0

Sayın @Hasan, düşüncelerinize çok büyük oranda katılıyorum. Bu sitede yazan ve tartışan bir çok arkadaşta benzer fikirdedir. Önceki yazılarımıza ve tartışmalarımıza bakarsanız bunu görürsünüz. Hatta iddialarımız arasında da bunu sezebilirsiniz. Şahsınıza hitaben gibi gözükse de aslen, benzer duygu ve düşünce durumunda olan bir çok diğer kişi ile de bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum. Olayları ve olguların nihai -cevaplandıramadığımız sebepe kadar olan kısmını, bilimsel teknik ve yöntemleriyle anlamak ve yanlışları aynı teknik ile süzmek için buradayız. Bu yüzden Cenab-ı Hakk\'ın (C.C) kudretini sorgulayan-sorgulatan (siz farkında olmasanız da bu kapıya yol çıkıyor) yaklaşımlardan ve ifadelerden kaçınıyoruz. Hiç bir beşeri bilginin gücü, bunu doğrulamaya ya da yanlışlamaya yetmez çünkü. Gerçekten büyük bir ihtiyaç olan inanç, aynı zamanda sormayı ve sorgulamayı da büyük oranda gereksiz, anlamsız kılıyor. (Bu konuda Ali Uçar Bey\'in çok güzel bir yazısı vardı. Linkini bulamadım. Yazıları arasında vardır. ) Oysa \"gerçek doğru ile doğru olduğu varsayılanların\" ayrımı yapılmalı. Yoksa bize verilmiş hediyeler olan akıl ve iradeyi yanlış kullanmış oluruz. Bizler, sorgulamalarda cevapsız kaldığımız noktayı bulana kadar; sormak , yanlış olanları elemek ve ulaşılan SONUÇLARI KANITLAMAK zorundayız. Biz kanıtlayamıyorsak, buna bilgisi yetecek kişiler için, bu soruları en azından sorgulanabilir, deneye-gözleme tabii tutulabilir hale getirmek zorundayız. Bu yüzden tanımları yaparken, bilimin öngördüğü kanıtlanabilirlik, sorgulanabilirlik, tekrarlanabilirlik araçları ile \"yanlış eğilimlerden kurtulmaya\" çalışıyoruz. Bu nedenle varsayımlarınızın nihai sonucunu açıklarken, bu sonuca nasıl ulaştığınızın ara işlemlerini de bizimle paylaşmalısınız. Ve bunları inanç kurumunu terk ederek, deneysel veb bilimsel sonuçları ile ortaya koymalısınız. Eğer bunu yapabilirseniz, herkes o son noktadaki soruya gelince, kendi hakkındaki hükme uymuş-karar vermiş olur. Yaklaşımınız matematiksel olarak kanıtlanabilir. Örneklenebilir. (\"Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.\") Özellikle bu kısıma yürekten katılıyorum. Ya da yanlış kısımları sorgulamalarla temizlenip, daha mükemmeleştirilebilir. Ve bunların hepsini, salt ve gerçek doğruya ulşam aracı olan bilim ile yapmak zorundayız. Bizi en az hata ile doğru sonuca ulaştıracak tek yol bu... Matematik ve bilimsel temellerden uzaklaşmış diğer yaklaşımların hepsi, içinde bir miktar \"nefs barındırır\" çünkü... Burada hiç birimiz varsayımlarımızı kanıtları ile ortaya koyabilecek bilgi yetkinliğinde değiliz. Ama birbirimizden öğreniyoruz. Hem doğruları hem de \"yanlışlarımızı\". Bu şekilde birbirimize, kendi doğru cevaplarımızı geliştirirken destek alıyoruz... \"Ortak cevapları\" geliştirdiğimizde ise mutlu oluyoruz. Çünkü gerçek doğruya doğru bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Gerçek doğrunun ne olduğundan emin olanlar için bu yol (bilim) en güzel ispat yolu. Eninde sonunda muhakkak bu noktaya ulaşacak nasıl olsa. Yapmaya çalıştığımız, aradaki saptırıcılardan kurtulmak sadece... Gene, eğer hatalıysak, hatamızı da bu yol gösterebilir sadece... Başka hiç bir şey ikna edemez.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
1

