1

ENERJİ, BİLGİ, BİLİNÇ VE CANLILIK İLİŞKİSİ Bilgi nedir? Düzen oluşmuş enerji formu olabilirmi? Bu durumda canlılık evrimsel süreçte yaptığı her şeyle bilgi oluşturmakta yani temelde enerji düzenliyor gözükmektedir. Örn tek hücreden düzenlenip gelişmek, yürümeyi, konuşmayı öğrenmek, düşünmek, hareket etmek, oyunlar oynamak vb gibi yapılan hemen her şey az yada çok enerji düzenlemesidir. Tüm canlılar bunu yapmakta ve etropi’ye bilgi oluşturarak yani enerjiyi düzenleyerek ömürleri süresince kısmen karşı duruyor olmaktalar.Canlılar yaptıkları her şeyde enerji harcarken enerjide düzenleyip bilgi oluşturuyor görünmektedirler. Bilinç nedir? Genel anlamda duyuların duyusu, duyu yollarıyla alınan bilgilerin hafıza ile bedenle ve tekrar çevreyle organize etkileşimidir. Bilinç:Bilgilerin yani düzen oluşmuş enerjilerin düzenlenip etkileşmesidir. Buna beden bilgileri, etkileşimi dahil olmalıdır. Nihayetinde beden ve beynimizde evrimsel süreçte bilgiyle örülmüştür. Beyindeki etkileşim elektrokimyasal iletide ve olası elektromanyetik alanda olması bilinç oluşumunda zaman için elzem gözükmektedir. Canlıların evrimleri süresince enerji düzenleyip bilgi oluşturdukları anlaşılmaktadır. Bunu iyi düzenleyip organize edebilen insanlık bilinç evriminde önde olmaktadır. Canlılık: Bilgiyle yoğun etkileşim halindeki enerji alanının oluşturduğu sürekliliktir. Canlılıkta elektrik enerjisi çok önemli gözükmektedir. Mekanik bedenin iç elektrokimyasal, elektriksel işleyişi etkileşimi hızlandırmakta, bilincin oluşmasına neden oluyor görünmektedir.

Yunus Ilik 5 yıl önce 0
0

Evet, kendinize has kelimeler kullanmış ve biraz anlaşılması zor olsa da bu konuda yeni yayımlanan makaleler de bu şekilde ele alıyor canlılığı. Bilgiyi istatistiksel entropi ile yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Bilinç ya da canlılığın ise enerjinin kendi kendine akma/aktarılma/yayılma yollarından biri olduğunu düşünmek mantıklı görünüyor. Evrenin termodinamik dengeye ulaşabilmesi için enerjinin sürekli ve mümkün olan en yüksek hızda akması ya da dağılması gerekiyor. Bütün bu canlılık olarak ele aldığımız sistemler ise oldukça özelleşmiş birer entropi üretim makinelerinden farksızlar. Bütün bu savaşlar ve barışlar, bütün bu öfke ya da sanatsal eylemler, yok etme ya da yaratma isteği neticesinde ortak olan tek bir şey var, o da ne yaparsak yapalım sürekli işe yarar enerjiyi kullanarak işe yaramayan formlarında evrene bırakıyoruz. Evrende var olan toplam bilgiden daha büyük bilgi barındıran bir şey de inşa edemeyiz. (bu gerçek tanrısal bir yaratma eylemi olurdu) Enerjinin akışı bir nehir gibi düşünülürse biz şelaleye yakın koşullarda özelleşmiş enerji öbekleriyiz. Evrimsel süreç ise temelde enerji aktarımı gibi salt bir fiziksel sürece dayanıyor olabilir. Enerji nasıl dağılmak istiyor ise, bu özelleşmiş enerji öbekleri de çevreye uyum sağlayarak bu özelleşmiş yapıyı modifiye ederek korumaya devam ediyorlar gibi. İşte bu sebeplerden dolayı canlılık evrenden bağımsız incelenemez. Evrenin işleyişi hakkında fikri olmayan bir insanın canlılığın ya da insanın var olma nedenleri hakkında bir fikri de olamaz. Bu yüzden uydurur ve ilahi bir kudretin bilinmez amaçlarına bağlar var oluş nedenini. Çünkü bilgi güçtür, bilinmeyen konular ise insanı korkutur. Konuyu biraz dağıtmış olabilirim. Kusura bakmayın.

