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Evrenin başlangıcı tüm başlangıçların en başına ulaşma isteğiyle her şeyin başlangıcı olduğu isteğini doğuruyor ve burdan hataya düşülüyor kanısındayım. Evrenimizin başlangıcı hiper bir uzayda evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir. Eğer büyük patlama varsa bu evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir ki yıldızların patlayıp daha büyük enerjilerde ağır elementleri oluşturuyor zaten. Evren evrimsel bir etkileşim alanı olarak gözüküyor. Evrim çokluğun etkileşimindeki evrensel bir durum olabilir ve evrim evrenseldir. Uzayın en suptil halinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ve ölçebilecek bir durumumuz hiç olmayabilir. Ancak o alanın yoğunlaşarak enerjiyi oluşturması ve uzay alanını yoğunlaşmasının ve bununda etki tepkiyle sonuçları olacağı bu yoğunlaşmada farklı enerji düzenlenmeleriyle ve yoğunluklarıyla farklılıklar oluşturuyor. ve evrimsel dönüşümlerde etkileştiği alanlar oluşturuyor. ( 4 kuvvet gibi) Farkına vardığımız en süptil alanda kütle çekim alanı olabilir.Yani şimdilik anlayabildiğimiz alanın etkileşimi olup yoğunlaşıp kütleyi oluşturduğu yerlerde yoğun alan birikmesi çevresindeki alanlarla etkileşimi yoğunluğuda kütle çekime neden oluyor.Yani evren bir etkileşim alanı olduğu için yoğunlaşıp maddeleşim düzenine geçen alan zıt yüklere neden oluyordur. Çünki alanın yoğunlaşmasınında bir etki tepkisi olacaktır. Kütle çekimde süptil alanın etkileşimi olarak tüm evrene etki ediyordur. Kütle zaten enerjiyi küresel olarak kendine doğru büküyor ve oda bir etki tepki olarak yoğunlukla ısıya neden oluyor. Ama kütle çekim sadece bu deyil gözüküyor. Evren bir etkileşim alanı ve her şey en süptil alandan oluşup o alanla etkileşiyordur ve buda kütle çekime neden oluyor olabilir. Süptil alan derken oda bilemediğimiz bir şeyden evrimleşmiş olmalıdır. Hızı uzayda yer değiştirme olarak ele alırsak bununda bir tepkisi olmalıdır ve hareket eden şeyin suptil alanla etkileşimi sürekli değişime zorlanıyor olabilir. Madde ve enerjinin bu süptil alanla etkileşimi sürekli değişirken alanda buna direnç gösteriyor olabilir. hız arttıkça bu alanla olan etkileşim hızlı değişmeye zorlandığından verilen enerji kütleye dönüyor ve alan etkileşim yoğunluğunu arttırarak tıpki kütleli alanlardaki yoğun etkileşimin tüm hızları yavaşlatması gibi hareket eden nesnenin iç etkileşimini yavaşlatarak zamanın yavaşlamasına neden oluyor olabilir. Evrimsel dönüşümlerle yoğunluğu artan ve sıkılaşan yoğun alan etkileşimi çevresine göre daha yoğun uzay alanı olması çevresine göre yoğun uzay alanıyla enerjik oluyor ve enerji etkileşimi yani yoğun uzayın çevresiyle etkileşimi ve yoğunluğu enerji olarak karşımıza çıkıyor iş yapma fazlalığı doğuyor çevresine göre. Farklı evrimsel düzenlerde yoğuşan bu alan farklı düzenleniş ve yoğunluklarda farklı etkileşimlere ve etkilere neden oluyorve farklı enerji madde parçacıkları doğuyor. Bu farklı alan düzenlenmeleri evriminde kendi iç dengesini oluşturuyor ve farklı etki ve etkileşimleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor olabilir. mesela atomaltı parçacıkların birleşiği onlarında birleşerek atomları, daha büyük atomları, mölekülleri, aminoasit, protein, canlılığı oluşturması misali. mesela iki hidrojenin birleşip suyu oluşturması gibi. işte evrimsel enerjileşme en süptilinden evrimleşip yoğuşup daha büyük enerji alanlarını oluşturduğu için zaman ileriye akıyor oluyor. Uzay, zaman,madde,enerji ayni şeyin, her neyse evrimleşmesinden oluşan esasen bütünde bir bir kümeleşme olan madde ve enerji düzensizlik olup kendi içinde alandan doğan bir düzenlenme olarak gözüküyor. Entropi aslında bu oluşan enerji kümeleşmesini törpülemeye çalışan direnç olarak gözüküyor. İşte evrenin daha düşük etropiden gelmeside bu olabilir. Belkide evren büyük patlamadan oluşmadıda enerjileşen alan çevre uzaya doğru yayılıyor ve kendine potansiyel enerji alanı katıyordur. Evrenin evrimi ilkel yıldızlarla sürmüş olabilir. çünki uzay alanını yoğuşup enerjileşmesi gibi ilkel yıdızlar, yıldızlarda sonuçta yoğuşan alanlar. Ancak uzay alanını yoğuşmasıda sorunsuz olmayıp kendi içinde kısmi bir düzenlenme ve bunun oluşturduğu etkileri vardır ve karşıt parçacıklar ve alanlarda böyle evrimleşiyordur.Hemen her şey gibi bilgide bir teklik deyil oluşan alanların etki ve etkileşimlerinin birleşiminden oluşmakta ve bu durumda oluşan her alan farklılığı enerji ve bilgidirde. Evrim evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Yalnız evrenin evrimi yoğun enerji patlamalarında çok hızlı olabilir, illeda yavaş bir evrim düşünülmemeli. Evrim devam ediyor ve evrenin sonu için çektiğimiz fotoğraflar siyah-beyaz olabilir. Evrim ve evrenin genişlemesi farklı enerji alanları ve dönüşümleriyle farklı yollara evrilebilir. Farklı kullanışlı enerji dönüşümleri olabilir. ve genişleme potansiyel uzay alanını enerjiye dönüştürebilir? Kim bilebilirki evrimin geleceğini?

