0

Peki siz,Necmi Tüfek?

Nurbanu Erolmez 6 yıl önce 0
0

Benimki de bir soruyla başladı. Bilimin yaygın olmadığı zamanlar insanlar dini öğretilerle her şeyi açıklamaya çalışır. Bize insanları imtihan etmek için dünyanın ve evrenin yaratılmış olduğu söylenirdi. Henüz 13-14 yaşlarındaydım ve meraklı bir çocuktum. Evrenin ne kadar büyük olduğunu okuyup öğrenmiştim ve bu imtihan için yaratılma konusu beni çelişkiye sürüklüyordu. Dini de biliyordum aslında. Kur'an kuruna gidiyordum. Allah'ın tüm sıfatlarını biliyordum ve çelişki buradan doğuyordu. Böyle mükemmel bir yaratıcı neden bu kadar büyük bir evren yaratmıştı? Bu kadar büyük bir israf nedendi? Evren o kadar büyüktü ki buna israf bile denemezdi. Çılgınca harcanan müthiş bir enerji niye boşa akıp gidiyordu? Tüm bu sistemin başka bir açıklaması olmalıydı. Ama ne yazık ki dini öğreti bunu açıklayamıyordu ve ben bu durumu sorduğum zaman öyle bir azar işitmiştim ki, sormaya devam edersem arkasından dayak da yiyeceğimi anlamıştım. Sorulmaması gereken bir soruydu demek ki. Bir daha kimseye sormadım ama bunu anlamak için elime ne geçerse hangi kitap geçerse okudum. Okumayı çok sevdim. Hala da seviyorum ve uyumadan önce mutlaka bir şeyler okurum. Yani insanın kendisini geliştirmek için okuması, öğrenmesi ve üstelik doğru şekilde öğrenmesi gerekiyor. Şansım varmış ki ben doğru bilgileri, doğru sıralamayla (tesadüfen) öğrenmişim. Kendi kendimi eğitmişim yani. Tabii bu fizik merakı sadece bir hobi olarak kaldı. Çok alakasız bir mesleğim oldu. Emekli olduktan sonra da daha bir ilgiyle ve tam zamanlı denecek kadar devamlı olarak fizik kitapları alıp okuyabildim. Sonuçta işte buradayız...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0
0

İnsana önce bir fizik alt yapısı gerekiyor. Biliyorsunuz; fizik, evrenin nasıl işlediğini anlamaya çalışan bir bilim dalı. Okullarda verilen eğitim bir ölçüde bunun alt yapısını sağlıyor. Ama elbette yeterli değil. Çünkü eğitim sistemi devamlı olarak oynanan, kurcalanan ve amacından uzaklaşmış bir hale gelmiş. Bence bunun nedeni bizim coğrafyamızda kendisi tartışılmaz öğreti sahibi olmuş (Einstein gibi) bilim insanlarının üniversitelerde kürsü sahibi olarak bulunmamış olması. Ve ardından gelenlerin bu öğretileri devam ettirip daha da ileriye götürememiş olması. Mesela Aziz Sancar ülkemize gelip bir üniversitede kendi kürsüsünü açsa, onun öğretisine hangi siyasetçi müdahale edebilir? Ya da onun karşısına geçip; "sen bu işi bilmiyorsun, o iş öyle olmaz" diyebilir? Ama Evrim teorisine "gereksizdir" diyebiliyorlar. Darwin bizim ülkemizin yetiştirdiği birisi olsaydı onun öğretisi daha bir anlaşılmış, daha bir önemsenmiş olmaz mıydı? Ben çok fazla kitap okudum. Şimdi size "şunu oku, bunu oku" diye bir yönlendirme yapamam. Çünkü sizin neyi öğrenmek istediğinizi bilemem. Bunu en iyi siz bilmelisiniz. Merak ettiğiniz ne varsa onun hakkında kitap bulmalısınız. Mesela, herkes Görelilik Teorilerini bildiğini söyler. Ama kaç kişi gerçekten öğrenmiştir? İşin matematik kısmı mühendislik hizmetleri için gerekli olabilir ama bizim gibi sıradan insanların en azından mantık yürütmesi açısından göreliliği sözel olarak anlıyor olması gerekir. İşin mantığını kavramak gerekir. Görelilik için kitaplar bulabilirsiniz ama sanırım denklemlere boğulmuş olacaklardır. Bence Hawkıng'in "zamanın kısa tarihi" çok daha basit anlatır. Ben o kitabı sayfa sayfa, cümle cümle açıklayabilirim. Tabii daha sonra Kuantum Fiziği baskın oluyor. Yani, atom boyutundan daha küçüklere, daha temele inmek için kuantum fiziği gerekiyor. Görelilik artık yeterli olmuyor. Yani bu "ölçek" meselesi aslında. Hangi boyuttaysanız o fiziği kullanmalısınız. Kuantum fiziğini mentalite olarak anlamak bir hayli zor. Bizde parçacık hızlandırıcılar olsaydı belki bunun akademik öğretisi yaygınlaşmış olurdu. Ne yazık ki bu konuda çok geç kalmış durumdayız. Yani bilim çok yönlü bir şey ve hangi yöne gideceğinize ancak siz karar verebilirsiniz. En iyi kitap sizin seçtiğinizdir...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0