Vide supra 5 yıl önce 0
0

Evet, kendinize has kelimeler kullanmış ve biraz anlaşılması zor olsa da bu konuda yeni yayımlanan makaleler de bu şekilde ele alıyor canlılığı. Bilgiyi istatistiksel entropi ile yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Bilinç ya da canlılığın ise enerjinin kendi kendine akma/aktarılma/yayılma yollarından biri olduğunu düşünmek mantıklı görünüyor. Evrenin termodinamik dengeye ulaşabilmesi için enerjinin sürekli ve mümkün olan en yüksek hızda akması ya da dağılması gerekiyor. Bütün bu canlılık olarak ele aldığımız sistemler ise oldukça özelleşmiş birer entropi üretim makinelerinden farksızlar. Bütün bu savaşlar ve barışlar, bütün bu öfke ya da sanatsal eylemler, yok etme ya da yaratma isteği neticesinde ortak olan tek bir şey var, o da ne yaparsak yapalım sürekli işe yarar enerjiyi kullanarak işe yaramayan formlarında evrene bırakıyoruz. Evrende var olan toplam bilgiden daha büyük bilgi barındıran bir şey de inşa edemeyiz. (bu gerçek tanrısal bir yaratma eylemi olurdu) Enerjinin akışı bir nehir gibi düşünülürse biz şelaleye yakın koşullarda özelleşmiş enerji öbekleriyiz. Evrimsel süreç ise temelde enerji aktarımı gibi salt bir fiziksel sürece dayanıyor olabilir. Enerji nasıl dağılmak istiyor ise, bu özelleşmiş enerji öbekleri de çevreye uyum sağlayarak bu özelleşmiş yapıyı modifiye ederek korumaya devam ediyorlar gibi. İşte bu sebeplerden dolayı canlılık evrenden bağımsız incelenemez. Evrenin işleyişi hakkında fikri olmayan bir insanın canlılığın ya da insanın var olma nedenleri hakkında bir fikri de olamaz. Bu yüzden uydurur ve ilahi bir kudretin bilinmez amaçlarına bağlar var oluş nedenini. Çünkü bilgi güçtür, bilinmeyen konular ise insanı korkutur. Konuyu biraz dağıtmış olabilirim. Kusura bakmayın.

Vide supra 5 yıl önce 0
0

Evet, kendinize has kelimeler kullanmış ve biraz anlaşılması zor olsa da bu konuda yeni yayımlanan makaleler de bu şekilde ele alıyor canlılığı. Bilgiyi istatistiksel entropi ile yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Bilinç ya da canlılığın ise enerjinin kendi kendine akma/aktarılma/yayılma yollarından biri olduğunu düşünmek mantıklı görünüyor. Evrenin termodinamik dengeye ulaşabilmesi için enerjinin sürekli ve mümkün olan en yüksek hızda akması ya da dağılması gerekiyor. Bütün bu canlılık olarak ele aldığımız sistemler ise oldukça özelleşmiş birer entropi üretim makinelerinden farksızlar. Bütün bu savaşlar ve barışlar, bütün bu öfke ya da sanatsal eylemler, yok etme ya da yaratma isteği neticesinde ortak olan tek bir şey var, o da ne yaparsak yapalım sürekli işe yarar enerjiyi kullanarak işe yaramayan formlarında evrene bırakıyoruz. Evrende var olan toplam bilgiden daha büyük bilgi barındıran bir şey de inşa edemeyiz. (bu gerçek tanrısal bir yaratma eylemi olurdu) Enerjinin akışı bir nehir gibi düşünülürse biz şelaleye yakın koşullarda özelleşmiş enerji öbekleriyiz. Evrimsel süreç ise temelde enerji aktarımı gibi salt bir fiziksel sürece dayanıyor olabilir. Enerji nasıl dağılmak istiyor ise, bu özelleşmiş enerji öbekleri de çevreye uyum sağlayarak bu özelleşmiş yapıyı modifiye ederek korumaya devam ediyorlar gibi. İşte bu sebeplerden dolayı canlılık evrenden bağımsız incelenemez. Evrenin işleyişi hakkında fikri olmayan bir insanın canlılığın ya da insanın var olma nedenleri hakkında bir fikri de olamaz. Bu yüzden uydurur ve ilahi bir kudretin bilinmez amaçlarına bağlar var oluş nedenini. Çünkü bilgi güçtür, bilinmeyen konular ise insanı korkutur. Konuyu biraz dağıtmış olabilirim. Kusura bakmayın.