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Evrenin başlangıcı tüm başlangıçların en başına ulaşma isteğiyle her şeyin başlangıcı olduğu isteğini doğuruyor ve burdan hataya düşülüyor kanısındayım. Evrenimizin başlangıcı hiper bir uzayda evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir. Eğer büyük patlama varsa bu evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir ki yıldızların patlayıp daha büyük enerjilerde ağır elementleri oluşturuyor zaten. Evren evrimsel bir etkileşim alanı olarak gözüküyor. Evrim çokluğun etkileşimindeki evrensel bir durum olabilir. Ve evrim evrenseldir. Uzayın en suptil halinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ve ölçebilecek bir durumumuz hiç olmayabilir. Ancak o alanın yoğunlaşarak enerjiyi oluşturması ve uzay alanını yoğunlaşmasının ve bununda etki tepkiyle sonuçları olacağı bu yoğunlaşmada farklı enerji düzenlenmeleriyle ve yoğunluklarıyla farklılıklar oluşturuyor. ve evrimsel dönüşümlerde etkileştiği alanlar oluşturuyor. ( 4 kuvvet gibi) Farkına vardığımız en süptil alanda kütle çekim alanı olabilir.Yani şimdilik anlayabildiğimiz alanın etkileşimi olup yoğunlaşıp kütleyi oluşturduğu yerlerde yoğun alan birikmesi çevresindeki alanlarla etkileşimi yoğunluğuda kütle çekime neden oluyor.Yani evren bir etkileşim alanı olduğu için yoğunlaşıp maddeleşim düzenine geçen alan zıt yüklere neden oluyordur. Çünki alanın yoğunlaşmasınında bir etki tepkisi olacaktır. Kütle çekimde süptil alanın etkileşimi olarak tüm evrene etki ediyordur. Kütle zaten enerjiyi küresel olarak kendine doğru büküyor ve oda bir etki tepki olarak yoğunlukla ısıya neden oluyor. Ama kütle çekim sadece bu deyil gözüküyor. Evren bir etkileşim alanı ve her şey en süptil alandan oluşup o alanla etkileşiyordur ve buda kütle çekime neden oluyor olabilir. Süptil alan derken oda bilemediğimiz bir şeyden evrimleşmiş olmalıdır. Hızı uzayda yer değiştirme olarak ele alırsak bununda bir tepkisi olmalıdır ve hareket eden şeyin suptil alanla etkileşimi sürekli değişime zorlanıyor olabilir. Madde ve enerjinin bu süptil alanla etkileşimi sürekli değişirken alanda buna direnç gösteriyor olabilir. hız arttıkça bu alanla olan etkileşim hızlı değişmeye zorlandığından verilen enerji kütleye dönüyor ve alan etkileşim yoğunluğunu arttırarak tıpki kütleli alanlardaki yoğun etkileşimin tüm hızları yavaşlatması gibi hareket eden nesnenin iç etkileşimini yavaşlatarak zamanın yavaşlamasına neden oluyor olabilir. Evrimsel dönüşümlerle yoğunluğu artan ve sıkılaşan yoğun alan etkileşimi çevresine göre daha yoğun uzay alanı olması çevresine göre yoğun uzay alanıyla enerjik oluyor ve enerji etkileşimi yani yoğun uzayın çevresiyle etkileşimi ve yoğunluğu enerji olarak karşımıza çıkıyor iş yapma fazlalığı doğuyor çevresine göre. Farklı evrimsel düzenlerde yoğuşan bu alan farklı düzenleniş ve yoğunluklarda farklı etkileşimlere ve etkilere neden oluyorve farklı enerji madde parçacıkları doğuyor. Bu farklı alan düzenlenmeleri evriminde kendi iç dengesini oluşturuyor ve farklı etki ve etkileşimleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor olabilir. mesela atomaltı parçacıkların birleşiği onlarında birleşerek atomları, daha büyük atomları, mölekülleri, aminoasit, protein, canlılığı oluşturması misali. mesela iki hidrojenin birleşip suyu oluşturması gibi. işte evrimsel enerjileşme en süptilinden evrimleşip yoğuşup daha büyük enerji alanlarını oluşturduğu için zaman ileriye akıyor oluyor. Uzay, zaman,madde,enerji ayni şeyin, her neyse evrimleşmesinden oluşan esasen bütünde bir bir kümeleşme olan madde ve enerji düzensizlik olup kendi içinde alandan doğan bir düzenlenme olarak gözüküyor. Entropi aslında bu oluşan enerji kümeleşmesini törpülemeye çalışan direnç olarak gözüküyor. İşte evrenin daha düşük etropiden gelmeside bu olabilir. Belkide evren büyük patlamadan oluşmadıda enerjileşen alan çevre uzaya doğru yayılıyor ve kendine potansiyel enerji alanı katıyordur. Evrenin evrimi ilkel yıldızlarla sürmüş olabilir. çünki uzay alanını yoğuşup enerjileşmesi gibi ilkel yıdızlar, yıldızlarda sonuçta yoğuşan alanlar. Ancak uzay alanını yoğuşmasıda sorunsuz olmayıp kendi içinde kısmi bir düzenlenme ve bunun oluşturduğu etkileri vardır ve karşıt parçacıklar ve alanlarda böyle evrimleşiyordur.Hemen her şey gibi bilgide bir teklik deyil oluşan alanların etki ve etkileşimlerinin birleşiminden oluşmakta ve bu durumda oluşan her alan farklılığı enerji ve bilgidirde. Evrim evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Yalnız evrenin evrimi yoğun enerji patlamalarında çok hızlı olabilir, illeda yavaş bir evrim düşünülmemeli. Evrim devam ediyor ve evrenin sonu için çektiğimiz fotoğraflar siyah-beyaz olabilir. Evrim ve evrenin genişlemesi farklı enerji alanları ve dönüşümleriyle farklı yollara evrilebilir. Farklı kullanışlı enerji dönüşümleri olabilir. ve genişleme potansiyel uzay alanını enerjiye dönüştürebilir? Kim bilebilirki evrimin geleceğini?

