0

Elbette...Saygısızlık olarak kimse algılamamıştır ya da düşünmemiştir. Ama soru gerçekten kısıtlı fizik bilgisi ile sorulmuş. Çünkü; İlk önce fiziksel dünyamızda ve evrenimizde, "sonsuz hız" ya da "sonsuz kütle" diye bir şey yok. Olamaz da. Evrenin fizik kuralları buna izin vermiyor ve bizlerde gözlemlemiyoruz bu yüzden. İkincisi soruda kast edilen sonsuzluk; matemetiksel bir sonsuz kavramı içeriyor. Yani bir sayıya, devamlı yeni bir sayı eklenerek sürekli artması şeklinde... Oysa fizikteki sonsuzluklar limitten sonra ortaya çıkar. Ve sürekli artmaları şartlara bağlı olduğu gibi bir döngüdür. Şöyle ki, Bir nesneye ivme verip hızlandırdığımızda, onun momentumunu artırmış oluruz, Böylece nesnenin kütlesi de artmış olur. Yani hızlanan nesnenin kütle artışı, nesnenin fiziksel varlığını oluşturan maddeye daha fazla enerji eklemekten ibarettir. Madde de aslında enerjinin yoğunlaşarak kütle kazanmasından oluştuğu için, aslında bu çok doğal bir olgudur. Enerjiye, enerji ekliyoruz. Enerji miktarı artıyor. Normalde bunun bir üst sınırı yok. Enerjiye, istediğiniz kadar enerji ekleyebilirsiniz. Ama evrenimizin dokusunun izin verdiği bir hız sınırı-limiti var. Işık hızı sınırı-limiti... Bir nesneye ancak bu hıza erişinceye kadar, enerji ekleyebiliyoruz. Böylece hızlanıyor, hızlanması için sarf edilen enerji momentumuna aktarılıyor. Nesnenin kütle değeri artıyor. Peki, daha fazla eklemek istersek ? İşte, o zaman döngüye düşüyor. Yani sonsuzlaşıyor. Siz ne kadar iterseniz, kütlesi o kadar artıyor, ışık hızı limitine yaklaşıyor (ama asla ulaşamıyor, sadece daha da yaklaşıyor), bu sefer bu yeni (artmış) kütlesini itmek için daha çok enerji gerekiyor. Yani kendi kendisini besleyen bir döngüye takılıyor. Biz ne kadar enerji verirsek verelim, bu döngü kırılmıyor. Evrenin fizik kuralları buna izin vermiyor. İşte bu durumda iken; ışık hızına çıkmış kütlenin varsayımsal miktarına sonsuz diyoruz. Çünkü bu döngü yüzünden, evrendeki tüm enerjiyi kullansakta, tüm kütle miktarını aşmış olsakta (bu ikiside imkansız konular), bu durumdaki miktarın yanına bile yaklaşmıyor. Yemek yedikçe şişmanlayan bu sefer daha çok yemek ihtiyacı olan bir çocuk gibi... Sadece bizim çocukta sınır yok. Yedikçe şişmanlıyor, şişmanladıkça daha çok yemek zorunda kalıyor. Şimdi sorunuzun neden, fizik için uygun bir soru olmadığın anlamışsınızdır sanırım. Dağ "sonsuz kütlede" ise, ışık hızı sınırına ulaşmış bir kütle olmak zorunda. Bu da onun durgun olmadığını, tam tersi ışık hızıyla hareket ettiğini gösterir. Ama gözlemcisi onu "durgun" olarak tanımlıyorsa, gözlemci de ışık hızında hareket ediyor olmak zorunda. Aynı referansa sahipler. Sonsuz hızdaki tren, mümkün değil. En fazla ışık hızında kabul edebiliriz. Bu treni de dağa göre hareketsiz yapar. (Aynı referansa sahip olduklarından) Yani kısaca; çarpışamazlar. Sanırım Fizik öğretmenin de ne olacaığını değil, neyin olamayacağını sebepleri ile anlatman için bu soruyu sormuş. Özel göreliliği kavraman için güzel bir soru olmuş.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
0