Vide supra 5 yıl önce 0
0

Evet, kendinize has kelimeler kullanmış ve biraz anlaşılması zor olsa da bu konuda yeni yayımlanan makaleler de bu şekilde ele alıyor canlılığı. Bilgiyi istatistiksel entropi ile yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Bilinç ya da canlılığın ise enerjinin kendi kendine akma/aktarılma/yayılma yollarından biri olduğunu düşünmek mantıklı görünüyor. Evrenin termodinamik dengeye ulaşabilmesi için enerjinin sürekli ve mümkün olan en yüksek hızda akması ya da dağılması gerekiyor. Bütün bu canlılık olarak ele aldığımız sistemler ise oldukça özelleşmiş birer entropi üretim makinelerinden farksızlar. Bütün bu savaşlar ve barışlar, bütün bu öfke ya da sanatsal eylemler, yok etme ya da yaratma isteği neticesinde ortak olan tek bir şey var, o da ne yaparsak yapalım sürekli işe yarar enerjiyi kullanarak işe yaramayan formlarında evrene bırakıyoruz. Evrende var olan toplam bilgiden daha büyük bilgi barındıran bir şey de inşa edemeyiz. (bu gerçek tanrısal bir yaratma eylemi olurdu) Enerjinin akışı bir nehir gibi düşünülürse biz şelaleye yakın koşullarda özelleşmiş enerji öbekleriyiz. Evrimsel süreç ise temelde enerji aktarımı gibi salt bir fiziksel sürece dayanıyor olabilir. Enerji nasıl dağılmak istiyor ise, bu özelleşmiş enerji öbekleri de çevreye uyum sağlayarak bu özelleşmiş yapıyı modifiye ederek korumaya devam ediyorlar gibi. İşte bu sebeplerden dolayı canlılık evrenden bağımsız incelenemez. Evrenin işleyişi hakkında fikri olmayan bir insanın canlılığın ya da insanın var olma nedenleri hakkında bir fikri de olamaz. Bu yüzden uydurur ve ilahi bir kudretin bilinmez amaçlarına bağlar var oluş nedenini. Çünkü bilgi güçtür, bilinmeyen konular ise insanı korkutur. Konuyu biraz dağıtmış olabilirim. Kusura bakmayın.

Vide supra 5 yıl önce 0
0

Evet, kendinize has kelimeler kullanmış ve biraz anlaşılması zor olsa da bu konuda yeni yayımlanan makaleler de bu şekilde ele alıyor canlılığı. Bilgiyi istatistiksel entropi ile yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Bilinç ya da canlılığın ise enerjinin kendi kendine akma/aktarılma/yayılma yollarından biri olduğunu düşünmek mantıklı görünüyor. Evrenin termodinamik dengeye ulaşabilmesi için enerjinin sürekli ve mümkün olan en yüksek hızda akması ya da dağılması gerekiyor. Bütün bu canlılık olarak ele aldığımız sistemler ise oldukça özelleşmiş birer entropi üretim makinelerinden farksızlar. Bütün bu savaşlar ve barışlar, bütün bu öfke ya da sanatsal eylemler, yok etme ya da yaratma isteği neticesinde ortak olan tek bir şey var, o da ne yaparsak yapalım sürekli işe yarar enerjiyi kullanarak işe yaramayan formlarında evrene bırakıyoruz. Evrende var olan toplam bilgiden daha büyük bilgi barındıran bir şey de inşa edemeyiz. (bu gerçek tanrısal bir yaratma eylemi olurdu) Enerjinin akışı bir nehir gibi düşünülürse biz şelaleye yakın koşullarda özelleşmiş enerji öbekleriyiz. Evrimsel süreç ise temelde enerji aktarımı gibi salt bir fiziksel sürece dayanıyor olabilir. Enerji nasıl dağılmak istiyor ise, bu özelleşmiş enerji öbekleri de çevreye uyum sağlayarak bu özelleşmiş yapıyı modifiye ederek korumaya devam ediyorlar gibi. İşte bu sebeplerden dolayı canlılık evrenden bağımsız incelenemez. Evrenin işleyişi hakkında fikri olmayan bir insanın canlılığın ya da insanın var olma nedenleri hakkında bir fikri de olamaz. Bu yüzden uydurur ve ilahi bir kudretin bilinmez amaçlarına bağlar var oluş nedenini. Çünkü bilgi güçtür, bilinmeyen konular ise insanı korkutur. Konuyu biraz dağıtmış olabilirim. Kusura bakmayın.

