Bağırsak Mikropları Obeziteye Neden Olabilir
Bağırsak Mikropları Obeziteye Neden Olabilir

Tıp araştırmacıları, bağırsaklarımızda yaşayan canlıları, vücudumuzdaki yağ seviyesi ile ilişkilendiren bir molekül keşfettiler.

Emory Üniversitesi biyokimyacısı Dean Jones, "Artık mikrobiyomumuzu diyetimiz ve vücut kompozisyonumuz arasında bir bağlantı olarak anlamak için bir başlangıç ​​noktası sağlayan moleküler bir mekanizmaya sahibiz" dedi.

Vücudumuzdaki bu mikrop ekosisteminin sağlığımızı, yaşam süremizi ne kadar güçlü bir şekilde etkileyebileceğini ve hayatımızı nasıl şekillendirebileceğini her geçen gün daha ayrıntılı öğrenmeye devam ediyoruz.

Son araştırmalar, zayıflığın veya kilo alımının, farklı mikropların yayılması yoluyla bulaşıcı olabileceğini öne sürdü.

Modern zamanlarda obezitenin yükselişi, bağırsak mikrobiyomlarımızdaki büyük değişikliklerle aynı zamana denk geldi. Ancak kalp hastalığı ve diyabet dahil olmak üzere ilişkili sağlık sorunlarıyla birlikte obezite, genlerimiz, çevremiz ve diyetimiz ile mikrobiyom bileşimimiz arasındaki etkileşimi içeren karmaşık bir durumdur.

Çalışmalar, farelerde dolaşımdaki metabolik moleküllerin yüzde 10'unun mikrobiyomlarına kadar izlenebildiğini ortaya çıkardı, bu nedenle moleküler biyolog Ken Liu ve meslektaşları bu kimyasalları daha yakından incelemeye karar verdi.

Mikroplara maruz kalan farelerde delta-valerobetain molekülünü tespit ettiler, ancak kontrol grubu olarak büyütülen ve bozulmamış koşullarda tutulan mikrobiyomsuz farelerde bulunmadı. Ekip, hücre kültürlerini kullanarak delta-valerobetain'in karnitin düzeylerini düşürdüğünü gösterdi.

Karnitinin vücudumuzdaki rollerinden biri, uzun yağ moleküllerini, enerji için kullanılmak üzere parçalandığı mitokondriye yani hücrelerimizin enerji santraline taşımaktır. Bu yüzden delta-valerobetain içeren fareler daha yağlı Batı diyetleriyle beslendiğinde, yeterli karnitin olmadan onu verimli bir şekilde kullanamadılar. Fareler kilo aldı ve karaciğerlerinde daha fazla yağ biriktirdi; normal, kontrol diyetindeki fareler ise ağırlık seviyelerini korudu.

Araştırmacılar bu mekanizmayı insanlarda doğrudan gösteremese de delta-valerobetain, karnitin ve vücut yağ seviyeleri arasındaki korelasyonların tümü eşleşti. 214 insanda, delta-valerobetain'in ortalama kan seviyelerinin, BMI'si 30'un üzerinde olan kişilerde, BMI'leri düşük olanlara kıyasla yüzde 40 daha yüksek olduğunu buldular.

Emory Üniversitesi patoloğu Andrew Neish, bazı bakteri türlerinin muhtemelen diğerlerinden daha fazla delta-valerobetain ürettiğini açıkladı. Bu, diyetten kiminle yaşadığımıza ve hangi ilaçları aldığımıza kadar mikrobiyom kompozisyonumuzu etkileyen faktörlerin, kilomuzu nasıl etkilediğini de açıklayacaktır.

Vanderbilt Üniversitesi beslenme uzmanı Jane Ferguson, çalışmanın bir incelemesinde delta-valerobetain'in et ve süt de dahil olmak üzere yaygın gıdalarda mevcut olduğuna ve kanser hücresi canlılığını azaltmada rol oynadığına dikkat çekiyor. "Böylece delta-valerobetain, konakçı sağlığı üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkilere sahip olabilir" diye belirtiyor.

Liu, memeli vücutlarının delta-valerobetain'e duyarlılığının, yiyeceklerin kıt olduğu zamanlar için yağ depolamayı teşvik etmenin bir yolu olarak evrimleşmiş olabileceğinden şüpheleniyor.

Liu, "Bu tür bilgiler, birinin kilo kaybı için kişiselleştirilmiş bir strateji geliştirmesine potansiyel olarak yardımcı olabilir" dedi. "Ancak delta-valerobetain'in bağlam içinde nasıl işlediği hakkında daha iyi anlamamız gereken pek çok şey var."

Araştırmaları Nature Metabolism'de yayınlandı.

Fizikist
Türkiye'nin Popüler Bilim Sitesi

0 yorum