Kas kütlesi kaybı; hareket kabiliyetinin azalması, sakatlanma riskinin artması ve uzun vadeli kilo kaybını olumsuz etkileme ihtimaliyle ilişkilidir.
Milyonlarca insanın Wegovy ve Ozempic gibi kilo verme ilaçlarını kullandığı günümüzde, bu kas kaybının sağlık üzerindeki etkilerini anlamak büyük önem taşımaktadır.
Kas kütlesi kaybı sporcular için de önemli bir sorundur; çünkü birçok spor dalı, yüksek antrenman yükleri ve güç üretimi korunurken vücut ağırlığının düşük tutulmasını teşvik eder. Bu nedenle enerji açığı, sporcunun vücudu üzerinde ciddi bir stres oluşturabilir – ancak bunun normal işlevleri ne ölçüde etkilediği net değildir.
Bu kadar yaygın etkilerine rağmen, kalori kısıtlaması ve egzersizin birlikte insan kasına moleküler düzeyde nasıl etki ettiği konusunda şaşırtıcı derecede az şey bilinmektedir. Kalori açığında egzersiz yapıldığında kaslarda neler olduğunu anlamak son derece önemlidir.
Benim ve çalışma arkadaşlarımın yeni yayımlanan araştırması bu konuya ışık tutmaktadır. Çalışmamız, aerobik egzersizle birlikte gerçekleşen kilo kaybının kaslar için sanıldığı kadar kötü olmayabileceğini, hatta olumlu etkiler yaratabileceğini göstermektedir.
Araştırmamıza sağlıklı, fit ve genç on erkek katıldı. Katılımcılar laboratuvar ortamında, sıkı biçimde kontrol edilen iki ayrı beş günlük deneysel protokolü tamamladı. İlk deneme sürecinde, vücut ağırlıklarını koruyacak kadar kalori aldılar. İkinci süreçte ise günlük kalori alımını yüzde 78 oranında azalttık – bu oldukça ağır bir enerji açığıdır.
Her iki süreçte de katılımcılar, beş günlük dönem boyunca üç kez, düşük ila orta şiddette ve 90 dakika süren kontrollü bisiklet egzersizi yaptılar.
Denemeler boyunca glikoz, ketonlar, yağ asitleri ve enerji korunumu ile ilişkili temel hormonlar gibi kan belirteçlerini ölçtük. Böylece enerji açığının vücutlarını etkileyip etkilemediğini ve ne ölçüde etkilediğini belirlemeyi amaçladık.
Ayrıca her deneme döneminden önce ve sonra kas biyopsileri aldık. Dinamik proteomik profilleme adı verilen gelişmiş bir yöntem kullanarak, yüzlerce kas proteininin üretimini ve miktarını analiz ettik. Bu sayede, egzersiz yükü korunurken ani ve ciddi kalori kısıtlamasına kasın nasıl uyum sağladığına dair ayrıntılı bir tablo oluşturduk.
Beş günlük enerji açığı süresince katılımcılar yaklaşık 3 kg kaybetti. Leptin, T3 ve IGF-1 gibi hormonlar da belirgin biçimde düştü – bu, vücudun enerji tasarrufu moduna geçtiğinin açık göstergeleriydi.
Ancak kas dokusunun içinde beklenmedik bir şey oluyordu.
Kas dokusundaki değişimler
Kas dokusu, egzersiz ve kalori kısıtlamasının birleşimine güçlü ve şaşırtıcı derecede olumlu bir yanıt verdi.
Öncelikle kas içindeki mitokondriyal protein miktarında artış gördük ve bu proteinlerin üretim hızının da yükseldiğini gözlemledik.
Mitokondriler hücrelerin enerji santralleridir. Yağları ve karbonhidratları kullanılabilir enerjiye dönüştürürler. Mitokondriyal proteinlerin artışı ve daha hızlı üretilmesi, daha sağlıklı ve daha verimli bir kasın temel göstergeleridir.
