1

Bay Hiçkimse, Aslında "boş ver" demiştim. İnsanlara gerçek olanı anlatmak bazen o kadar zor oluyor ki "boşver" diyorsunuz. "Bırak internette yazılanları gerçek sanıp kendilerini güvende hissetsinler. Ama aslında Kuantum fiziği çok daha güvenlidir ve parçacık düzeyinde geçerli olan gerçek fiziktir. Kafanızın karışık olduğunu biliyorum. Biraz da ben rakamlarla oynayıp buna neden oldum. Şimdi sizi rahatlatayım. Yanlış bilmiyorsunuz. Güneş her saniye 4.6 milyon ton kütleye eşdeğer enerjiyi yayar. Güneşin kütlesi 10 üzeri 30 rakamıyla gösterilir ama bu gram cinsindendir. 4.6 yı da grama çevirirseniz 4 milyar rakamına ulaşırsınız. Bu rakamların hiç önemi olmadığını anlatmaya çalıştığım için karışık gibi görünüyor. Görelilik teorisi E=MC kare hesabıyla belirli bir kütlenin belirli bir enerjiye dönüştüğünü kabul eder ve o yüzden bir kütle azalması olduğu sonucuna varır. Tüm hesaplar gayet güzel uyumludur ve insanın kendisini güvende hissetmesini sağlar. "İşte, güneşin kütlesi şu kadar azalsa bile pek bir değişiklik olmaz diye düşünürsünüz. Ama kuantum fiziği açısından bir gram bile kütle kaybı yoktur aslında ve bu daha güvenlidir sanırım. Burada her fırsatta anlatmaya çalıştım. Tüm özdeş parçacıklar aynı kütle, aynı spin, aynı elektrik yükü taşırlar. Bu yüzden doğa yedek parça sıkıntısı çekmez ve çok şükür bizler de bu yüzden varlık bulmuşuzdur. Şimdi; her parçacık aynı özellikleri taşıdığına göre ve füzyonda veya fisyonda kuark sayısı yani parçacık adedi değişmediğine göre kütle nasıl kaybedilir? (Karanlık profil, iki adet fazladan nötrino sistemden ayrılıyorsa bu da sadece foton düzeyinde bir ışımadır. Nötrinoların kütlesi ya yoktur ya da o kadar azdır ki bu hesaplarda yüzde anlamında denkleme girecek kadar bile ağırlıkları yoktur. Yani kütle kaybı rakamını açıklamazlar.) Şimdi; Bir elektron bir foton soğurur. Enerji kazanır ve bu yüzden yörüngesini (yörüngesel momentum) bir uzaktaki orbitale taşır. Çünkü aynı yörüngede aynı momentumla kalamaz. Biz buna elektron kütle kazandı demeyiz. Aynı şekilde elektron foton yayınladığı zaman da bir yakın orbitale iner. Yine biz buna elektron kütle kaybetti demeyiz. Yine şimdi; Reaksiyona giren parçacıklar (proton, nötron) daha ağır bir element oluşturdukları zaman bu yörüngeleri farklılaşır. Çünkü hemen hemen aynı hacmi daha fazla parçacık paylaşmak zorundadır. Momentum ve kütle-enerji durumlarını dengelemek için ışıma yoluyla enerji kaybederler.(Tüm parçacıklar foton soğurup yayınlayabilirler) Yani aynı elektron örneğinde olduğu gibi bir durum meydana gelir. Peki o zaman biz buna niye kütle kaybı diyelim ki? Bu sadece enerji kaybıdır... Tüm parçacıklar özdeştir. Kütleleri azalamaz, spinleri değişemez. Elektrik yükleri değişemez. Benim okuyup öğrendiğim kuantum fiziği bana durumu böyle açıklıyor. Güneşteki tüm parçacıklar adedini korumaktadırlar ve bu yüzden kütle kaybı da yoktur. Güneşin kütleçekimi her şeyin nedenidir ve bu sistemde bir enerji boşalması oluyorsa bu kütleçekimin yarattığı fazladan enerjinin boşalmasıdır. Yani sonuçta, bir kütle azalmasından söz edilecekse bunun parçacık olarak kaybolması gerekmektedir. Öyle mevcut parçacıkların orasından, burasından traşlayamazsınız. Böyle bir şey yok. Benim sistemi anlayışım bu... Şimdiye kadar kuantum fiziğini anlatmaya