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Evrenin başlangıcı tüm başlangıçların en başına ulaşma isteğiyle her şeyin başlangıcı olduğu isteğini doğuruyor. Ve burdan hataya düşülüyor kanısındayım. Evrenimizin başlangıcı hiper bir uzayda evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir. Eğer büyük patlama varsa bu evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir ki yıldızların patlayıp daha büyük enerjilerde ağır elementleri oluşturuyor zaten. Belkide süpernova patlamaları yüksek enerjileriyle evrenin dokusunda yoğunlaşmaya, enerjileşmeye, enerji oluşumuna neden oluyorda olabilir. Evren evrimsel bir etkileşim alanı olarak gözüküyor.Ve her şey çevresiyle bir şekilde etkileşiyor. Tüm her şey. Foton bile enerji alanı olarak çevresiyle etkileşiyordur. Evrim çokluğun etkileşimindeki evrensel bir durum olabilir. Uzayın en suptil halinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ve ölçebilecek bir durumumuz hiç olmayabilir. Ancak o alanın yoğunlaşarak enerjiyi oluşturması ve uzay alanını yoğunlaşmasının etki tepkiyle sonuçları olacaktır. Yoğunlaşma farklı enerji düzenlenmeleriyle ve yoğunluklarıyla farklılıklar oluşturuyor. Özünde aynı şeyin farklı farklı düzenlenmeleri farklı etki ve etkileşimlerle enerji ve madde farklılıklarına neden oluyor. Örnek verirsek hidrojen birleşimleriyle helyum oluşması ve böylece periyotlar cetvelinin ortaya çıktığı farklı enerji düzenlenmelerinin oluşturduğu farklılıklar ve bilgiler ortaya çıkıyor. Bu farklı düzenlenme atomaltına doğru tüm enerji bileşenlerinide içeriyor. Evren benzer davranışla evrimleşiyor. Farkına vardığımız en süptil alanda kütle çekim alanı olabilir.Yani şimdilik anlayabildiğimiz alanın etkileşimi olup, yoğunlaşıp kütleli yapıları oluşturduğu yerlerde yoğun alan birikmesiyle çevresindeki alanlarla etkileşim yoğunluğuda kütle çekime neden oluyor olabilir. Evren bir etkileşim alanı ve yoğunlaşıp maddeleşimde sorunsuz olamıyor. Çünki alanın yoğunlaşmasınında bir etki tepkisi olacaktır. Kütle çekimde süptil alanın etkileşimi olarak tüm evrene etki ediyordur. Kütle zaten enerjiyi küresel olarak kendine doğru büküyor Ama kütle çekim sadece bu deyil gözüküyor. Evren bir etkileşim alanı ve her şey en süptil alandan oluşup o alanla etkileşiyordur. Buda Yoğun alan etkileşimiyle kütle çekime neden oluyor olabilir. Süptil alan derken oda bilemediğimiz bir şeyden evrimleşmiş olmalıdır. Hızı uzayda yer değiştirme olarak ele alırsak bununda bir tepkisi olmalıdır. hareket eden şeyin suptil alanla etkileşimi sürekli değişime zorlanıyor olabilir.Kendiside bu suptil alanın yoğuşmasından oluşan madde ve enerjinin hareket edip yer değiştirmesiyle bu süptil alanla etkileşimi sürekli değişirken alanda buna direnç gösteriyor olabilir. Hız arttıkça bu alanla olan etkileşim hızlı değişmeye zorlandığından direnç oluşuyor. verilen enerji kütleye dönüyor ve hızlanmayla birlikte hem verilen enerjinin kütleye dönüşmesiyle süptil alanla etkileşim artıyor. Hemde yer değiştirme alanla etkileşimi değişmeye zorlayarak direnç oluşturuyor. Yani süptil alanla etkileşimin yer değişimiyle yol alması, alanla etkileşimin yeni alanla etkileşmeye doğru yer değiştirmesi dirence neden oluyor. Hem verilen enerjinin kütleye dönüşmesi hemde dahada artan kütlenin suptil alandaki etkileşimin yer değişimine gösterdiği dirençle hareket eden cismin tüm iç etkileşimini, hareketlerini yavaşlatarak zamanın yavaşlamasına neden oluyor olabilir. Yani bir nevi birbirine kuvvet uygulayan mıknatıslardan birinin yerini değiştirmeye çalışmak gibi. Ama bu suptil alanın nasıl etkileştiğini bilemiyoruz. Zaten manyetik alan etkileşiminede sanal fotonlar diyoruz. Ne demekse. Sadece şu alan şu parçacıklarla etkileşiyor yerine her oluşum evrenle etkileşim içinde olup evren bir etkileşim alanı olarak görünüyor. Evrimsel dönüşümlerle yoğunluğu artan ve sıkılaşan yoğun alan etkileşimi çevresine göre daha yoğun uzay alanı olması çevresine göre yoğun uzay alanıyla enerjik oluyor ve enerji etkileşimi yani yoğun uzayın çevresiyle etkileşimi ve yoğunluğu enerji olarak karşımıza çıkıyor olabilir. Ve çevresine göre yoğuşmuş uzay alanı ve etkileşimi iş yapma fazlalığına, birim diyeyim uzay fazlalığıyla çevresine göre enerjik oluyor. Farklı evrimsel düzenlerde yoğuşan bu alan farklı düzenleniş ve yoğunluklarda farklı etkileşimlere ve etkilere neden oluyor. Farklı enerji madde parçacıkları doğuyor. Bu farklı alan düzenlenmeleri evriminde kendi iç dengesini oluşturuyor ve farklı etki ve etkileşimleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor olabilir. Mesela atomaltı parçacıkların birleşiği onlarında birleşerek