Sayın @Hasan, düşüncelerinize çok büyük oranda katılıyorum. Bu sitede yazan ve tartışan bir çok arkadaşta benzer fikirdedir. Önceki yazılarımıza ve tartışmalarımıza bakarsanız bunu görürsünüz. Hatta iddialarımız arasında da bunu sezebilirsiniz. Şahsınıza hitaben gibi gözükse de aslen, benzer duygu ve düşünce durumunda olan bir çok diğer kişi ile de bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum. Olayları ve olguların nihai -cevaplandıramadığımız sebepe kadar olan kısmını, bilimsel teknik ve yöntemleriyle anlamak ve yanlışları aynı teknik ile süzmek için buradayız. Bu yüzden Cenab-ı Hakk\'ın (C.C) kudretini sorgulayan-sorgulatan (siz farkında olmasanız da bu kapıya yol çıkıyor) yaklaşımlardan ve ifadelerden kaçınıyoruz. Hiç bir beşeri bilginin gücü, bunu doğrulamaya ya da yanlışlamaya yetmez çünkü. Gerçekten büyük bir ihtiyaç olan inanç, aynı zamanda sormayı ve sorgulamayı da büyük oranda gereksiz, anlamsız kılıyor. (Bu konuda Ali Uçar Bey\'in çok güzel bir yazısı vardı. Linkini bulamadım. Yazıları arasında vardır. ) Oysa \"gerçek doğru ile doğru olduğu varsayılanların\" ayrımı yapılmalı. Yoksa bize verilmiş hediyeler olan akıl ve iradeyi yanlış kullanmış oluruz. Bizler, sorgulamalarda cevapsız kaldığımız noktayı bulana kadar; sormak , yanlış olanları elemek ve ulaşılan SONUÇLARI KANITLAMAK zorundayız. Biz kanıtlayamıyorsak, buna bilgisi yetecek kişiler için, bu soruları en azından sorgulanabilir, deneye-gözleme tabii tutulabilir hale getirmek zorundayız. Bu yüzden tanımları yaparken, bilimin öngördüğü kanıtlanabilirlik, sorgulanabilirlik, tekrarlanabilirlik araçları ile \"yanlış eğilimlerden kurtulmaya\" çalışıyoruz. Bu nedenle varsayımlarınızın nihai sonucunu açıklarken, bu sonuca nasıl ulaştığınızın ara işlemlerini de bizimle paylaşmalısınız. Ve bunları inanç kurumunu terk ederek, deneysel veb bilimsel sonuçları ile ortaya koymalısınız. Eğer bunu yapabilirseniz, herkes o son noktadaki soruya gelince, kendi hakkındaki hükme uymuş-karar vermiş olur. Yaklaşımınız matematiksel olarak kanıtlanabilir. Örneklenebilir. (\"Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.\") Özellikle bu kısıma yürekten katılıyorum. Ya da yanlış kısımları sorgulamalarla temizlenip, daha mükemmeleştirilebilir. Ve bunların hepsini, salt ve gerçek doğruya ulaşma aracı olan bilim ile yapmak zorundayız. Bizi en az hata ile doğru sonuca ulaştıracak tek yol bu... Matematik ve bilimsel temellerden uzaklaşmış diğer yaklaşımların hepsi, içinde bir miktar \"nefs barındırır\" çünkü... Burada hiç birimiz varsayımlarımızı kanıtları ile ortaya koyabilecek bilgi yetkinliğinde değiliz. Ama birbirimizden öğreniyoruz. Hem doğruları hem de \"yanlışlarımızı\". Bu şekilde birbirimizden, kendi doğru cevaplarımızı geliştirirken destek alıyoruz... \"Ortak cevapları\" geliştirdiğimizde ise mutlu oluyoruz. Çünkü \"gerçek doğruya\" doğru bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Gerçek doğrunun ne olduğundan emin olanlar için bu yol (bilim) en güzel ispat yolu. Eninde sonunda, muhakkak bu noktaya ulaşacak nasıl olsa... Yapmaya çalıştığımız, aradaki saptırıcılardan kurtulmak sadece... Gene, eğer hatalıysak, hatamızı da bu yol gösterebilir sadece... Başka hiç bir şey ikna edemez.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