çalıştım ama gördüm ki pek başarılı olamamışım. İnsanlar internetten bir şeyler öğrenip burada paylaşıyorlar. Ama bu bilgiler çok eski ve sistemi açıklayamaz. Ben de artık doğrusunu söylemek gerekirse sıkıldım. İsterseniz benim anlattıklarımı "saçma" diyebilirsiniz. Benim için fark etmez. Ben kendi açımdan bazı sonuçlara varmışımdır ve bu da bana yeterlidir. Zaten şimdiye kadar her konuda yazdım. Onları silmiyorum. Buna hakkım olmadığını biliyorum. Bir daha yazacağımı sanmıyorum zaten sanırım anlattıklarımı anlamışsınızdır. Bunu da yazmayacaktım, bazı kişiler zafer kazandıklarını sansınlar bırakayım demiştim ama size en azından nezaket icabı bunları yazmam gerekiyordu. Saygılarımla, hoşçakalın...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0
0

Karanlık profil, Ben sizin iyi niyetli olduğunuzu zaten biliyorum. Sadece öğrenmek istediğiniz için yazdığınızı da biliyorum. Endişe etmeyin. Şimdi en azından sizin bir şeyler anladığınızı görüyorum ve işte beni motive eden şey bu. Teşekkür ederim... Leptonlar da farklı bir kütle çeşididir. Zayıf kuvvetin nedenidirler. Yapıları henüz çözülebilmiş değildir. Ya da, Yasin Yasin arkadaşımızın değindiği gibi kurcalanması istenmeyen malzeme sınıfındadırlar. (Zayıf kuvvetten etkilenen parçacıklar; elektron, nötron ve nötrinolardır. Nötronun yavaş bozunmasına neden olan da işte bu elektron yüzünden bünyesinde oluşan "acaiplik" yüküdür.) Şimdi; Proton, elektron ile kaynaşıp nötron oluşturur. (Elektron leptondur.) Nötron oluşumu sırasında protondaki kuarklardan biri elektronun kütle değerinin bir kısmını alıp (u) kuarktan (d) kuark haline geçer. Bu arada ortaya çıkan nötrino (Elektron nötrinosudur) geri kalan çok minik kütle değerini alır ve sistemden kaçar. (Bu durum da çok net değildir.) Parçacıkların kütle çizelgesine bakarsanız orada nötronun kütlesi ile protonun kütlesi arasındaki farkı görebilir ve elektronun kütlesiyle birlikte ne kadar bir fark olduğunu hesaplayabilirsiniz. Yani, reaksiyon sonucunda kuark sayısı değişmemiştir. Kütle değeri de değişmemiştir. Sadece bir kuarkın çeşnisi değişmiştir. Atomun toplam ağırlığı da yine aynıdır. (Nötrinonun götürdüğü enerjiyi isterseniz kütle azalması olarak düşünebilirsiniz ama o kadar küçük bir değerdir ki hesaplarda yekün teşkil edecek bir ağırlık değildir. Ayrıca bu kayıp gibi görünen değer zaten daralan hacimdeki parçacıkların hareketlerinin artması nedeniyle potansiyel olarak (hızdan dolayı kütle değeri olarak) karşılanmaktadır.) Yani hiç kayıp kütle yoktur aslında. Sonuçta Güneş sahip olduğu malzemeyi sıkıştırarak ısınmasını, sıcaklığın yükselmesi de nükleer reaksiyonu sağlar. Ortaya çıkan ışık ve ısı fazlalığı dışarıya saçılır. Ama kütlesi olan bir parçacığı dışarıya bırakmaz. Bu yüzden de kütle kaybetmez. Kaybedilen enerjidir ve o da güneşin kütleçekimi sayesinde devamlı olarak üretilmektedir. (Kaybettiğinden daha fazla olarak) Yasin Yasin, Bilgiyi saklı tutma hakkının kimsede olmaması gerektiği konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Ama bunu da insanlara zorla vermek mümkün değildir. Eğer alırlarsa verebilirsiniz. Almıyorlarsa o zaman sizin için boşa çaba ve üzüntü olur, motivasyon,istek kalmaz. Beni anladığınızı sanıyorum. Teşekkür ederim...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0