atomları, daha büyük atomları, mölekülleri, aminoasit, protein, canlılığı oluşturması misali. Örneğin iki hidrojenin oksijenle birleşip suyu oluşturması gibi. İşte evrimsel enerjileşme en süptilinden evrimleşip yoğuşup daha büyük enerji alanlarını oluşturduğu için zaman ileriye akıyor oluyor. Uzay, zaman,madde,enerji ayni şeyin, her neyse evrimleşmesinden oluşan esasen bütünde bir kümeleşme olan madde ve enerji düzensizlik olup kendi içinde alandan doğan bir düzenlenme olarak gözüküyor. Entropi aslında bu oluşan enerji kümeleşmesini törpülemeye çalışan direnç olarak gözüküyor. İşte evrenin daha düşük etropiden gelmeside bu olabilir. Belkide evren büyük patlamadan oluşmadıda enerjileşen alan çevre uzaya doğru yayılıyor ve kendine potansiyel enerji alanı katıyordur. Evrenin evrimi ilkel yıldızlarla sürmüş olabilir. çünki uzay alanını yoğuşup enerjileşmesi gibi ilkel yıldızlarda sonuçta yoğuşan alanlar. Ancak uzay alanını yoğuşmasıda sorunsuz olmayıp kendi içinde kısmi bir düzenlenme ve bunun oluşturduğu etkileri vardır ve karşıt parçacıklar ve alanlarda böyle evrimleşiyordur. Hemen her şey gibi bilgide bir teklik deyil oluşan alanların etki ve etkileşimlerinin birleşiminden oluşmakta ve bu durumda oluşan her alan farklılığı enerji ve farklı enerji düzenlenmeleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor. Bizlerde zaten enerji düzenleyerek bilgiler oluşturuyoruz ve evreni taklit ediyoruz. Beynimizde bilgiyle düzenlenmiş bir bilgi düzenleyicidir. Bilgide enerjinin düzen almış halinin etkileridir ve bilgide bileşenlerinden oluşuyor. Canlılıkta temelinde bir enerji düzenlenmesi görünümünde bilgidir. Beynimizde bilgiler nörosnaptik bağlantı organize düzeninde saklanmaktadır. Sadece bağlantı deyil bağlantıların sistemle olan organize etkileşimi çok önemlidir. Görme ve duyma ve hafıza edilmeside bağlantı etkileşimine fizik eklenerek açıklanabilir. Sinaptik bağlanma çokluğunda nöroileticilerin almaçlarına bağlanması esnasında elektronlarından ışık saçılması. Ve gözümüze ışığın çizdiği desenin nörosinaptik bağlantı düzeninde beyne taşınıp o düzende sinaptik piksellemelerin şekli üç boyutlu parıldatması gibi. Mesela sineklerin gözünün petek gözeneklerinden oluşması bizim gözlerimizinde aslında benzer olup koni ve basillerden oluştuğu düşünülebilir. Koni ve basillerde göz sinirlerini ışığın çizdiği şekil düzeninde uyarması. Evrim evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Yalnız evrenin evrimi yoğun enerji patlamalarında çok hızlı olabilir, illeda yavaş bir evrim düşünülmemeli. Evrim devam ediyor ve evrenin sonu için çektiğimiz fotoğraflar siyah-beyaz olabilir. Evrim ve evrenin genişlemesi farklı enerji alanları ve dönüşümleriyle farklı yollara evrilebilir. Farklı kullanışlı enerji dönüşümleri olabilir. Genişleme potansiyel uzay alanını enerjiye dönüştürebilir? Kim bilebilirki evrimin geleceğini?

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Düzenledim.

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Zaman konusunda şöyle düşünüyorum. Evren bir etkileşim alanı. Uzay alanının yoğunlaşarak enerjiyi ve farklılıklarını oluşturması, hız farklılıklarını oluşturması ve bunların etkileşiminden algılayabildiğimiz zaman oluşuyor. Yoğuşan uzay alanı enerji yoğunluğu farklarına neden olup enerji hareketlerine neden oluyor. Maddede enerji olduğundan temelde enerji diyorum. Uzaydaki enerji etkileşimleri zamanı oluştururken, uzay alanının en süptilinden başlayıp büyüyen yoğuşması yani evrimi, zamanın ileriye doğru akışı olarak algılanıyor. Blok zaman diye bir durumun olması olası gözükmüyor. Zamanda gerçekten ileri geri gitmek olası gözükmüyor. Referans aldığımız yere göre zaman hızlı veya yavaş geçebilir. Aslında zaman ileriyede akmıyor. Uzaydaki hareketler ve bu hareketlerin, enerjinin evrimleşerek büyük enerji alanlarını oluşturmasıda zamanın ileriye doğru akması gibi algılanıyor. Evrendeki başlangıçlı ve sonlu hareketleri ki bunlar enerji dönüşümleridir, zamanda oluyor sanıyoruz. Oysa uzaydaki bu enerji etkileşim ve dönüşümlerin hız farklılıkları ve etkileşimleri zamanı oluşturuyor. Zaman dediğimiz uzaydaki farklı enerji ve hız etkileşimlerden oluşuyor gözükmektedir. Hiper bir uzayda genişleyen evren hem kendine potansiyel enerji alanı hemde hareket alanı katıyor görünmekte. Alanlardaki etkileşim, hız farklılıklarıda referans aldığımız yere göre tüm alan hareketlerinin yavaşlaması ve hızlanması olarak görünüyor. Yani yoğun kütle çekim alanlarında tüm alan hareketlerinin yavaşlaması zamanda ileri veya geri gitmemiz anlamına gelmiyor diye düşünüyorum. Sadece enerji alan etkileşimleri yavaşladığından tıpki kalbi yavaş atıp