-1
0

Fark kısmı \"delta\", konusunda araştırmadım. Bu açıdan baktıktan ve öğrendikten sonra dönerim. Bunun ölçümü fotonlar açısından var. Ortamdan çıkan fotonlardaki enerji değişimi tespit edilebiliniyor. Bu kızıla kayma gibi renk tayfı ölçerlerden başka, fotonların enerjisini ölçen elektronik cihazlarca mümkün. Hatta ilkel bir deney bile yapabilirsiniz: Mesela, güneş pilleri güneş ışığının tüm frekanslarındaki fotonları kullanmaz. En verimlileri %25, ortalaması %17 verimlilikte bu yüzden. Bir voltmetre ile direk güneş ışığına maruz kalan güneş pilini ölçün, bir de aynı güneş pilini camın arkasından (aynı açıda) ölçün. Aradaki fark, elektriğe çevrilen frekanstaki fotonların kaybına işaret olacaktır. Ama fotonları taşıyan dalga, farklı bir durum. Dalgalar enerji taşırlar- aktarırlar. Çoğu zamanda aktarıcı doku, enerjiyi aktardıktan sonra yerinde kalır. Geçip giden bir doku değil, bir etkidir, bir kuvvettir. Yani, enerjidir. Fotonsuz elektromanyetik dalgaların içinde hareket ettiği ortam, çok yüksek frekansta titreşime sahip bir enerji alanı. (EGD kaynaklı akışkan bir ortam). Bir çok ismi var. Higgs alanı da bunlardan biri sanırım. Burada iletilen enerji, ilerlemek için ortamı kullandığı için, farklı yoğunlukta (enerji) ortama girdiği zaman, bildiğimiz dalgalarla özdeş tepkileri veriyorlar. Bu yeni ortamı kullanarak ilerlemeye devam ediyor. Yeni ortam bu hareketi engellemiyor, bu harekete uyum sağlıyor. Enerji de bu yeni şartlara göre yoluna devam ediyor. (Yani bu dalgalar açısından bir delta farklı yok, onun yerine ortamlara göre dalga boyu ve genlik farklıları oluşuyor. Delta olarak onlar belki kıyaslanabilir. Ancak bunlar çok yüksek frekansta titreşen bir ortamdaki etki olduğu için, elimizde bu hareketi gösterecek bir işaretçi olmadan, bu hareketi tanımlayamıyoruz. Bu yüzden bizim fotonsuz bir elektromanyetik dalgayı tespit etmemize imkan ve ihtimal yok. :-) (Bu deniz yüzeyindeki dalgalarda sörf yapan kimse olmadan çok uzaktan -küçüklüklerinden dolayı- dalganın özelliklerini tanımlamaya çalışmaya benziyor. Oysa referans alınacak başka bir nesne yok...) Diğer yandan, bu dalgalar tespit edilemeyecek yapıdalar ise, nasıl var olduklarını düşünebiliriz? Sorusu geliyor. Tespit edilemeyecek bir şeyi iddia etmek ve üstüne kurgu yapmak kolay çünkü... Ama bunun fiziksel bir kaç kanıtı olduğunu düşünüyorum. Sadece bakış açısını değiştirecek farklı sorular gerekiyor? Eğer elektromanyetik dalgalar bu şekilde dokuda yayılıyorsa, evrenin her yeri kaynaşıyor olmalı(?). Bu belki kuantum kaynaşmasının bir açıklaması olabilir. Ki evet , evren mikro düzeyde kıpır, kıpır. Ama bir başka soru, bence pekiştiriyor. Peki, bu dalgaların tepe noktaları üst üste geldiğinde, o kesişme noktalarında artan enerji yoğunluğu tespit edilebilinir mi? Evet, bence sanal parçacıklar (ve bence hatta kara madde) bu geçici enerji yoğunlaşmalarının, evrenin dokusu ile etkileşime girip, geçici olarak kütle kazanmasının bir sonucu. Not: Bu arada dalgalar enerjilerini genliklerinde (dalga yüksekliklerindeki alanda) taşırlar. Genlik alanı, taşınan enerji miktarını gösterir. Dalga boyu ve frekansı değişerek bu genlik miktarı sabit tutulabilinir... Aralarında ters bağlantı var. Bundan