0
0

Sorunun temelinde, Özel göreliliği açıklama şeklim yatıyor. Zaman'ı bir dalga olarak tanımlıyorum. Çok yüksek frekanslı (en yüksek) ve kütle çekim dalgaları gibi fotonsuz. Zaman normal uzayda, ışık hızında hareket ederken, bir ortama girdiğinde, bu ortamdaki enerji ünitelerinin (quantum) titreşimleri vasıtasıyla aktarılıyor. Bu birimlerin titreşim genlikleri arttığı zaman ise bu zaman dalgalarının "aktarım süresi" uzuyor. Çünkü ivmelenme sırasında, sisteme enerji yükleniyor. Bu enerji sistemde momentum olarak hazır duruyor ve yavaşlama ile (sürtünme, çarpma, durma) aktarılıyor. Bu işlem gerçekleşmeden önce, sabit hız altında iken sistemin-uzay gemisinin-nesnenin enerji üniteleri arasında bu ivmelenme ile sonradan eklenmiş enerji üniteleri de bulunuyor. Ve bu üniteler, sistemin üniteleri ile girişim yapıyor. Titreşim genlikleri artıyor. Bu da Zaman'ın aktarılma hızını etkiliyor. (Aynı bakışı, ışık saati düşünce deneyindeki üçgenin alanının hız ile artması olarak düşünebilirsiniz.) Bu bir kırılmadır. Aynı kırılma ilkesinin (bence "ilke" tabiki), tüm dalga kırılmaları için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Bir ortama giren dalganın enerji üniteleri, ortamdaki ünitelerin titreşimleriyle girişim yapar ve genlikleri artırır. Bu da bir sonraki üniteye aktarım süresini uzatır. Prizmaya giren beyaz ışık örneği gibi; Titreşim genlikleri her frekansta farklı olacağı için, her dalga boyunun aktarılma süresi de farklılaşır. (Prizmadan renklere ayrılmış gruplar olarak çıkması) Titreşim genlikleri farklı olduğu için, açılarda farklılaşıyor. (Daha bunun geometrisini çözemedim)... Kısaca kırılmanın ana nedeninin ortamdaki ünit birimlerin titreşimleriyle yapılan titreşim genliklerindeki değişim olduğunu düşünüyorum. Mesela ışık çok küçük boyutu ile atom altı parçacıklarla etkileşime girerken (elektron gibi), ses düşük frekansından dolayı ortamdaki moleküllerle etkileşime giriyor gibi... (Frekans artıkça=dalga boyu azaldıkça, ulaşılan girişim yapılan ünitenin büyüklüğü daha da küçülüyor.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0