metabolizması yavaş işleyen büyük canlılar gibi yavaş ve hızlı yaşlanmamıza neden olabilir. Bu enerji alanları içinde geçerli olup yoğun etkileşimin yavaşlamasıyla daha az erezyona uğrarlar. Işık hızında zaman durmaz. Hızlanan parçacığın alanla olan etkileşimi yani parçacığın yer değiştirmesi alanla olan etkileşimini sürekli değiştirdiğinden direnç oluşur ve enerji parçacığının iç hareketleri, iç zamanı yavaşlayarak parçacığın ömrü uzuyor görünmektedir. Anlayamadığımız bişeyden evrimleşen uzayın suptil alanı yine anlayamadığımız bir şekilde çok hızlı bir etkileşim alanı olabilir. Ve yöğunlaşan enerji bu alanda bir yavaşlama olarak gözüküyor. Öyle görünmekteki zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz ve etkileşim, hız farklılıklarıda zamana neden oluyor. Evrimleşip yoğunlaşan enerji farklılıkları zaman var diye hareket etmiyor, enerji farklılıkları uzay alanında farklı hız ve etkileşimlerle harekete neden olup zamana neden oluyor görünmekte. Anladığımız kadarıyla her şey hareket ediyor ve biz aslında zaman kordinatı deyil hareket kordinatı veriyoruz. Yarın 12 de şurda görüşelim derken dünyanın evrende sürekli hareket halinde olduğunu gözardı ediyoruz. Gibi görünüyor. Bu durumda temelinde hız zamana bağlı deyil zaman hızlara bağlı gözüküyor. Ama evren süptil alanında çok hızlı, farklı etkileşiyor olabilir. Bunu gözlemleyemiyor olabiliriz. Belirsizlik ilkesinde hareketli parçacıkların konumunu ve hızını ölçmeye çalışmak fotoğrafını kağıt üzerine çekmek gibi, ölçemememizin evren için ne anlamı olabilirki? Kuantum parçacıklarının evrenle etkileşimi daha farklı, hassas olduğundan onlardaki gariplikleri pek anlayamıyoruz. Ölçüm sorunlarıda buralardan doğuyor gibi görünüyor. Bilinç dediğimizde organize olmuş bir enerji alanıdır. Doğanın organize olmuş halidir. Onu ruhlaştırmak çokda farklı bişeymiş gibi görmek anlamsızdır. Tabiiki enerji alanı olarak çevresini etkiler. Ama biz ölçmeden gerçeklik yoktur demek abartılı gözüküyor. Ölçüp etki etmemiz nörmaldir. Evrenin canlı olmasını bikenara bırakalım aslında bildiğimiz anlamda bir canlılık yoktur. Ama canlılık dediğimiz bu evrenin bildiğimiz en ileri organize olmuş enerji alanı olup evrenin harikasıdır. Muhteşem bişey ve evrenin başka yerlerinde canlılık olması, vede olacağı yüksek bir olasılık gözüküyor.

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Zaman konusunda şöyle düşünüyorum. Evren bir etkileşim alanı. Uzay alanının yoğunlaşarak enerjiyi ve farklılıklarını oluşturması, hız farklılıklarını oluşturması ve bunların etkileşiminden algılayabildiğimiz zaman oluşuyor. Yoğuşan uzay alanı enerji yoğunluğu farklarına neden olup enerji hareketlerine neden oluyor. Maddede enerji olduğundan temelde enerji diyorum. Uzaydaki enerji etkileşimleri zamanı oluştururken, uzay alanının en süptilinden başlayıp büyüyen yoğuşması yani evrimi, zamanın ileriye doğru akışı olarak algılanıyor. Blok zaman diye bir durumun olması olası gözükmüyor. Zamanda gerçekten ileri geri gitmek olası gözükmüyor. Referans aldığımız yere göre zaman hızlı veya yavaş geçebilir. Aslında zaman ileriyede akmıyor. Uzaydaki hareketler ve bu hareketlerin, enerjinin evrimleşerek büyük enerji alanlarını oluşturmasıda zamanın ileriye doğru akması gibi algılanıyor. Evrendeki başlangıçlı ve sonlu hareketleri ki bunlar enerji dönüşümleridir, zamanda oluyor sanıyoruz. Oysa uzaydaki bu enerji etkileşim ve dönüşümlerin hız farklılıkları ve etkileşimleri zamanı oluşturuyor. Zaman dediğimiz uzaydaki farklı enerji ve hız etkileşimlerden oluşuyor gözükmektedir. Hiper bir uzayda genişleyen evren hem kendine potansiyel enerji alanı hemde hareket alanı katıyor görünmekte. Alanlardaki etkileşim, hız farklılıklarıda referans aldığımız yere göre tüm alan hareketlerinin yavaşlaması ve hızlanması olarak görünüyor. Yani yoğun kütle çekim alanlarında tüm alan hareketlerinin yavaşlaması zamanda ileri veya geri gitmemiz anlamına gelmiyor diye düşünüyorum. Sadece enerji alan etkileşimleri yavaşladığından tıpki kalbi yavaş atıp metabolizması yavaş işleyen büyük canlılar gibi yavaş ve hızlı yaşlanmamıza neden olabilir. Bu enerji alanları içinde geçerli olup yoğun etkileşimin yavaşlamasıyla daha az erezyona uğrarlar. Işık hızında zaman durmaz. Hızlanan parçacığın alanla olan etkileşimi yani parçacığın yer değiştirmesi alanla olan etkileşimini sürekli değiştirdiğinden direnç oluşur ve enerji parçacığının iç hareketleri, iç zamanı yavaşlayarak parçacığın ömrü uzuyor görünmektedir. Anlayamadığımız bişeyden evrimleşen uzayın suptil alanı yine anlayamadığımız bir şekilde çok hızlı bir etkileşim alanı olabilir. Ve yöğunlaşan enerji bu