faydalanabilesiniz. Burada önemli olan, dalganın genişliği, yüksekliği ya da frekansı değil, aynı enerji miktarını gösteren aynı miktardaki alanın korunması. O alan korundukça, ölçüler ne olursa olsun, aktarılan enerji miktarı değişmez. (http://bit.ly/2nE3Rr8) Basit benzetimle, 1x4= 4 metrekare alanla, 2x2=4 metrekare alan olması gibi... Burada 4 genliği-amplitude-dalga yüksekliği\'ni temsil ediyor. (1 ve 2) frekansı, (4 ve 2) dalga boyunu temsil ediyor gibi... (Konuya biraz farklı olarak diğer sorunuzun cevabında kısaca devam edeceğim.)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Fark kısmı \"delta\", konusunda araştırmadım. Bu açıdan baktıktan ve öğrendikten sonra dönerim. Bunun ölçümü fotonlar açısından var. Ortamdan çıkan fotonlardaki enerji değişimi tespit edilebiliniyor. Bu kızıla kayma gibi renk tayfı ölçerlerden başka, fotonların enerjisini ölçen elektronik cihazlarca mümkün. Hatta ilkel bir deney bile yapabilirsiniz: Mesela, güneş pilleri güneş ışığının tüm frekanslarındaki fotonları kullanmaz. En verimlileri %25, ortalaması %17 verimlilikte bu yüzden. Bir voltmetre ile direk güneş ışığına maruz kalan güneş pilini ölçün, bir de aynı güneş pilini camın arkasından (aynı açıda) ölçün. Aradaki fark, elektriğe çevrilen frekanstaki fotonların kaybına işaret olacaktır. Ama fotonları taşıyan dalga, farklı bir durum. Dalgalar enerji taşırlar- aktarırlar. Çoğu zamanda aktarıcı doku, enerjiyi aktardıktan sonra yerinde kalır. Geçip giden bir doku değil, bir etkidir, bir kuvvettir. Yani, enerjidir. Fotonsuz elektromanyetik dalgaların içinde hareket ettiği ortam, çok yüksek frekansta titreşime sahip bir enerji alanı. (EGD kaynaklı akışkan bir ortam). Bir çok ismi var. Higgs alanı da bunlardan biri sanırım. Burada iletilen enerji, ilerlemek için ortamı kullandığı için, farklı yoğunlukta (enerji) ortama girdiği zaman, bildiğimiz dalgalarla özdeş tepkileri veriyorlar. Bu yeni ortamı kullanarak ilerlemeye devam ediyor. Yeni ortam bu hareketi engellemiyor, bu harekete uyum sağlıyor. Enerji de bu yeni şartlara göre yoluna devam ediyor. (Yani bu dalgalar açısından bir delta farklı yok, onun yerine ortamlara göre dalga boyu ve genlik farklıları oluşuyor. Delta olarak onlar belki kıyaslanabilir. Ancak bunlar çok yüksek frekansta titreşen bir ortamdaki etki olduğu için, elimizde bu hareketi gösterecek bir işaretçi olmadan, bu hareketi tanımlayamıyoruz. Bu yüzden bizim fotonsuz bir elektromanyetik dalgayı tespit etmemize imkan ve ihtimal yok. :-) (Bu deniz yüzeyindeki dalgalarda sörf yapan kimse olmadan çok uzaktan -küçüklüklerinden dolayı- dalganın özelliklerini tanımlamaya çalışmaya benziyor. Oysa referans alınacak başka bir nesne yok...) Diğer yandan, bu dalgalar tespit edilemeyecek yapıdalar ise, nasıl var olduklarını düşünebiliriz? Sorusu geliyor. Tespit edilemeyecek bir şeyi iddia etmek ve üstüne kurgu yapmak kolay çünkü... Ama bunun fiziksel bir kaç kanıtı olduğunu düşünüyorum. Sadece bakış açısını değiştirecek farklı sorular gerekiyor? Eğer elektromanyetik dalgalar bu şekilde dokuda yayılıyorsa, evrenin her yeri kaynaşıyor olmalı(?). Bu belki kuantum kaynaşmasının bir açıklaması olabilir. Ki evet , evren mikro düzeyde kıpır, kıpır. Ama bir başka soru, bence