Elbette...Saygısızlık olarak kimse algılamamıştır ya da düşünmemiştir. Ama soru gerçekten kısıtlı fizik bilgisi kullanılarak sorulmuş. (Bilinçli bir tercih mi, değil mi bilemem...?) Çünkü; İlk önce fiziksel dünyamızda ve evrenimizde, "sonsuz hız" ya da "sonsuz kütle" diye bir şey yok. Olamaz da. Evrenin fizik kuralları buna izin vermiyor ve bizlerde gözlemlemiyoruz bu yüzden. İkincisi soruda kast edilen sonsuzluk; matemetiksel bir sonsuz kavramı içeriyor. Yani bir sayıya, devamlı yeni bir sayı eklenerek sürekli artması şeklinde... Oysa fizikteki sonsuzluklar limitten sonra ortaya çıkar. Ve sürekli artmaları şartlara bağlı olduğu gibi bir döngüdür. Şöyle ki, Bir nesneye ivme verip hızlandırdığımızda, onun momentumunu artırmış oluruz, Böylece nesnenin kütlesi de artmış olur. Yani hızlanan nesnenin kütle artışı, nesnenin fiziksel varlığını oluşturan maddeye daha fazla enerji eklemekten ibarettir. Madde de aslında enerjinin yoğunlaşarak kütle kazanmasından oluştuğu için, aslında bu çok doğal bir olgudur. Enerjiye, enerji ekliyoruz. Enerji miktarı artıyor. Normalde bunun bir üst sınırı yok. Enerjiye, istediğiniz kadar enerji ekleyebilirsiniz. Ama evrenimizin dokusunun izin verdiği bir hız sınırı-limiti var. Işık hızı sınırı-limiti... Bir nesneye ancak bu hıza erişinceye kadar, enerji ekleyebiliyoruz. Böylece hızlanıyor, hızlanması için sarf edilen enerji momentumuna aktarılıyor. Nesnenin kütle değeri artıyor. Peki, daha fazla eklemek istersek ? İşte, o zaman döngüye düşüyor. Yani sonsuzlaşıyor. Siz ne kadar iterseniz, kütlesi o kadar artıyor, ışık hızı limitine yaklaşıyor (ama asla ulaşamıyor, sadece daha da yaklaşıyor), bu sefer bu yeni (artmış) kütlesini itmek için daha çok enerji gerekiyor. Yani kendi kendisini besleyen bir döngüye takılıyor. Biz ne kadar enerji verirsek verelim, bu döngü kırılmıyor. Evrenin fizik kuralları buna izin vermiyor. İşte bu durumda iken; ışık hızına çıkmış kütlenin varsayımsal miktarına sonsuz diyoruz. Çünkü bu döngü yüzünden, evrendeki tüm enerjiyi kullansakta, tüm kütle miktarını aşmış olsakta (bu ikiside imkansız konular), bu durumdaki miktarın yanına bile yaklaşmıyor. Yemek yedikçe şişmanlayan bu sefer daha çok yemek ihtiyacı olan bir çocuk gibi... Sadece bizim çocukta sınır yok. Yedikçe şişmanlıyor, şişmanladıkça daha çok yemek zorunda kalıyor. Şimdi sorunuzun neden, fizik için uygun bir soru olmadığın anlamışsınızdır sanırım. Dağ "sonsuz kütlede" ise, ışık hızı sınırına ulaşmış bir kütle olmak zorunda. Bu da onun durgun olmadığını, tam tersi ışık hızıyla hareket ettiğini gösterir. Ama gözlemcisi onu "durgun" olarak tanımlıyorsa, gözlemci de ışık hızında hareket ediyor olmak zorunda. Aynı referansa sahipler. Sonsuz hızdaki tren, mümkün değil. En fazla ışık hızında kabul edebiliriz. Bu treni de dağa göre hareketsiz yapar. (Aynı referansa sahip olduklarından) Yani kısaca; çarpışamazlar. Sanırım Fizik öğretmenin de ne olacaığını değil, neyin olamayacağını sebepleri ile anlatman için bu soruyu sormuş. Özel göreliliği kavraman için güzel bir soru olmuş.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0