alanda bir yavaşlama olarak gözüküyor. Öyle görünmekteki zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz ve etkileşim, hız farklılıklarıda zamana neden oluyor. Evrimleşip yoğunlaşan enerji farklılıkları zaman var diye hareket etmiyor, enerji farklılıkları uzay alanında farklı hız ve etkileşimlerle harekete neden olup zamana neden oluyor görünmekte. Anladığımız kadarıyla her şey hareket ediyor ve biz aslında zaman kordinatı deyil hareket kordinatı veriyoruz. Yarın 12 de şurda görüşelim derken dünyanın evrende sürekli hareket halinde olduğunu gözardı ediyoruz. Gibi görünüyor. Ama biliyoruzki dünya dönüp güneş doğacak ve o hızların sonunda öğle saati gelecek. ve biz bunu 12 de kesiştırıp orda olacağız. Bu durumda temelinde hız zamana bağlı deyil zaman hızlara bağlı gözüküyor. Ama evren süptil alanında çok hızlı, farklı etkileşiyor olabilir. Bunu gözlemleyemiyor olabiliriz. Belirsizlik ilkesinde hareketli parçacıkların konumunu ve hızını ölçmeye çalışmak fotoğrafını kağıt üzerine çekmek gibi, ölçemememizin evren için ne anlamı olabilirki? Kuantum parçacıklarının evrenle etkileşimi daha farklı, hassas olduğundan onlardaki gariplikleri pek anlayamıyoruz. Ölçüm sorunlarıda buralardan doğuyor gibi görünüyor. Bilinç dediğimizde organize olmuş bir enerji alanıdır. Doğanın organize olmuş halidir. Onu ruhlaştırmak çokda farklı bişeymiş gibi görmek anlamsızdır. Tabiiki enerji alanı olarak çevresini etkiler. Ama biz ölçmeden gerçeklik yoktur demek abartılı gözüküyor. Ölçüp etki etmemiz nörmaldir. Evrenin canlı olmasını bikenara bırakalım aslında bildiğimiz anlamda bir canlılık yoktur. Ama canlılık dediğimiz bu evrenin bildiğimiz en ileri organize olmuş enerji alanı olup evrenin harikasıdır. Muhteşem bişey ve evrenin başka yerlerinde canlılık olması, vede olacağı yüksek bir olasılık gözüküyor.

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Evrenin başlangıcı tüm başlangıçların en başına ulaşma isteğiyle her şeyin başlangıcı olduğu isteğini doğuruyor. Ve burdan hataya düşülüyor kanısındayım. Evrenimizin başlangıcı hiper bir uzayda evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir. Eğer büyük patlama varsa bu evrimsel bir enerji dönüşümü olabilir ki yıldızların patlayıp daha büyük enerjilerde ağır elementleri oluşturuyor zaten. Belkide süpernova patlamaları yüksek enerjileriyle evrenin dokusunda yoğunlaşmaya, enerjileşmeye, enerji oluşumuna neden oluyorda olabilir. Evren evrimsel bir etkileşim alanı olarak gözüküyor.Ve her şey çevresiyle bir şekilde etkileşiyor. Tüm her şey. Foton bile enerji alanı olarak çevresiyle etkileşiyordur. Evrim çokluğun etkileşimindeki evrensel bir durum olabilir. Uzayın en suptil halinin ne olduğunu bilemiyoruz. Ve ölçebilecek bir durumumuz hiç olmayabilir. Ancak o alanın yoğunlaşarak enerjiyi oluşturması ve uzay alanını yoğunlaşmasının etki tepkiyle sonuçları olacaktır. Yoğunlaşma farklı enerji düzenlenmeleriyle ve yoğunluklarıyla farklılıklar oluşturuyor. Özünde aynı şeyin farklı farklı düzenlenmeleri farklı etki ve etkileşimlerle enerji ve madde farklılıklarına neden oluyor. Örnek verirsek hidrojen birleşimleriyle helyum oluşması ve böylece periyotlar cetvelinin ortaya çıktığı farklı enerji düzenlenmelerinin oluşturduğu farklılıklar ve bilgiler ortaya çıkıyor. Bu farklı düzenlenme atomaltına doğru tüm enerji bileşenlerinide içeriyor. Evren benzer davranışla evrimleşiyor. Farkına vardığımız en süptil alanda kütle çekim alanı olabilir.Yani şimdilik anlayabildiğimiz alanın etkileşimi olup, yoğunlaşıp kütleli yapıları oluşturduğu yerlerde yoğun alan birikmesiyle çevresindeki alanlarla etkileşim yoğunluğuda kütle çekime neden oluyor olabilir. Evren bir etkileşim alanı ve yoğunlaşıp maddeleşimde sorunsuz olamıyor. Çünki alanın yoğunlaşmasınında bir etki tepkisi olacaktır. Kütle çekimde süptil alanın etkileşimi olarak tüm evrene etki ediyordur. Kütle zaten enerjiyi küresel olarak kendine doğru büküyor Ama kütle çekim sadece bu deyil gözüküyor. Evren bir etkileşim alanı ve her şey en süptil alandan oluşup o alanla etkileşiyordur. Buda Yoğun alan etkileşimiyle kütle çekime neden oluyor olabilir. Süptil alan derken oda bilemediğimiz bir şeyden evrimleşmiş olmalıdır. Hızı uzayda yer değiştirme olarak ele alırsak bununda bir tepkisi olmalıdır. hareket eden şeyin suptil alanla etkileşimi sürekli değişime zorlanıyor olabilir.Kendiside bu suptil alanın yoğuşmasından oluşan madde ve enerjinin hareket edip yer değiştirmesiyle bu süptil alanla etkileşimi sürekli değişirken alanda buna direnç gösteriyor olabilir. Hız arttıkça bu alanla olan etkileşim hızlı değişmeye zorlandığından direnç oluşuyor. verilen enerji