Ayrıca kollajen ve kollajenle ilişkili proteinlerin miktarında ve üretiminde belirgin bir azalma gördük.
Kollajen, kasa yapı ve dayanıklılık kazandıran bol miktarda bulunan bir proteindir. Ancak yaşlandıkça aşırı birikme eğilimindedir ve bu da sertliğe ve işlev bozukluğuna katkıda bulunur.
Bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde, kasın metabolik açıdan daha “genç” bir profile doğru kaydığını göstermektedir.
Bu tür bir yanıt, uzun süreli kalori kısıtlaması çalışmalarında maymunlarda da gözlenmiştir. Ancak insanlarda ilk kez gösterilmiştir.
Daha sağlıklı yaşlanma
İlk bakışta, kıtlık döneminde vücudun kası korumaya ya da geliştirmeye yatırım yapması paradoksal görünebilir.
Kas dokusu pahalıdır; hareket etmek de yüksek enerji gerektirir. O halde vücut neden kas aktivitesini azaltarak enerji tasarrufu yapmaz?
Bu sorunun yanıtı evrimsel geçmişimizde yatıyor olabilir. İnsanlar avcı-toplayıcı olarak evrimleşmiştir ve sıklıkla yiyecek kıtlığı dönemleriyle karşılaşmıştır. Bu dönemlerde uzun mesafeler yürüyebilmek, koşabilmek, yiyecek toplamak veya avlanmak hayatta kalmak için hayatiydi. Açlık sırasında kas işlevini kapatan bir bedenin hayatta kalma ve üreme şansı daha düşük olurdu.
Bu nedenle gözlemlediğimiz koruyucu yanıt, derin evrimsel uyumların bir yansıması olabilir: Yakıt azaldığında bile kaslar harekete hazır kalır.
Çalışmamız, kısa süreli ve aşırı bir enerji açığını bilinçli olarak uygulayan az sayıda genç erkekle yapılmıştır. Bu nedenle kadınlarda, yaşlı bireylerde, obezitesi olan ya da kronik hastalığı bulunan kişilerde aynı yanıtların görüleceğini varsayamayız.
Gelecekteki çalışmalar; egzersizli ve egzersizsiz kilo kaybını karşılaştırmalı, daha ılımlı kalori açıklarını incelemeli, kadınları ve yaşlı bireyleri kapsamalı ve bu moleküler değişimlerin gerçek fiziksel performansa nasıl yansıdığını ölçmelidir.
Buna rağmen bulgularımız, kilo verme sürecinde egzersizin kas kalitesini koruyabileceği – hatta sağlıklı yaşlanmayla ilişkili özellikleri artırabileceği – fikrini desteklemektedir.
Bu sonuçların birçok kişi için önemli çıkarımları vardır. Kilo verme ilaçları kullananlar ya da kilo vermeye çalışanlar, kas kalitesini korumak için yapılandırılmış egzersizden fayda görebilir.
Kas kaybına daha yatkın olan yaşlı bireyler, kilo verirken egzersiz yapmaktan özellikle yarar sağlayabilir.
Sporcular ise enerji açığına temkinli yaklaşmalı; ancak kasın egzersiz uyaranına uyum sağlamaya devam ettiğini bilmelidir.
Çalışmamız, insan kasının son derece dirençli olduğunu göstermektedir. Şiddetli stres altında, vücudun büyük bölümü enerji tasarrufuna yönelirken bile kas dokusu güçlü bir yanıt verir; enerji üretim mekanizmalarını artırır ve yaşa bağlı bozulmayı sınırlar.
Kısacası, kilo vermek ve egzersiz yapmak yalnızca kası korumakla kalmaz – onu daha genç tutmaya da yardımcı olabilir.
Jose L Areta Egzersiz Metabolizması ve Beslenme Doçenti Liverpool John Moores Üniversitesi
Bu yazı SCIENCEALERT’ de yayınlanmıştır.
0 yorum