0

burtay hocam buna/uzaya "sanal/kütlesiz ışık denizi" desek olamaz mı? Tabi uzay karanlık, ışık ne alaka diyen olabilir ama ışık dediğimiz şey de zaten beynin algısıyla alakalı.sadece beynimiz onu görünmeyen ışığı algılayacak düzeyde özelleşmemiş.bir türüne göre özelleşmiş olduğundan.mesela diğer bazı hayvanlar kızıl ötesi görüyor bizde aletler yardımıyla görüyoruz vs. Bir de bu dalga halinde yayılmanın bir limiti olmalı değil mi? Yani durgun bi suya yukardan tas attın, ilk temas ile bir patlama/enerji yüklenmesi oldu.Sonra bu enerji dalgalar halinde yayılıp gidiyor ama nihayet bir noktada duruyor.o zaman bu bahsettiğiniz bu sanal,kütlesiz veya en küçük parçacık denizinde dalgalanmanın bir sonu olur mu? Fazla fiziki bilgim olmadığından cümleleri tam toplayamadım ama anlarsınız sanırım. Bir de tamam dalgalanma devam edip gidiyor ama ilk dalgalanmanın olduğu yerden tekrar bu uzay denizinin eski haline dönmesi gerekmez mi? Fiziksel olarak nasıl olur? entropi bunu mu sağlıyor? Morganın bina örneği,aslında ; esas durum için bir uyumsuzluk örneği mi? Tabi taşı yukardan attıkta suyun içinden de olabilir mi?bahsettiğiniz manyetik dalgalanma/titresim yani? Anlasılması için bir örnek bu verdiğiniz biliyorum ama dalgalanmanın durduğu zaman olmayacak mı? Bir de suya taş attığımızda hangi çembersel dalga daha hızlıdır?dalgalar gittikçe/açıldıkça daha mı hızlanır?(evrenin hızla genişlediği için soruyorum) çok soru oldu ama siz bu örneği verince aklıma çok soru takıldı.ayrıca daha mantıklı bir yaklasım olmus sizinki.evrenin kapalı ve açık aynı sekilde dalgalar halinde ilerlediğini düşünebilmek, bunları ifade edebilmek kolay değil ama yorumunuzda güzel anlatmıssınız. Katılıyorum bende. Bir de suya atılan taş ne olabilir? Tanımlayamadığımız enerji olabilir mi?