Vide supra 5 yıl önce 0
3

Evet, bu konuda yeni yayımlanan makaleler de bu şekilde ele alıyor canlılığı. Bilgiyi istatistiksel entropi ile yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Bilinç ya da canlılığın ise enerjinin kendi kendine akma, aktarılma ya da yayılma yollarından biri olduğunu düşünmek mantıklı görünüyor. Evrenin termodinamik dengeye ulaşabilmesi için enerjinin sürekli ve mümkün olan en yüksek hızda akması ya da dağılması gerekiyor. Bütün bu canlılık olarak ele aldığımız sistemler ise oldukça özelleşmiş birer entropi üretim makinelerinden farksızlar. Bütün bu savaşlar ve barışlar, bütün bu öfke ya da sanatsal eylemler, yok etme ya da yaratma isteği neticesinde ortak olan tek bir şey var, o da ne yaparsak yapalım sürekli işe yarar enerjiyi kullanarak işe yaramayan formlarında evrene bırakıyoruz. Evrende var olan toplam bilgiden daha büyük bilgi barındıran bir şey de inşa edemiyoruz ve edemeyeceğiz gibi.(bu gerçek tanrısal bir yaratma eylemi olurdu) Bu yüzden entropiye karşı bir durumdan ziyade tam tersine bunu hızlandıran bir sistemden bahsediyoruz. Üstelik evrenin bile farkında olmadan kendi kendine gerçekleşen doğal bir enerji harcama yöntemi bile olabilir bu. Enerjinin akışı bir nehir gibi düşünülürse biz şelaleye yakın koşullarda özelleşmiş enerji öbekleri gibiyiz. Evrimsel süreç ise temelde enerji aktarımı gibi salt bir fiziksel sürece dayanıyor aslında. Enerji nasıl dağılmak istiyor ise, bu özelleşmiş enerji öbekleri de çevreye uyum sağlayarak bu özelleşmiş yapıyı modifiye ederek korumaya devam ediyorlar gibi. İşte bu sebeplerden dolayı canlılık evrenden bağımsız incelemek yanlış olacaktır. Evrenin işleyişi hakkında fikri olmayan bir insanın canlılığın ya da insanın var olma nedenleri hakkında bir fikri olması da beklenemez zaten. Konuyu kafama göre dağıtmış olabilirim, fakat kendimce değinmeden geçilemeyecek bir nokta olduğunu düşünüyorum bunun.