0ilk patlamayı binbangi meydana getiren enerjnin kaynaği ne acaba evrendeki katı sıvi ve gaz halindeki bütün madenin anası deninlen bu ilk patlamanin enerjisi nerden geldi ?#Binbang #uzay #NASA Yasin Yasin 14 Mart 2017 0Kuantum dalgalanmaları diye biliyorum ama daha teknik bir açıklaması var , açıklayan olur umarım çünkü ben bilmiyorum o açıklamayı .Kemal 14 Mart 2017 -1Uzaydaki madde olarak tanimladigimiz herşey aslında enerji. Atom çekirdeği de yine elektron katmanları gibi enerji katmanlarından oluşuyor. Kaynak ise allah. Hasan 14 Mart 2017 +1Sifir enerji evren teorisine gore enerji toplami sifir(tabii ki pozitif negatif toplam) Yani evren bedavadir.Ama dersin ki kuantum dalgasina sebep nedir, acikcasi planck era oncesine dair sadece hipotezler var sadece.Coklu evrenler gibi .Morgan Frei 14 Mart 2017 0 Morgan eğer çoklu evren teorisi doğru cikarsa bizim evrenimizin bir baska evrenin kalıntısindan doğma olasılıgıda söz konusu yada o kalintinin saf enerjiye dünüşmüş halinden Yasin Yasin 14 Mart 2017 0Sayin Yasin , coklu evreni aciklayan pek cok senaryo mevcut.Dediginiz dogru ama senaryolardan bir tanesi.Morgan Frei 15 Mart 2017 0Hasan\'ın açıklaması eksi\'yi hakeden bir açıklama değil bence... Elbette elekron, bildiğimiz kadarı ile katmanlardan oluşmuyor ama kesin de konuşmak mümkün değil. Sadece özel isimi küçük harfle başlatmış olması hatalı.Burtay Mutlu (shibumi_tr) 15 Mart 2017 0İlk patlamanın enerjisi nereden geldi? Bilimsel yaklaşımla ve açıklamalarla kimse bilmiyor? Sadece varsayımlarımız var. Varsayımları, daha sonraki gelişmelere göre üretiyoruz ama gözlem ve deney yapma şansımız olmadığı için, net bir açıklama yok. Bana göre, saf nötr ve tekilleşmiş diyebileceğimiz enerji denizinde, çok ufak bir etki ile başlayan düzen bozulmasının sonucu. ( Bu sitedeki sorular arasında olan açılan şişedeki içeçeceğin donması ile ilgili durum, bu bozulmaya örnek olabilir bence... https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/28606/) Burtay Mutlu (shibumi_tr) 15 Mart 2017 0Varlığın kaynağı olan enerjinin kaynagina yapilacak her türlü yolculuk teorisi sonunda Allaha muhtactir. Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.Hasan 15 Mart 2017 0Sayın @Hasan, düşüncelerinize çok büyük oranda katılıyorum. Bu sitede yazan ve tartışan bir çok arkadaşta benzer fikirdedir. Önceki yazılarımıza ve tartışmalarımıza bakarsanız bunu görürsünüz. Hatta iddialarımız arasında da bunu sezebilirsiniz. Şahsınıza hitaben gibi gözükse de aslen, benzer duygu ve düşünce durumunda olan bir çok diğer kişi ile de bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum. Olayları ve olguların nihai -cevaplandıramadığımız sebepe kadar olan kısmını, bilimsel teknik ve yöntemleriyle anlamak ve yanlışları aynı teknik ile süzmek için buradayız. Bu yüzden Cenab-ı Hakk\'ın (C.C) kudretini sorgulayan-sorgulatan (siz farkında olmasanız da bu kapıya yol çıkıyor) yaklaşımlardan ve ifadelerden kaçınıyoruz. Hiç bir beşeri bilginin gücü, bunu doğrulamaya ya da yanlışlamaya yetmez çünkü. Gerçekten büyük bir ihtiyaç olan inanç, aynı zamanda sormayı ve sorgulamayı da büyük oranda gereksiz, anlamsız kılıyor. (Bu konuda Ali Uçar Bey\'in çok güzel bir yazısı vardı. Linkini bulamadım. Yazıları arasında vardır. ) Oysa \"gerçek doğru ile doğru olduğu varsayılanların\" ayrımı yapılmalı. Yoksa bize verilmiş hediyeler olan akıl ve iradeyi yanlış kullanmış oluruz. Bizler, sorgulamalarda cevapsız kaldığımız noktayı bulana kadar; sormak , yanlış olanları elemek ve ulaşılan SONUÇLARI KANITLAMAK zorundayız. Biz kanıtlayamıyorsak, buna bilgisi yetecek kişiler için, bu soruları en azından sorgulanabilir, deneye-gözleme tabii tutulabilir hale getirmek zorundayız. Bu yüzden tanımları yaparken, bilimin öngördüğü