kütleye dönüyor ve hızlanmayla birlikte hem verilen enerjinin kütleye dönüşmesiyle süptil alanla etkileşim artıyor. Hemde yer değiştirme alanla etkileşimi değişmeye zorlayarak direnç oluşturuyor. Yani süptil alanla etkileşimin yer değişimiyle yol alması, alanla etkileşimin yeni alanla etkileşmeye doğru yer değiştirmesi dirence neden oluyor. Hem verilen enerjinin kütleye dönüşmesi hemde dahada artan kütlenin suptil alandaki etkileşimin yer değişimine gösterdiği dirençle hareket eden cismin tüm iç etkileşimini, hareketlerini yavaşlatarak zamanın yavaşlamasına neden oluyor olabilir. Yani bir nevi birbirine kuvvet uygulayan mıknatıslardan birinin yerini değiştirmeye çalışmak gibi. Ama bu suptil alanın nasıl etkileştiğini bilemiyoruz. Zaten manyetik alan etkileşiminede sanal fotonlar diyoruz. Ne demekse. Sadece şu alan şu parçacıklarla etkileşiyor yerine her oluşum evrenle etkileşim içinde olup evren bir etkileşim alanı olarak görünüyor. Evrimsel dönüşümlerle yoğunluğu artan ve sıkılaşan yoğun alan etkileşimi çevresine göre daha yoğun uzay alanı olması çevresine göre yoğun uzay alanıyla enerjik oluyor ve enerji etkileşimi yani yoğun uzayın çevresiyle etkileşimi ve yoğunluğu enerji olarak karşımıza çıkıyor olabilir. Ve çevresine göre yoğuşmuş uzay alanı ve etkileşimi iş yapma fazlalığına, birim diyeyim uzay fazlalığıyla çevresine göre enerjik oluyor. Farklı evrimsel düzenlerde yoğuşan bu alan farklı düzenleniş ve yoğunluklarda farklı etkileşimlere ve etkilere neden oluyor. Farklı enerji madde parçacıkları doğuyor. Bu farklı alan düzenlenmeleri evriminde kendi iç dengesini oluşturuyor ve farklı etki ve etkileşimleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor olabilir. Mesela atomaltı parçacıkların birleşiği onlarında birleşerek atomları, daha büyük atomları, mölekülleri, aminoasit, protein, canlılığı oluşturması misali. Örneğin iki hidrojenin oksijenle birleşip suyu oluşturması gibi. İşte evrimsel enerjileşme en süptilinden evrimleşip yoğuşup daha büyük enerji alanlarını oluşturduğu için zaman ileriye akıyor oluyor. Uzay, zaman,madde,enerji ayni şeyin, her neyse evrimleşmesinden oluşan esasen bütünde bir kümeleşme olan madde ve enerji düzensizlik olup kendi içinde alandan doğan bir düzenlenme olarak gözüküyor. Entropi aslında bu oluşan enerji kümeleşmesini törpülemeye çalışan direnç olarak gözüküyor. İşte evrenin daha düşük etropiden gelmeside bu olabilir. Belkide evren büyük patlamadan oluşmadıda enerjileşen alan çevre uzaya doğru yayılıyor ve kendine potansiyel enerji alanı katıyordur. Evrenin evrimi ilkel yıldızlarla sürmüş olabilir. çünki uzay alanını yoğuşup enerjileşmesi gibi ilkel yıldızlarda sonuçta yoğuşan alanlar. Ancak uzay alanını yoğuşmasıda sorunsuz olmayıp kendi içinde kısmi bir düzenlenme ve bunun oluşturduğu etkileri vardır ve karşıt parçacıklar ve alanlarda böyle evrimleşiyordur. Hemen her şey gibi bilgide bir teklik deyil oluşan alanların etki ve etkileşimlerinin birleşiminden oluşmakta ve bu durumda oluşan her alan farklılığı enerji ve farklı enerji düzenlenmeleride bilginin evrensel kaynağını oluşturuyor. Bizlerde zaten enerji düzenleyerek bilgiler oluşturuyoruz ve evreni taklit ediyoruz. Beynimizde bilgiyle düzenlenmiş bir bilgi düzenleyicidir. Bilgide enerjinin düzen almış halinin etkileridir ve bilgide bileşenlerinden oluşuyor. Canlılıkta temelinde bir enerji düzenlenmesi görünümünde bilgidir. Beynimizde bilgiler nörosnaptik bağlantı organize düzeninde saklanmaktadır. Sadece bağlantı deyil bağlantıların sistemle olan organize etkileşimi çok önemlidir. Görme ve duyma ve hafıza edilmeside bağlantı etkileşimine fizik eklenerek açıklanabilir. Sinaptik bağlanma çokluğunda nöroileticilerin almaçlarına bağlanması esnasında elektronlarından ışık saçılması. Ve gözümüze ışığın çizdiği desenin nörosinaptik bağlantı düzeninde beyne taşınıp o düzende sinaptik piksellemelerin şekli üç boyutlu parıldatması gibi. Mesela sineklerin gözünün petek gözeneklerinden oluşması bizim gözlerimizinde aslında benzer olup koni ve basillerden oluştuğu düşünülebilir. Koni ve basillerde göz sinirlerini ışığın çizdiği şekil düzeninde uyarması. Evrim evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Yalnız evrenin evrimi yoğun enerji patlamalarında çok hızlı olabilir, illeda yavaş bir evrim düşünülmemeli. Evrim devam ediyor ve evrenin sonu için çektiğimiz fotoğraflar siyah-beyaz olabilir. Evrim ve evrenin genişlemesi farklı enerji alanları ve dönüşümleriyle farklı yollara evrilebilir. Farklı kullanışlı enerji dönüşümleri olabilir. Genişleme potansiyel uzay alanını enerjiye dönüştürebilir? Kim bilebilirki evrimin geleceğini?