Vide supra 5 yıl önce 0
1

ENERJİ,BİLGİ, BİLİNÇ VE CANLILIK İLİŞKİSİ Bilgi nedir? Düzen oluşmuş enerji formu olabilirmi?Bu durumda canlılık evrimsel süreçte yaptığı her şeyle bilgi oluşturmakta yani temelde enerji düzenliyor gözükmektedir. Örn tek hücreden düzenlenip gelişmek, yürümeyi, konuşmayı öğrenmek, düşünmek, hareket etmek, oyunlar oynamak vb gibi yapılan hemen her şey az yada çok enerji düzenlemesidir. Tüm canlılar bunu yapmakta ve entropi’ye bilgi oluşturarak yani enerjiyi düzenleyerek ömürleri süresince kısmen karşı duruyor olmaktalar.Canlılar yaptıkları her şeyde enerji harcayıp temelde ısıyla entropiyi artırırken enerjide düzenleyip bilgi oluşturuyor görünmektedirler. Bilinç nedir? Genel anlamda duyuların duyusu, duyu yollarıyla alınan bilgilerin hafıza ile bedenle ve tekrar çevreyle organize etkileşimidir. Bilinç:Bilgilerin yani düzen oluşmuş enerjilerin düzenlenip etkileşmesidir. Buna beden bilgileri, etkileşimi dahil olmalıdır. Nihayetinde beden ve beynimizde evrimsel süreçte bilgiyle örülmüştür. Beyindeki etkileşim elektrokimyasal ileti hızında ve olası elektromanyetik alanda olması bilinç oluşumunda zaman için elzem gözükmektedir. Canlıların evrimleri, yaşantıları süresince enerji düzenleyip bilgi oluşturdukları, bilgi olarak saklandığı ancak bilgilerin çevre, beden ve organize etkileşim süreci bilinci oluşturuyordur.Bunu iyi düzenleyip organize edebilen insanlık bilinç evriminde önde olmaktadır. Canlılık: Organize olmuş, düzen oluşmuş etkileşimli enerji alanı görünümündedir. Canlılık çevresiyle ve kendini oluşturanlarıyla o kadar yoğun bir etkileşimdirki zamanda süreklilik oluşur.Canlılıkta elektrik enerjisi çok önemli olduğu anlaşılıyor. Canlılık hız farklılığından oluşuyor görünümdedir. Yaşadığı ortamın ve kendisinin mekanik kısmının hızına göre iç elektrokimyasal, elektriksel yoğun etkileşim ve hızı önemli etken olarak gözüküyor. Mekanik bedenin iç elektrokimyasal, elektriksel işleyişi etkileşimi hızlandırmakta, bilincin oluşmasına neden oluyor görünmektedir.Canlılık, ruh ve bilinç çok yoğun etkileşimli enerji alanımızın etkileri ve zamanda oluşturduğu sürekliliktir. Canlılık,ruh ve bilinç esasen etkileşimin sadece gelişmişlik düzeyleri görünümündedir. Oluşum aynı prensipte gelişmiş gözükmektedir. Kendisi ve çevresiyle etkileşip enerjinin bir kısmını kendine göre düzenlemek. Bilinçte ise sistemlerinin ve çevreyle etkileşiminin çok yoğun olduğu duyuların yani bilgilerin kısa zamanda birleştirilip organize edileceği sinir sistemi ağı olması gerekli gözüküyor. Önce Atomlar, möleküler,kimyasal ve bu etkilerin elektriksel yayılımıyla etkileşen canlılık gelişerek ruh dediğimiz daha gelişmişlik durumuna gelebilmiştir. Ruhu: Bedendeki enerji etkileşimi ve sinir sisteminde yoğunlaşan bu enerji etkileşiminin bilgiyle organize olmuş nöral bağlantıların etkinliği ve bedenle kimyasal bilgi etkileşimi ruh dediğimiz enerji alanını oluşturduğunu düşündürüyor. Ruh dediğimiz durum gündelik hayatın bilgisinden ve ihtiyaçlarından çok bedenin daha evrimsel olarak eski yapılarının, duyguları oluşturan beynin alt yapı ağları olan limbik sistem bağlantılarının enerji akışını daha yoğun olarak oluşturuyordur. Evrende canlılıktan daha anlamlı bişey varmıdır?Yaşam evrensel enerjidir.

