Advertisement
0

Uzay-zamani ayirabilir miyiz?

morgan 3 yıl önce 39
0

merakla bekliyoruz düşüncelerini

Yunus Ilik 3 yıl önce 0
0

Zaman’ın, kütlenin hareketi ile bağımlı bir durumu olamaz. Öyle olsa, hareketli cisimdeki zaman genleşmesi olurken, hareketsiz haldeki cisim için Zaman'ın olmaması lazım. Daha doğrusu entropinin olmaması lazım. Zaman bize, “hareketleri kıyaslama” imkanı veriyor. İki hareketten hangisinin daha hızlı veya yavaş olduğunu, mekan içinde ise mesafeyle kıyasladığımızla ‘hız’ın ne olduğunu bize bu zaman kıyaslaması veriyor. Üçüncü göz, gözlemci olarak. Oysa hareketli obje için Zaman çok daha farklı, kendi “Zaman Algısı” ile kıyaslıyor diğer ortamları. Tüm bu ortamlarda zamanın farklı olabilmesi tek bir şey’e işaret ediyor. Tek bir Zaman var geçişlerini objeler durumlarına göre farklı algılıyor. Bu da Zaman’ı objeden bağımsız yapar. Burada hemen atom ve atom altı parçacıkların hareketleri akla geliyor. Buna bağlanabilir. Bu durumda zamanın, mega değil, mikro ölçekte gerçekleşen bir olgu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ki öyle zaten. Bir enerji paketçiğinin, en düşük enerji seviyesindeki kuantanın titreşimini baz alaraktan… Işık hızına yakın gemide zaman genleşmesi gerçekleşmiyor. Işık hızına yakın giden geminin en temel birimlerinde (bence kuantum - enerji düzeyinde) zaman genleşmesi etkileri gerçekleşiyor. Bunların toplu sonucunu bizler gözlemliyoruz. Zaman’ın, ışık hızında o nesne için iken durması…Ne demek? Geçiş aralıklarının genişlemesi sonucu nesnenin bir Zaman birimi aralığında kalması olarak algılıyorum. Zaman geçiş akışı yok ve bu durumda iken en temelde olan şeye bakıyorum. Bir kuanta’nın titreşimine… Kuantanın bir periodluk titreşimi 1 Planck zamanında oluyor. Eğer bu 1 Planck Zamanı genişlerse, kuanta ikinci bir titreşime geçmesi uzar. Bu titreşim bu aralığında kalındığı sürece. Zaman akışı etkin olmaz. Yani bir süre algısı-tespiti oluşmaz. Çünkü Zaman’ın türevi olan “süre”yi, Zaman akış miktarına göre saptıyoruz. Belirlenmiş miktarlara da Süre diyoruz. Başı ve sonu belli olan bir aralık. Şöyle bir dikkat ederseniz, dil alışkanlığı ile Zaman olarak tarif ettiğimiz şeylerin hemen hepsi, aslında süre’ye işaret etmektedir. Alınan yol, yapılan titreşim sayısı, hareketin miktarı ve sarf edilen enerji miktarı. Vb. hep süre ile bağımlıdır. Hiç biri Zamanı temsil etmez. Hız artıkça kıyaslanan şeyler bile aslında sürelerdir. Gözlemci kendi süre tespitine göre, Gemide geçen süreyi kıyaslar. Ya da tam tersi. Oysa her iki ortam içinde de en temel değer olan 1 kuanta titreşimi, olağan şekildedir. İkisi de kendi ortamındaki bir Planck mesafesindeki titreşimi bir Planck zamanında greöekleşiyor görürler. Buradan Zaman genleşmesinin de, Planck düzeyinde olduğu sonucunu çıkarıyorum.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
0