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Zaman konusunda şöyle düşünüyorum. Evren bir etkileşim alanı. Uzay alanının yoğunlaşarak enerjiyi ve farklılıklarını oluşturması, hız farklılıklarını oluşturması ve mekandaki tüm etkileşimlerden algılayabildiğimiz zaman oluşuyor. Yoğuşan uzay alanı enerji yoğunluğu farklarına neden olup enerji hareketlerine neden oluyor. Maddede enerji olduğundan temelde enerji diyorum. Uzaydaki, mekandaki enerji etkileşimleri zamanı oluştururken, uzay alanının en süptilinden başlayıp büyüyen yoğuşması yani evrimi, zamanın ileriye doğru akışı olarak algılanıyor. Enerjileşen uzay alanları zaman olduğundan hareket etmiyor. Çevresine göre enerjik olduğundan ve hareket edebileceği uzay alanı olduğundan hareket ediyor. Ve bu hareket ve etkileşimlerdeki hız farklılıklarındanda zaman oluşuyor görünmektedir. Blok zaman diye bir durumun olması olası gözükmüyor. Zamanda gerçekten ileri geri gitmek olası gözükmüyor. Referans aldığımız yere göre zaman hızlı veya yavaş geçebilir. Aslında zaman ileriyede akmıyor. Uzaydaki hareketler ve bu hareketlerin, enerjinin evrimleşerek büyük enerji alanlarını oluşturmasıda zamanın ileriye doğru akması gibi algılanıyor. Evrendeki başlangıçlı ve sonlu hareketleri ki bunlar enerji dönüşümleridir, zamanda oluyor sanıyoruz. Oysa uzaydaki bu enerji etkileşim ve dönüşümlerin hız farklılıkları ve etkileşimleri zamanı oluşturuyor. Zaman dediğimiz uzaydaki, farklı enerji ve hız etkileşimlerden oluşuyor gözükmektedir. Hiper bir uzayda genişleyen evren hem kendine potansiyel enerji alanı hemde hareket alanı katıyor görünmekte. Alanlardaki etkileşim, hız farklılıklarıda referans aldığımız yere göre tüm alan hareketlerinin yavaşlaması ve hızlanması olarak görünüyor. Yani yoğun kütle çekim alanlarında tüm alan hareketlerinin yavaşlaması zamanda ileri veya geri gitmemiz anlamına gelmiyor diye düşünüyorum. Sadece enerji alan etkileşimleri yavaşladığından tıpki kalbi yavaş atıp metabolizması yavaş işleyen büyük canlılar gibi yavaş ve hızlı yaşlanmamıza neden olabilir. Bu enerji alanları içinde geçerli olup yoğun etkileşimin yavaşlamasıyla daha az erezyona uğrarlar. Işık hızında zaman durmaz. Hızlanan parçacığın alanla olan etkileşimi yani parçacığın yer değiştirmesi alanla olan etkileşimini sürekli değiştirdiğinden direnç oluşur ve enerji parçacığının iç hareketleri, iç zamanı yavaşlayarak parçacığın ömrü uzuyor görünmektedir. Anlayamadığımız bişeyden evrimleşen uzayın suptil alanı yine anlayamadığımız bir şekilde çok hızlı bir etkileşim alanı olabilir. Ve yöğunlaşan enerji bu alanda bir yavaşlama olarak gözüküyor. Öyle görünmekteki zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz ve etkileşim, hız farklılıklarıda zamana neden oluyor. Evrimleşip yoğunlaşan enerji farklılıkları zaman var diye, zamana ihtiyacı var diye hareket etmiyor, enerji farklılıkları uzay alanında farklı yoğunluk, hız ve etkileşimlerle harekete neden olup zamana neden oluyor görünmekte. Yani zaman uzay alanının en süptilinden yoğunlaşıp çokluğun etkileşmesinden doğduğu görünüyor. Ama evrenin anlayamadığımız süptil alanının farklı ve çok hızlı etkileşimli zamanıda olabilir. Süptil alan etkileşimi yer değiştirme hareketine neden olmayan dalgasal bir etkileşim bile olabilir. Anladığımız kadarıyla her şey hareket ediyor ve biz aslında zaman kordinatı deyil hareket kordinatı veriyoruz. Yarın 12 de şurda görüşelim derken dünyanın evrende sürekli hareket halinde olduğunu gözardı ediyoruz. Gibi görünüyor. Ama biliyoruzki dünya dönüp güneş doğacak ve o hızların sonunda öğle saati gelecek. ve biz bunu 12 de kesiştırıp orda olacağız. Bu durumda temelinde hız zamana bağlı deyil zaman hızlara bağlı gözüküyor. Ama evren süptil alanında çok hızlı, farklı etkileşiyor olabilir. Bunu gözlemleyemiyor olabiliriz. Belirsizlik ilkesinde hareketli parçacıkların konumunu ve momentumunu ölçmeye çalışmak, parçacığa enerji göndermeyle, foton göndermeyle bozuluyor. Çok hareketli parçacıkların ölçümlerini aynı anda yapmak, binevi fotoğraflamak gibi ama ölçemememizin evren için ne anlamı olabilirki? Kuantum parçacıklarının evrenle etkileşimi daha farklı, hassas olduğundan onlardaki gariplikleri pek anlayamıyoruz. Ölçüm sorunlarıda buralardan doğuyor gibi görünüyor. Bilinç dediğimizde organize olmuş bir enerji alanıdır. Doğanın organize olmuş halidir. Onu ruhlaştırmak çokda farklı bişeymiş gibi görmek anlamsızdır. Tabiiki enerji alanı olarak çevresini etkiler. Ama biz ölçmeden gerçeklik yoktur demek abartılı gözüküyor. Ölçüp etki etmemiz nörmaldir. Evrenin canlı olmasını bikenara bırakalım aslında bildiğimiz anlamda bir canlılık yoktur. Ama canlılık dediğimiz bu evrenin bildiğimiz en ileri organize olmuş enerji alanı olup evrenin harikasıdır. Muhteşem bişey ve evrenin başka yerlerinde canlılık olması, vede olacağı yüksek bir olasılık gözüküyor.

Yunus Ilik 3 yıl önce 0