optimus 4 yıl önce 0
0

@optimus, Ne yazık ki "hoca" sıfatını hakedecek düzeyde değilim ama hoşuma da gitmiyor değil hani, teşekkür ederim. Yine de bu fiziğe yıllarını ve emeğini veren gerçek fizikçilere saygı gereği, bu sıfatı benim için kullanmazsanız daha uygun olur düşüncesindeyim. ---0--- "-buna/uzaya "sanal/kütlesiz ışık denizi" desek olamaz mı?" Evet, olur... Öz olarak terim farklılığına rağmen, benzer kavramı ifade ediyorlar. Büyük Patlama Etkisinin, yani dalganın bir yayılma alanı olmalı mı? Elbette her dalga gibi, toplamda taşınılan enerji değişmese de, genişleme çapının artışı ile birim başına aktarılan enerji miktarı geometrik olarak düşecektir. Bu da iç ve dış basınçların birbirine çok yaklaştığı bir noktada duracağını gösteriyor. Ama bunun gerçekleşme süresi sanırım bildiğimiz evren yaşının kat be kat üstü olacaktır. Diğer yandan bu varsayımın ilginç bir sonucu var. Geriye yansıyan dalgalar yani Zaman (Eskiden EGD derdim), kütle üzerindeki etki gücünü kaybetmeyecek. Çünkü Zaman evrenin genişleme hareketine ters yönde vektöre sahip, yani küresel bir genişleme öngörürsek, Zaman2ın dalgasal hareketi daralan- odaklanma şeklinde bir hareket olmalı. Bu da kütle üzerinde, ilgili enerji paketçikleri genişleme ile ne kadar ilerlemiş olursa olsun, aynı düzeyde sabit basınç-etki kuvveti kalacak demektir. (Bence kütle oluşumunda ve sabitliğini korumasında, Zaman'ın yapısından kaynaklanan ciddi bir etki -kuvvet var.) Aynı yaklaşımın bir diğer sonucu ise, evrenin bizim için varlığımız açısından sınırlı olduğu oluyor. Sadece (Zaman) dalgalarının enerji yoğunluğu olarak belli bir aralığında kütle sürekliliğini koruyor olabilmeli. Bir bakıma yüksek hızlı parçacık çarpıştırıcıların da ortaya çıkan yeni büyük parçacıkların, hız düşmesi ile bozunması gibi...O parçacıklar aslında normal evrenimizde yoklar. Ancak sahip oldukları hız sayesinde, Zaman (dalgasal) ile olan etkileşimleri farklı olduğu için varlar. Hız değişip, zaman ile olan etkileşimleri değişince, bozunuyorlar. Suya atılan taşa gelince, çok uzun zaman önce Tübitak Bilim ve Teknik dergisinde, çeviri bir yazıda başlangıç enerjisinin yaklaşık 16 ton altın kütlesi karşılığı olduğunu okumuştum. Ne yazık ki, bu yazıyı bulamadım ve bilgiyi teyit edemedim. Ama her durumda, böyle yoğun sıkışık bir sistemi bozmak için, çok yüksek bir etki gücüne gerek yok. Bir noktanın kırılması, simetrinin bozulması ve hareketlilik ile homojenliğin kaybolması için yeterli. O taş'ı kim attı? Şans eseri miydi? Bilemiyorum. Allah (C.C.) bilir... :-)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 4 yıl önce 0
0

evet morgan atılan taş bu konunun bir tık üstü.taşı atan ise zirvesi.orayı hayal bile edeceğimi veya kimsenin hayal edeceğini hiç sanmıyorum. Burtay hocam yazdıklarınızı tekrar okuyunca baska sorular da geldi aklıma.onları da elinizden geldiği kadar açıklarsanız sevinirim. Şimdi gittiğimiz bu yol doğruysa ki buyuk ihtimal doğru olduğunu düşünüyorum.o zaman boşlukta bir enerji var demektir.hem de çok muazzam.eistenin atomu parçalamasından çok daha büyük.bu enerjiyi ortaya çıkarmak demek uzayın büyük bir gürültü ve ışıkla yine yırtılması demek olmaz mı? Bunu nerden çıkardım işte yukarda yazmışsınız parçacıklar birbirine yaklastıkça titresimleri artar, çok çok daha yaklasırlarsa duruyormuş, titresimsiz gibi gözükürler vs. yanlıs anlamadıysam yani. şayet boşluğun böyle bir enerjisi varsa bu enerjiyi ortaya çıkarmak için einsteinin yolu izlenebilir mi? O'nun yaptığı bir anlamda tere yağından kılı çıkarmaya çalısmak demekse bu iş ise(uzayı olusturan belki kütlesiz parçacıkları ayırmak)pamuk içinden telörgüyü çıkarmaya benzer.bunları ayırırsak uzayın yırtılacağını düşünüyorum.bunu nasıl yapabiliriz? Tabi evrenin hayrına olacak bişey değil ama mümkün mü? Sonra birde sudaki dalgalardan bahsettik. Gene aklıma baska soru geldi. O da şu: Su da ki dalga tek şekilde oluşmuyor.Birbini takip eden dalgalar şeklinde ilerliyor.Yani demek istediğim sudaki her dalga bir başka evren olabilir mi. Köpük evrenler misali... ardı ardına dizilmiş genişleyen bir sürü evren.bizim ki ise en içteki en son dalga bence. Yazarken birkaç seyi de unuttum ama biri de şu: şayet boşluğun enerjisini açığa çıkarabilirsek, yararsak diğer dalga/evren ile arada bir köprü oluşturabilir miyiz?veya otomatik oluşmaz mı? Bunu başarabilirimiyiz?uzayı yırtabilir miyiz?yırtılırsa atomun parçalamasından çok daha buyuk enerji açığa çıkar mı? İki dalga arasında ki enerji alanını geçebilir miyiz? Evren böyleyse sayet. Tabi geçtikten sora diğer dalga boyunuda yarmamız gerekecek. Bu yanı başımızda ki evrende de delik açmak demek olur.böyle birsey çok mu fantastik?