Yunus Ilik 5 yıl önce 0
2

Bilginin entropisinin olup olmadığı ya da termodinamik süreçlerde nasıl bir rol aldığı ilk olarak maxwell'in düşünce deneyi ile gündeme geliyor. Daha doğrusu bir sisteme giren ya da çıkan bilgi miktarını ölçecek bir nicelik henüz bilinmiyor. Bu yüzden duvar ile bölünmüş bir kutu ve içerisinde hava bulunan bir sistemin maxwell'in şeytanı tarafından hiç bir enerji ya da fiziksel efor sarf etmeden nasıl daha düşük entropili duruma getirilebileceği problemini öne sürüyor. Kutudaki hava moleküllerinden hızlı olanlarını bir tarafa, yavaş olanlarını da diğer tarafa geçirebiliyor bu şeytan. Bütün parçacıkların konum ve hızlarını bildiğinden dolayı bir anda duvarda bir delik açarak molekülleri geçiriyor. Sonuçta bir anda elimizde hızlı moleküllerden dolayı sıcak, yavaş moleküllerden dolayı soğuk olarak ayrılmış bir kutu ortaya çıkıyor ki entropinin bu kapalı sistemde azaldığı anlamına geliyor. Bilim insanları elbette entropinin azalmaması gerektiğini ve şeytanın beynindeki süreçlerde bir şekilde daha büyük miktarda artması gerektiğini biliyor ama o zamana kadar kimse bilginin ne olduğunu ölçemediği için çözülmesi gereken yeni bir sorun ortaya çıkıyor. Ardından shannon diye telefon iletişim dairesinde çalışan bir adam yayınladığı makalesinde kısmen farkında olmadan bu eksik parçayı matematiksel olarak açıklıyor. Temelde olasılık dağılımının logaritması üzerinden ele alıyor bu süreci. Yani mesela madeni paranın üretebileceği bilginin yazı ya da tura olarak 2 adet olduğunu düşünürsek bunu 1 bit olarak ele alıyor. En küçük bilgi miktarı yani. Bir gözlemci sadece bir tane evet-hayır sorusu sorarak paranın yazımı yoksa tura mı geldiğini anlayabiliyor. Yazı mı? evet. Daha büyük bir sistem olarak tavla zarının ise olası 6 sonucunu düşünürseniz paraya göre daha büyük bir entropiye sahip olduğu anlamına geliyor. Bir sistem ne kadar fazla olasıklı sonuca sahip ise bu onun daha zor tahmin edilebilir olduğuna, aynı zamanda daha fazla bilgi barındırdığı anlamına geliyor. Tıpkı enerjinin olası mikro durumlara dağılmasının olasılığı gibi (boltzmann denklemi). Buradaki mikro durumlar ise gerekli olan minimum evet-hayır sorusu sorularak öğrenilebiliyor. (https://www.youtube.com/watch?v=KR23aMjIHIY) Temel olarak bu da maxwell şeytanının bilgi üreten bir makine olarak ne kadar düzensizlik oluşturması gerektirdiğini açıklıyor. Evet kutunun entropisini düşürdü fakat işlediği bilgiler ve ürettiği evet hayır soruları ile daha büyük bir entroipi artışına neden oluyor. Bilgiyi bu şekilde fiziksel süreçler ile birbirine bağlanıyor günümüzde. İşte insanlığın yaratıcılığını kullanarak ürettiği tüm bu bilgi yığını da evrenin ürettiği muazzam bilginin inanılmaz küçük bir parçasından ibaret sadece. 2020 yılında insanlığın üreteceği toplam dijital bilginin 10^21 bit olacağı hesaplanmış. Bu bana ilk başta inanılmaz büyük gelmişti ki öyle. Fakat 100 gram dnanın aynı miktarda bilgiyi depoladığını ve bir insanda bundan daha fazla dna kütlesi olduğunu öğrendiğim anda bakış açım tamamen değişmişti. (https://www.youtube.com/watch?v=zUDqI9PJpc8)