kanıtlanabilirlik, sorgulanabilirlik, tekrarlanabilirlik araçları ile \"yanlış eğilimlerden kurtulmaya\" çalışıyoruz. Bu nedenle varsayımlarınızın nihai sonucunu açıklarken, bu sonuca nasıl ulaştığınızın ara işlemlerini de bizimle paylaşmalısınız. Ve bunları inanç kurumunu terk ederek, deneysel veb bilimsel sonuçları ile ortaya koymalısınız. Eğer bunu yapabilirseniz, herkes o son noktadaki soruya gelince, kendi hakkındaki hükme uymuş-karar vermiş olur. Yaklaşımınız matematiksel olarak kanıtlanabilir. Örneklenebilir. (\"Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.\") Özellikle bu kısıma yürekten katılıyorum. Ya da yanlış kısımları sorgulamalarla temizlenip, daha mükemmeleştirilebilir. Ve bunların hepsini, salt ve gerçek doğruya ulaşma aracı olan bilim ile yapmak zorundayız. Bizi en az hata ile doğru sonuca ulaştıracak tek yol bu... Matematik ve bilimsel temellerden uzaklaşmış diğer yaklaşımların hepsi, içinde bir miktar \"nefs barındırır\" çünkü... Burada hiç birimiz varsayımlarımızı kanıtları ile ortaya koyabilecek bilgi yetkinliğinde değiliz. Ama birbirimizden öğreniyoruz. Hem doğruları hem de \"yanlışlarımızı\". Bu şekilde birbirimizden, kendi doğru cevaplarımızı geliştirirken destek alıyoruz... \"Ortak cevapları\" geliştirdiğimizde ise mutlu oluyoruz. Çünkü \"gerçek doğruya\" doğru bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Gerçek doğrunun ne olduğundan emin olanlar için bu yol (bilim) en güzel ispat yolu. Eninde sonunda, muhakkak bu noktaya ulaşacak nasıl olsa... Yapmaya çalıştığımız, aradaki saptırıcılardan kurtulmak sadece... Gene, eğer hatalıysak, hatamızı da bu yol gösterebilir sadece... Başka hiç bir şey ikna edemez.Burtay Mutlu (shibumi_tr) 16 Mart 2017 0Ben de Burtay Bey\'in sözlerine aynen katılıyorum. Hasan Bey\'de biz de sonuçta aynı şeyi söylemek durumunda kalıyoruz ama biz bunu \"söylemeden\" söylemiş oluyoruz. Hasan Bey direk Allah\'ın adını kullanıyor. Enerji var edilemez, yok edilemez... İnsan bunu nereden akıl etmiş, yasalaştırmış olabilir? \"Yaratıcı ezeli ve ebedidir. Öncesi ve sonrası yoktur\" ( Aynı şey değil mi?) Bunu insanların gözüne sokup zorlamaya, kör inanç sahibi olmalarını istemeye kimsenin hakkı olamaz. İnsan yapısı gereği şüphecidir, menfaatçidir, işine gelen şeyler olunca hemen saf değiştirir. Bunu yaradan böyle yaratmış. Kötülük kavramı olmasa iyilik kavramının ne anlamı olur? Her şey karşıtıyla yaratılmıştır ve bunu sorgulamak bizim haddimize değildir. Biz sadece yaratılmışın nasıl davrandığını bulmaya çalışıyoruz. Belki o sayede yaratıcının kendisi hakkında fikir sahibi olabiliriz. Çünkü yaratılan, yaratanın bir esintisini, bir imaj görüntüsünü barındırıyor olabilir. Ama bilim düşünürken dini argümanları bir kenara bırakmak gerekir. Yoksa sağlıklı bir karar veremezsiniz bence... Necmi Tüfek 16 Mart 2017 0Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilimin amaci hicbir sınır koymadan sorgulamaktır. Ben şahsen birkaç patent sahibiyim. Hatta bir patentimin konusu NASA tarafindan da desteklenerek hayata geçtiğini öğrendim ama bir amerikalı için. Ancak asla kendime bilim adami diyemem. Sadece merak eden sorgulayan bir insanin. Konulara farklı pencereler acmayi severim. Allah kavramı birçok bilim insaninin düşüncelerini zorlayan beynini çatlatan bir kavram. Ben bu inanca kolay ulasmadim. Matematikçi Bir arkadasim içinden cikamadi herşeyi terk etti. simdi köyde tavuk besliyor.

Hasan 7 yıl önce 0