optimus 4 yıl önce 0
0

Mobius şeridinden ziyade, bir torus daha uygun geliyor bana... https://youtu.be/1YGhog1g1nE Eğer toruslar üzerine olan çeşitli enerji akış simülasyonlarına bakarsak, mobius şeridinin işlevine yakın bir işlev gerçekleşiyor. https://i.pinimg.com/originals/07/2b/e5/072be532df84f3364a010eca56ad4ccf.gif https://i.pinimg.com/originals/1b/1b/47/1b1b47cfe35100043792080c84be9af3.gif http://cosmometry.net/the-torus---dynamic-flow-process https://www.youtube.com/watch?v=gwhtxIbb9h4 Neden torus? diye sorgularsak... En başta bir merkezden başlayan 3 boyutlu bir genişleme küresel olmalı. Ancak Büyük Genişleme (Big Inflation) gibi bir süreç yaşanmış ve evren çok hızlı bir genişleme yapmış. Bunun anlamı bir anda çok yüksek miktarda enerjinin açığa çıkmış olmasıdır. Eğer mikrodalgada ısıtılmış su moleküllerine benzetirsek bunu, ilk kırılma anından sonra hızlı yayılan merkezi kırılma bölgesi olarak düşünebiliriz. (Aslında ilk kırılma anından kısa bir süre sonra açığa çıkan enerji, çünkü kırılma her planck boyutu ilerleyişinde geometrik olarak üslerle ifade edilecek şekilde genişlemiş olmalı. Varsayımım da enerji paketçikleri küresel ise bu (1nci aşamada "12" şeklinde olmalı. Çünkü bir küreye aynı anda en fazla 12 özdeş küre temas edebiliyor. İkinci aşamadan sonra, bu temas ile simetrisi kırılan her bir küre 7 tane kendisi gibi hareketlenmiş paketçik ile hareket ederken 5 yeni paketçiğin de simetrisini kırıyor yani ikinci aşamadan sonra "12 x 5^n" şeklinde olduğunu düşünüyorum. Bu sonuca bir küreye temas eden kaç özdeş küre olabilir sorusu ile başladım. İlk merkezdeki küre hareket edince, ikinci sırada etkilenecek küre sayısına bakınca da devamı geldi. Varsayımda geometriden kaynaklı hatam varsa bile ana fikir değişmiyor. Kırılma ile çok kısa zamanda, muazzam bir enerji potansiyeli açığa çıkıyor.) Böyle bir ani enerji artışında ise enerjinin doldurduğu alan (hacim) ile genişleme yüzey alanı arasında uyumsuzluk çıkıyor. Yani simetrinin her yerde aynı şekilde kırılabilmesi için, yayılma-genişleme yüzey alanı yapısı bu enerjiyi düzenleyecek bir şekle dönüşmeli. Torus da bunun için çok uygun bir geometrik şekil. Doğa da benzer durumlara ait örnekler de var. Belli bir dar alandan yüksek basınç ile yollanan akışkanların (sigara dumanından, yunusların çıkarttıkları hava kabarcıklarına, bir akışkan içinde bölgesel kuvvet uygulanınca hareketlenen bölgedeki akışkanın almış oldukları şekillere kadar) doğal olarak gerçekleşen bir yapı...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 4 yıl önce 0