Vide supra 5 yıl önce 0
0

Bilinç canlılığın koşulu olarak gözükmüyor. Bilinç nerde başlar cevabı zor ama canlılarda gelişmişlik düzeyine göre daha gelişmiş olduğu anlaşılıyor. Diğer canlılardada kendilerine has bilinç olmalıdır. Şöyle bir düşüncem var. Bilinç ile zaman algısı paralel olmalıdır. Bu sadece ışığa, sıcağa ,soğuğa bağlı zaman ölçme deyil tabii. Şunu gördüm zamanın örülmesi nöronal örülmeye, bağlantısallığa eşdeğer gözüküyor. Aynı durum bilinç içeriği içinde geçerli görünüyor. Ve şöyle bir sonuca ulaştım beynimizdeki zaman doğal zaman içinde oluşmuş bir zamanlamadır. Ve değişkendir. Acaba minimum içerikli bilinç oluşabilmesi için ne kadar zamanda ve ne kadar yoğunlukta bilgi, nöron etkileşimi gerekiyordur? Bilinç: Duyuların duyusu, yeni bir duyudur denebilir.Şöyleki; Beş duyu organımız evet ancak tüm bedenimizi duyu organlarından oluşan bir sistem olarak alırsak yanlış olmaz. (Bir örnek, cinsel organlardanda taşınan, sadece derinin yeterli olmadığı cinsel duyular)Çünkü beynimiz bedenimizin yaklaştırılıp haberleşmesi kolaylaştırılmış temsilinide içermektedir. Tek bir duyu yoluyla ulaşamadığımız doğanın bilgisine farklı duyu yollarıyla ulaşabiliyoruz. Nedeni açık ışık ve ses örneğini versem yeterli. İşte farklı duyulardan alınan bir olayın bilgilerini tekrar birleştirip olayı oluşturuyoruz. Aldığı bilgileri elektrokimyasal hızda iletip olası elektromanyetik alanda birleştirmektedir. Sistem evrimsel süreçin çok erken evrelerinde çok hücreli hale geçişin sonraları kendi yapısından haberdarlığı ve cevap oluşturmada hücreler arası daha basit iletişim sinir ağlarına dönüşmüş olmalıdır. Gelişimin ileri evrelerinde duyular artmış, düzenlenip gelişmiş, sinir ağları organizasyonu artarak canlının çevre ile etkileşimi belirginleşmiş görünmektedir. Duyulardan alıp zamanla hafızamızda biriktirdiğimiz bilgileri farklı şekillerde düzenleyip, deneyimlerimizle birleştirip yeni şeyler düşünürüz. Aslında bişey öğrenirkende böyledir. Çünkü sistem birleştirip anlam çıkarmaya, tanımlamaya evrilmiştir. Bilgi yani enerji düzenliyor görünmekteyiz. Tabi bu sadece düşünsel anlamda deyil. Canlılar sonuç olarak entropiyi artırsalarda açık sistemde enerjide düzenliyor görünümündeler. Her şey çevresiyle etkileşmekte olduğu anlaşılmaktadır. Canlılıkta çevreyle etkileşiminde evrilip var olabilmiştir. Bilinçte canlının çevreyle ve kendisiyle çoklu bağlantısallıkla çok yoğun organize etkileşiminin sonucudur. Öyleki etkileşim kendi sistemleriyle vücuda yayılıp etkileri duyularla tekrar algılanmalıdır. Beyinde cortex yani beynin en üst 6 katmandan oluşan kabuğu ve beynin alt kısımlarındaki nöron gölcüklerinde izolasyon maddesi olan myelin kılıfı yoktur. Bilincimizin temelde elektromanyetik alanda oluştuğunu düşündürüyor. Bilincin duyuların duyusu olduğunu içeriğinden anlayabiliriz. Canlılık çok ilginç belkide evrenin en ileri evrensel enerji alanıdır.Duygular ne olabilir? kaynaklarını duyulardan mesela dil, burun, cinsel organlardan... alan evrimsel süreçte bilgi düzenleyip oluşturma yeteneğimizin az olduğu dönemlerdeki davranış modellerimiz , bizi bütünleyen , zamanımızı sürdüren, düşüncelere moral ve motivasyon verebilen bügünki yani neocortex'in köken aldığı nöron ağı oluşumları, limbik sistemdirler. İnançta bir duygudur ve düşünceyi uzun zamanda motive eden, zamanda sürdüren nöron ağlarının bağlantısallığını ve enerjisini veren önemli duygulardandır. Yani evrimsel bir duygudur. Duyguları eğer olumsuz yönlendirilirse o zamanda zihni böler enerjisini düşürürler.

Yunus Ilik 5 yıl önce 0