pekiştiriyor. Peki, bu dalgaların tepe noktaları üst üste geldiğinde, o kesişme noktalarında artan enerji yoğunluğu tespit edilebilinir mi? Evet, bence sanal parçacıklar (ve bence hatta kara madde) bu geçici enerji yoğunlaşmalarının, evrenin dokusu ile etkileşime girip, geçici olarak kütle kazanmasının bir sonucu. Not: Bu arada dalgalar enerjilerini genliklerinde (dalga yüksekliklerindeki alanda) taşırlar. Genlik alanı, taşınan enerji miktarını gösterir. Dalga boyu ve frekansı değişerek bu genlik miktarı sabit tutulabilinir... Aralarında ters bağlantı var. Bundan faydalanabilesiniz. Burada önemli olan, dalganın genişliği, yüksekliği ya da frekansı değil, aynı enerji miktarını gösteren aynı miktardaki alanın korunması. O alan korundukça, ölçüler ne olursa olsun, aktarılan enerji miktarı değişmez. (http://bit.ly/2nE3Rr8) Basit benzetimle, 1x4= 4 metrekare alanla, 2x2=4 metrekare alan olması gibi... Burada 4 genlik-dalga yüksekliği alanını temsil ediyor. (1 ve 2) frekansı, (4 ve 2) dalga boyunu temsil ediyor gibi... (Konuya biraz farklı olarak diğer sorunuzun cevabında kısaca devam edeceğim.)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
1

Necmi Bey, Merhaba... Zayıf not alırlarsa mı? Armut piş, ağzıma düş yapmasınlar. Ben çocuğum tek bir ödevini bile yapmadım. Liseye kadar geldi. (Dersleri ise felaket. Yazdığı o abuk sabuk vurdulu kırdılı multiplayer oyunda, stereo bakışla (dürbünle) , nasıl hedefin mesafesini tayin edeceğini öğrenip, programını yazıyor ama bir üçgenin verilen iç açılarına göre ve bir köşe uzunluğuna göre diğerlerini bulmayı beceremiyor. Nasıl bir kuşak bu anlamadım.) İnternette çok ders kaynağı var. Zaten çoğu da temel fizik düzeyinde, klasik fizik eğitimi veriyor. Bizim konularımız pek girmiyor kitaplara. Üniversitelerde bile eğer fizik bölümünde değilseniz, temel fizik -Newton fiziği veriliyor. Fizik bölümündeyseniz, 2nci sınıftan sonra bu temel üzerine başlıyor konular. Fiziği seven ve ilgi duyan birisi, not almak için yazması gerekenle, merakı için üzerinde düşünmesi gerekeni ayırt edebilir. Ha, bizim yazdıklarımızı okulda ileri sürüp, parlamak istiyorsa, onun bileceği iş. İlk varsayımımı İngilizce olarak yurt dışındaki bir çok üniversitenin fizik bölümü hocalarına e-postaladım. Çoğunluğu eleştirel, bir kaçı yol gösterici olmak üzere, bir kısmı geri dönüş yaptı. Ülkemizdekilere de yolladım. Türkçesini de İngilizcesini de. Sadece bir tanesi geri döndü. Sevgili ODTÜ\'mün bir hocası .. Onun cevabı da \" No,it can\'t...\" Aralarındaki diğer fark ise, yurt dışından olan dönüşlerin süresi bir kaç hafta ile bir ayı bulması. Türkiye\'den aldığım tek geri dönüş, 24 saat bile olmadı... (İlginçtir Japonya dan hiç geri dönüş almadım. Sonradan fark ettim ki, listede fakülte dekanının ismi olduğu için, diğerleri onun önceliği var diyerek bakmamışlar bile...:-) O yüzden, öğrencilerin yanlış düşünmesi -öğrenmesi korkutmuyor beni. Üstelik, şimdiye kadar doğruların içinde, yanlış şeyleri de belletmeye çalışmışlar, ben doğrusunu göstermeye çalışıyorum... :-) :-) :-) Başka birisi de benim yanlışlarımı ve kendi doğrularını gösterir onlara... Başka nasıl bu iş gelişecek ki... Aksi halde bize verilenle yaşamayı öğrenip, tek bir inanç kitabından yüz binlerce sayfa ilmihal çıkartan yorumcular oluruz. Belki de artık, modern fiziğin, klasik fiziğe yaptığı gibi, kitabı yenileme vakti gelmiş, hatta geçmiş olabilir.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

