1

Bilinç, canlılığın evrensel entropiyi arttırma şekillerinden ya da araçlarından biri. Belkide bilinç ,cansızlıktan canlılığa geçişin zihinsel kapasite ölçütüdür. Ne zaman bir şeye canlı deriz ? Enerjiyi değiş tokuş ettiğinde mi ya da enerjiyi depolayıp; bunu var olmasını sağlayacak fonksiyonlar için dağıttığında mı ? Ya da fotosentez yapan bir bitkinin bunu bilinçsiz yaptığı ile bir insanın bilinçli ( ? ) yemek yemesi arasında ki " bilinçlilik ölçütü " ya da "bilinçli sınırı " ? Makale şunu diyor: " Bilinç, maksimum düzeyde bilgi değiş-dokuşu yapan bir sistemin yan etkisi olabilir. Diğer biz söz ile: " İnsan bilinci artan entropi ile ortaya çıkıyor. " Beyinde entropi artması tam olarak nasıl olur ama ? EEG ile beynin farklı bilinç durumlarında ( uyanık, uykuda, uyku öncesi ve tam bilinçli ) farklı dalgalar yaydığını biliyoruz. Bu dalgalar, insan beyninde bilgi ve enerji değiş-dokuşu yapan nöronlardan kaynaklanıyor. Sonuçta ölüm dışında bö nöronlar hareketsiz kalmıyor, hep bir beyin aktivitesi söz konusu bilindiği üzere. Bilincin diğer kısmı vücudumuzun otonom sinir sistemi aracılığı ile " bizim bilincimiz " dışında vücudumuzu yönetiyor. Buda demek oluyor ki uyurken bile beyin entropisi belirli bir seviyede olmak zorunda. Belki beyin entropisi uyanık ve beta dalgaları yayan bir bilinç durumunda bir beyin için daha fazla olacaktır. Ama burada ki mantık nedir ? Uyanıkken daha fazla nöronun ve nöroglianın aktif bir şekilde bilgi ve enerji değiş-dokuşu yapıyor olması mı ? Ya da uyanıkken daha fazla soru ve düzensizlik yaratıyor oluşumuz mu ? Peki ya şuna ne demeli ? " Artan entropi ile ortaya çıkan insan bilinci; dış dünyada ki artan entropiyi azaltıyorsa ? Yani insan bilinci, dış dünyada ki entropiyi ya da kapalı, açık sistemlerde ki entropiyi azaltmak için kendi beyninde ki entropiyi arttırıyorsa ve bir şekilde bu takas entropinin artmasını sağlıyorsa ?

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 6 yıl önce 0
1

Bu makalede ele alınan entropi yaklaşımı bilgi kuramı bazında değerlendirilmiş. (informational entropy ya da Shannon entropy) Bu yüzden her ne kadar yaklaşımlar ortak bir mantık çerçevesinde kurulsa da bu makale dahilinde termodinamik değişkenleri düşünmenin bir faydası olmayacaktır. Yani beynin içerisinde dolanan bilginin aktarılma yolları neticesinde ortaya çıkan eylemlerin termodinamik yorumunu yapmak iki farklı kavramı karıştırmaya neden olabilir. İnsan beyni bilgiyi işleyebilmek için oldukça karmaşık durumda düzenlenmiş atomlardan oluşuyor ki görece oldukça düşük bir entropi durumunu belirtiyor bu. Fakat makale zaten bilinçli olduğu bilinen bir organizmanın farklı işleyiş durumlarının arasındaki bilinç farkına bakıyor gibi ki sadece bu yaklaşım bile bence çelişkili ve biraz acele ele alınmış bir yargı gibi. Nöronların aynı fazda titreşip titreşmediklerine bakarak aralarında bağlantı/bilgi atarımı olup olmadığına bakmaları sayesinde asıl kıyaslamayı yapmışlar. (Bu konuda en ufak bir fikrim bile yok o yüzden gerçekten bu yöntemin doğru yorumlandığını varsayıyorum.) ve sonuç olarak beyin ağı içerisindeki etkileşimlerin en fazla olasılıkta düzenlendiği anın normal uyanık durum olduğu sonucuna varmışlar. Kısaca beyinden alınabilecek anlık bilginin en yüksek değerde olduğu an uyanık durum diyebiliriz. Basit bir yaklaşımla nöronları ya da dalga fazlarını gruplayıp A, B, C, D şeklinde tanımlasınlar. Uyuku durumunda A'nın, epilepsi nöbetinde B nin, normal durumda ise hepsinin dahil olduğunu düşünürsek shannon formülü ile entropi değeri en yüksek uyanık durumda çıkmakta. (Basit bir olasılık ve log hesabı var) Bu ne anlama geliyor dersek uyanık haldeki beynin -bu arkadaşların belirlediği nöron dalgaları ya da fazları çerçevesinde- işlediği bilgiyi öğrenmek için sorulması gereken minimum evet/hayır soru miktarının diğer durumlardan daha fazla olduğu anlamına geliyor. Fakat bu yorum bilincin temelinden ziyade beyinde nasıl bir durumda aktif olduğunu açıklayabilir gibi. Yani ne bilincin temelde hangi etkileşimlerle oluştuğunu ne de bu etkileşimlerin - varsa eğer- minimum miktarını belirtiyor. Eğer bu nöron fazı güvenilir bir yargı metodu ise bilinç dediğimiz farkındalık düzeyi çevre ile olan etkileşiminin belirli bir hıza ve niceliğe ulaştığı anda aktif oluyor olabilir. Çevredeki bilgiyi gerekli organlar ile alabilen ve bunu yeterince hızlı işleyebilen canlılar bir anda bu karmaşa içerisinde bir yerleri olduğu fikrine kapılıyor olabilir. Aynı yöntemle lsd alan birirnin beynini incelerler ve entropisini daha yüksek bulurlarsa sonuç oldukça düşündürücü olurdu heralde.

