2

Şu anda bildiğimiz tek yöntem ivmelendirmek. Sabit ivme ile sabit yer çekimi oluşturmak mümkün. İki türlü ivmelendirme var. Ya uzay gemisinin hareket doğrultusunun ters yönüne doğru bir kütle çekimi oluşturulacak... Uzay gemisinin buna göre dizayn edilmesi ile özellikle uzun yolculuklar için ideal bu yöntem. Ya da rotasyonal ivme ile (özellikle sabit uzay istasyonları gibi) kendi merkez ekseni etrafında döndürülerek oluşturulan ivme. Bu durumda uzay gemisinin bütün yanal yüzeyi zemin olacak. Geniş bir alan sağladığı için cazip. Böylece sağlanan merkezkaç ivmesi, kütleçekimi gibi iş yapacaktır. Bunlar şu anki teknolojimizle yapılabilen ve uygulanabilen çözümler. Ancak yapılan geminin sağlam olması ve bu ivmelendirmeye dayanacak-parçalanmayacak kadar sağlam olmasıda önemli ki bu da masraf-maliyet artırdığı için şimdilik her işte kullanılmıyor. Bence şu an buna uygun teknolojimiz olmasa da bir diğer olasılık daha var. Fantastik Bilim -Kurgu olarak; Özel bir frekans ve yoğunlukta elektromanyetik dalga oluşturabilirsek, bu dalganın fotonları ile kütleli "temel parçacıklar düzeyinde" tek yönlü itme sağlanabilir. Bu itme kuvvetinin toplamı, nesne tarafından kütleçekimi gibi algılanacaktır. Eğer daha sonra foton içermeden sadece enerji aktarımı yapabilen dalgalar geliştirilebilinirse, (kütleçekim dalgaları gibi) çok yüksek frekansta olmaları şartıyla yapay yerçekimi oluşturulabilir.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
0

merak uyandıran bir soru

para pig 6 yıl önce 0
0

Bu terim genelde bilim kurgu eserlerde çokça kullanılır şu anki pratik uygulaması ancak kütle çekiminin "bazı etkilerini azaltmak" namına sınırlı sürede kullanılabilir ki o da birkaç saniye serbest düşmedir ... Öncelikle söylemek gereir ki yer çekimi [gravite-kütle çekimi] uzaktan etkiyen bir alan kuvvetidir.. yani iki cismin bir birlerine dokunmalarını değmelerini gerektirmez... Newtonun evrensel çekim yasalarıyle formüle edilmiştir.. Bir uzay gemisinin içinde yer çekimi yaratan yer çekimi ışını jeneratörü gibi bir teknoloji de yok henüz.. Günlük hayatta biz yer çekimini "ağırlık olarak " hissederiz.. Kütle olarak biz yerin çekim alanında olduğumuz için vücudumuzdaki her bir molekül dünyanın bu alan kuvvetine maruz kalır yere doğru gitmeye çalışır fakat yere doğru gidemediğimiz için ayak tabanlarımızda bunu "ağırlık olarak hissederiz.. " eğer ki yerin merkezine doğru gider isek [ g alan şiddeti ivmesi ile serbest düşebilirsek] bu alan etkisinin bize uyguladığı "ağırlık" ortadan kalkar fakat yerin merkezine doğru hızlanıyor oluruz.. Bu zaten pratikte kısa süreli olarak uygulanıyor astronot eğitimlerinde "yerçekimsiz ortam" yaratmak için koca uçaklar nerde ise yere dik olarak [bir kaç saniye sanırım ] dalışa geçer ve bu durumda eğitimdeki astronotların serbest düşmesi sağlanır.. ( asansörün biraz hızlı inmesi sırasında ya da bindiğiniz arabanın yokuş aşağı aşırı hızlı gitmesi sırasında yaşadığımız his "düşme hissi" bundan kaynaklanır ) Uzay ortamındaki bir cisme ise "ağırlık " kazandırmanın en pratik yolu merkezkaç kuvveti yaratmaktır ama bu tabi ki bir alan kuvveti değildir .. sadece dairesel yörüngede döndürülen cisimler bu "ağırlığın" etkisinde olurlar.. yani Uzay gemisinin ya da belli bir bölümünün döndürülmesi gerekir ve ağırlaştırılması gereken şeyler ya da kişiler bu bölüme bir şekilde sabitlenmesi gerekir.. en azından teğet olarak sürtünme kuvveti ile bağlı olmalıdırlar..

Muzaffer Celik 6 yıl önce 0