@ Morgan Frei, madem araştıracasınız, sizden biraz yardım alayım. (Şu günlerde dahil olduğum Sendika yönetimini yenilemek/devirmek için uğraştığımızdan, çalışma yaşamı kanunlarına çok zaman ayırıyorum. Vaktim yetmiyor araştırmaya...) Elektromanyetik dalgalar konusunda bilgi eksiğim var. O yüzden temel bilgi düzeyinin altındaki sorunları yorumlayamıyorum. Eğer aşağıya yazacağım konularda, bilgi veya kayanğa denk gelirseniz, linklerini atmanızı istirham ediyorum. Elektromanyetik dalga spekturumu çok geniş. Neredeyse sonsuz gibi bir dalga, frekans aralığı var. Buna rağmen, belirli bir miktarda enerji taşıyan fotonlar (mesela mavi renk), sadece belirli bir aralıktaki frekansa sahip dalgalar üzerinde var olabiliyor. Yani aynı dalga üzerinde, hem mavi hem kırmızı rengin fotonları olamıyor. (Daha doğrusu böyle anladım.) (Güneş ışığı gibi karışık frekanslarda bir çok dalgayı içeren yapıda buna dahil) 1) Sorunuzda belirttiğiniz şekilde ortamlar arasında hareket eden foton örneğini düşünerek, böyle bir durumda çıkan ışının frekansı ne derece ve neye bağlı olarak değişiyor. (Yani koyu mavi giren, açık mavi olarak çıktığında, bunu belirleyen koşular hakkında) 2) (Kavranması daha kolay olacak şekilde örnekleyerek). Hiç denk gelmedim ama mor ötesi olarak ortama girme ve sonra kızılötesi olarak çıkma var mı? (Ortamın foton enerjisini tamamen absroblayıp, tekrar foton ışıması durumu dışında...) 3) Elektromanyetik dalga üzerindeki fotonlar titreşirken, hareket yönüne dik olarak titreşiyorlar. Ancak elektrik alanındaki titreşimleri ile manyetik alanındaki titreşimleri arasındaki farkı anlayamadım. (Aslında manyetik alan ve sürekliliğinin kaynağı nedir? Bu konuyu da bir çok yönüyle bilmiyorum. Zayıf bir teorim var sadece... Ama öncelikli değil benim için şimdilik.) Bulduğum kaynaklar uzun ve kapsamlı. Ana konuyu yakalamak için, tümünü kavramak gerekiyor. Onun yerine, \"hazır kavramış birisinin, konuyu öz ve basit olarak anlattığı bir kaynak çok işime yarayacak.\"

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

@ Morgan Frei, madem araştıracasınız, sizden biraz yardım alayım. (Şu günlerde dahil olduğum Sendikanın yönetimini yenilemek/devirmek için uğraştığımızdan, çalışma yaşamı kanunlarına çok zaman ayırıyorum. Vaktim yetmiyor fizik araştırmaya, zihnimi dinlendirmek için bakıyorum.) Elektromanyetik dalgalar konusunda bilgi eksiğim var. O yüzden temel bilgi düzeyinin altındaki sorunları yorumlayamıyorum. Eğer aşağıya yazacağım konularda, bilgi veya kayanğa denk gelirseniz, linklerini atmanızı istirham ediyorum. Elektromanyetik dalga spekturumu çok geniş. Neredeyse sonsuz gibi bir dalga, frekans aralığı var. Buna rağmen, belirli bir miktarda enerji taşıyan fotonlar (mesela mavi renk), sadece belirli bir aralıktaki frekansa sahip dalgalar üzerinde var olabiliyor. Yani aynı dalga üzerinde, hem mavi hem kırmızı rengin fotonları olamıyor. (Daha doğrusu böyle anladım.) (Güneş ışığı gibi karışık frekanslarda bir çok dalgayı içeren yapıda buna