Zaman’ın, kütlenin hareketi ile bağımlı bir durumu olamaz. Öyle olsa, hareketli cisimdeki zaman genleşmesi olurken, hareketsiz haldeki cisim için Zaman'ın olmaması lazım. Daha doğrusu entropinin olmaması lazım. Zaman bize, “hareketleri kıyaslama” imkanı veriyor. İki hareketten hangisinin daha hızlı veya yavaş olduğunu, mekan içinde ise mesafeyle kıyasladığımızla ‘hız’ın ne olduğunu bize bu zaman kıyaslaması veriyor. Üçüncü göz, gözlemci olarak. Oysa hareketli obje için Zaman çok daha farklı, kendi “Zaman Algısı” ile kıyaslıyor diğer ortamları. Tüm bu ortamlarda zamanın farklı olabilmesi tek bir şey’e işaret ediyor. Tek bir Zaman var geçişlerini objeler durumlarına göre farklı algılıyor. Bu da Zaman’ı objeden bağımsız yapar. Burada hemen atom ve atom altı parçacıkların hareketleri akla geliyor. Buna bağlanabilir. Bu durumda zamanın, mega değil, mikro ölçekte gerçekleşen bir olgu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ki öyle zaten. Bir enerji paketçiğinin, en düşük enerji seviyesindeki kuantanın titreşimini baz alaraktan… Işık hızına yakın gemide zaman genleşmesi gerçekleşmiyor. Işık hızına yakın giden geminin en temel birimlerinde (bence kuantum - enerji düzeyinde) zaman genleşmesi etkileri gerçekleşiyor. Bunların toplu sonucunu bizler gözlemliyoruz. Zaman’ın, ışık hızında o nesne için iken durması…Ne demek? Geçiş aralıklarının genişlemesi sonucu nesnenin bir Zaman birimi aralığında kalması olarak algılıyorum. Zaman geçiş akışı yok ve bu durumda iken en temelde olan şeye bakıyorum. Bir kuanta’nın titreşimine… Kuantanın bir periodluk titreşimi 1 Planck zamanında oluyor. Eğer bu 1 Planck Zamanı genişlerse, kuanta ikinci bir titreşime geçmesi uzar. Bu titreşim bu aralığında kalındığı sürece. Zaman akışı etkin olmaz. Yani bir süre algısı-tespiti oluşmaz. Çünkü Zaman’ın türevi olan “süre”yi, Zaman akış miktarına göre saptıyoruz. Belirlenmiş miktarlara da Süre diyoruz. Başı ve sonu belli olan bir aralık. Şöyle bir dikkat ederseniz, dil alışkanlığı ile Zaman olarak tarif ettiğimiz şeylerin hemen hepsi, aslında süre’ye işaret etmektedir. Alınan yol, yapılan titreşim sayısı, hareketin miktarı ve sarf edilen enerji miktarı. Vb. hep süre ile bağımlıdır. Hiç biri Zamanı temsil etmez. Hız artıkça kıyaslanan şeyler bile aslında sürelerdir. Gözlemci kendi süre tespitine göre, Gemide geçen süreyi kıyaslar. Ya da tam tersi. Oysa her iki ortam içinde de en temel değer olan 1 kuanta titreşimi, olağan şekildedir. İkisi de kendi ortamındaki bir Planck mesafesindeki titreşimi bir Planck zamanında gerçekleşiyor görürler. Buradan Zaman genleşmesinin de, Planck düzeyinde olduğu sonucunu çıkarıyorum.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
0

"Zaman çokluğun etkileşiminde oluyor. Zamanda deyil uzayda hareket ediyoruz. Uzaysal bir ileriye akış yok gözüküyor." Bu kısmı tasdikleyen bir başka bakış açısı sunayım: Zaman ile etkileşim en yüksek düzeyde, temel olanla gerçekleşiyor. Sadece Zaman değil bildiğimiz fizikle ilgili tüm olaylar ve olgular, temel düzeydeki etkileşim ile gerçekleşiyor. Sadece sistemler büyüyüp makrolaştıkça, sonuçlar sistemlerin oluşum yapılarına ve duruma göre değişiyor. Evren hareketli daha doğrusu süperakışkan bir yapıda gibi gözüküyor. Bu akışkanlığı, hareketliliği ise, bence, Zaman'ın bu hareketi sağlıyor. Bir bakıma dalgalı denizin akışkanlığı gibi. Bu hareketlilik, bence, entropi sırasında açığa çıkan enerjinin en hızlı şekilde dağılıp, homojenleşmesi içinde mümkün ortamı sağlıyor. İkinci olarak, Sabit bir obje için Uzay da hareket yok iken Zaman da hareket var. Ama bu hareket göreceli bir hareket. Yani aslında durmayan ve yoluna devam eden şey; Zaman (dalgaları). Hareket durumunda ise Uzay'da hareket olur iken, Zaman ile olan etkileşim yapısı da değişiyor. Ama bunun nedeni hareketin kendisi değil, hareket için sisteme yüklenen ekstra enerji... Basit bir mantıkla, durgun durumdaki sisteme enerji yüklemezseniz-kuuvet aktarmazsınız hareket etmez. Aynı mantıkla, hareketli bir objeden bu ekstra enerjiyi almazsanız, hareketi durmaz. Özellikle momentum dağılımı ve paylaşımı, aktarımı buna en iyi örnek.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0