Vide supra 6 yıl önce 0
-2

Ben Kemal Bey'in yazısı üzerine fikir beyan etmiştim. Yani makaleyi okumamıştım. Zaten bu tür yayınlara hiç bakmıyorum. Kemal Bey bu tür makaleleri gündeme getirmeyi seviyor. Ama bence bunlar gerçek amacını gizleyen spekülatif makaleler. Neyse, okuduktan sonra "entropi" tanımını neye göre ve nasıl yaptıkları konusu çok tatmin edici değil gibi geldi. İnsan beyninin entropisi nöron aktivetesi ile ölçülüyorsa onların entropi anlayışı tamamen farklı bir kavram haline gelir. Ama asıl ana fikir "bilincin ortaya çıkması entropi sayesinde mümkün olmuştur" düşüncesi sanırım. Bu da çok muğlak bir ifade bence. Zaten evrendeki her şeyin ortaya çıkması entropi yüzündendir. Ama olayı iyi tahlil etmek gerekir. Sıcaklık ve enerji değişimleri amino asit gibi bir molekül meydana getirebilir. Ama ondan sonra bu moleküllerin özel görevli hücreler haline gelip insan gibi bir yapı oluşturmaları için düzensizlik değil "düzen" gerekir. Yani enerjiyi kendileri için kullanabilen, kendi kopyalarını üretebilen ve bunun için de çevredeki düzensizliği arttırmak pahasına kendisini daha düzenli hale getiren bir mekanizmadır bu. Belki konudan farklı bir yargı gibi görünüyor ama benim düşüncem şöyleydi; "İnsan beyni evrenin entropisini arttırarak kendisini daha düzenli bir duruma getiriyor derken. bunun milyonlarca yıllık bir çalışma olduğunu, beynin bu günkü durumunun edindiği tecrübeler sayesinde mümkün olduğunu, buna her türlü nükleer denemelerin fisyonun, füzyonun ve daha da ileri gidip antimadde gibi çok daha tehlikeli enerjilerin kullanımının da dahil olduğunu söylemek istemiştim. İşte bu bağlamda insan beyninin tamamen düzenli bir hale geldiği, her şeyi çözebilecek bir duruma geldiği aşamanın da çevre veya evrenin yok olması anlamına gelebileceğini düşünmüştüm." Biraz karamsar oldu ama insan beyni hakkında düşünürken onun sadece bir anlık aktivitesini göz önüne alıp onun üzerinden yargıya varmak benimkinden pek farklı bir düşünce değildir bence...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0
0

Gerçek amaçları nedir Necmi Bey?

Vide supra 6 yıl önce 0