dahil) 1) Sorunuzda belirttiğiniz şekilde ortamlar arasında hareket eden foton örneğini düşünerek, böyle bir durumda çıkan ışının frekansı ne derece ve neye bağlı olarak değişiyor. (Yani koyu mavi giren, açık mavi olarak çıktığında, bunu belirleyen koşular hakkında) 2) (Kavranması daha kolay olacak şekilde örnekleyerek). Hiç denk gelmedim ama mor ötesi olarak ortama girme ve sonra kızılötesi olarak çıkma var mı? (Ortamın foton enerjisini tamamen absroblayıp, tekrar foton ışıması durumu dışında...) 3) Elektromanyetik dalga üzerindeki fotonlar titreşirken, hareket yönüne dik olarak titreşiyorlar. Ancak elektrik alanındaki titreşimleri ile manyetik alanındaki titreşimleri arasındaki farkı anlayamadım. (Aslında manyetik alan ve sürekliliğinin kaynağı nedir? Bu konuyu da bir çok yönüyle bilmiyorum. Zayıf bir teorim var sadece... Ama öncelikli değil benim için şimdilik.) Bulduğum kaynaklar uzun ve kapsamlı. Ana konuyu yakalamak için, tümünü kavramak gerekiyor. Onun yerine, \"hazır kavramış birisinin, konuyu öz ve basit olarak anlattığı bir kaynak çok işime yarayacak.\"

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Saygılar, sevgiler Burtay Bey. Kendi bakış açım ve teorim açısından manyetik alan konusu genel literatürden ayrı değil. Bu yüzden bildiğim kadar manyetik alanları \"genel fizik\" anlayışıyla aktarabilirim. Bunları biliyorsunuz elbette ama bir kez daha üzerinden geçmekte yarar var. \"Farklı açısal momentumlar manyetik alan oluşturur.\" Dünyanın merkezinde çekirdek kısmı sıvı mağmadan oluşur. Dünya kendi etrafında dönerken, mağma da birlikte dönmeye çalışır. (İçi su dolu bir leğeni döndürürseniz, su \"bir müddet\" sonra dönüşe ayak uydurur. Leğeni yavaşlatırsanız bu kez de \"bir müddet\" sonra yavaşlar. Yani arada bir dönüş farkı olur.) Yani mağma ile dünyanın dönüşleri senkronize değildir. İşte bu farklı açısal momentumlar manyetik alan oluşturur. Madde ve atomlar için de aynı prensip geçerlidir. Atomların en dışındaki elektronlar belli bir hizayla dizilirlerse elektrik yükleri toplanıp bir manyetik alan oluşturur. (Termostatlar böyle çalışır.) Manyetik alanın kutupları vardır. Yani, farklı momentumların birbirleriyle temas yerleri kutuplarını oluşturur. Bu kutuplar da doğal olarak (+) ve (-) diye tanımlanırlar. Yani, elektriğin + ve - yükleri aynı anlama gelen kutupları meydana getirir. Elektrik, madde (elektron) olduğu için zıt yükler bir araya geldiklerinde enerjik bir çatışmaya girerler ama momentumlar maddesel değil \"dalga\" (yani kuvvet çizgileri) olduğu için çatışma durumu olmaz. Bu yüzden, sorduğunuz gibi, \"manyetik alan, onu meydana getiren momentumlar devinimlerini sürdürdüğü müddetçe süreklidir.\" Bunun için ayrıca bir enerji sarfı gerekmez. Parçacık düzeyinde, \"spin\" parçacığın içsel bir özelliği olduğu yani her hangi bir şekilde değişmediği için elektrik ve manyetik özelliği azalmaz, kaybolmaz, süreklidir. Şimdilik sanıyorum ön bilgi açısından yeterli olmuştur. Elbette bunları bilmeyen diğer arkadaşlar da bilgilensin diye ayrıntılı ve örnekli yazmaya çalıştım. Eksik veya hatalı kısımları daha sonra birlikte inceler, düzeltiriz. (Sonuçta hafızadan yararlanıyoruz.)

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0