0

Sevgili arkadaşlar değerli bilim insanlarımızın biriktirmiş olduğu bilgiler sayesinde ve kendi hayal dünyamın desteği ile bir tezimi paylaşmak istiyorum.Öncelikle şu an ki fizik ve tüm temel bilimlerin öncülüğünde ki teknolojilerimiz graviton parçacığı ve atomda ki dört temel kuvvet tespitine rağmen yer çekiminin nasıl gerçekleştiği yani cisimlerin birbirlerini karşı nasıl kuvvetler uyguladığı tam olarak bilinmemektedir.Şimdi benim görüşüme gelelim...Öncelikle 13.7 gibi (yaklaşık) milyar yıl önce Evren saniyenin milyonda bir süre ile oluştuğu bilinmekte yaklaşık.Şimdi Evrenin nasıl oluştuğu sorusunu aşıp biz konumuza gelecek olursak Evren o zamandan bu zamana genişledi..Hareket kanunlarına göre Evrendeki görünür maddenin her yönde genişlemesini sağlayan ayrıca özel bir enerji olmalıdır...Bu enerji uzayda o maddeye ya sabit hız kazandıramaz çünkü görünür maddenin ilk genişlemesi için mutlaka ivmeli bir kuvvet uygulanmalı ani burada kısaca karanlık yani bilmediğimiz bir enerjinin varlığından söz etmek mümkün oluyor.Bu sebeple tüm teknolojik imkanlarımızın da bunu kanıtlaması sayesinde Evrenin genişleme hızı artmaktadır.Şimdi durum böyle ise Evren ile uzay kavramları farklıdır.Evren, karanlık enerjiyi,karanlık maddeyi ve çok küçük hacim kaplayan görünür maddeyi barındırır.Uzay ise Evrenin kendi içerisinde genişlediği sonsuz boşluktur.Şimdi ikinci yargıya gelecek olursak karanlık enerji görünür maddeyi Evren içerisinde her yöne genişletiyor ise bunu boşlukta yapamayacağına göre mutlaka buna araç sağlayan karanlık maddeye ihtiyaç vardır.Bunu şöyle de örnek verebiliriz bir cismin iş yapabilmesi için mutlaka o cisim ile etkileşmesi lazım yani kuvveti uygulamak için mutlaka o cisim ile etkileşmeli ve o cisim belirli yol aldığında işte o zaman tamamen durum enerjiye çevriliyor çünkü işin birimi joule olduğu için iş birer enerjidir... İşte buradan faydalanarak durum tamamen bundan ibarettir.O yüzden karanlık enerji vardır ve biz onu şu an tespit edemediğimiz için karanlık ifadesi kullanılır.Karanlık enerjinin iş yapabilmesi için karanlık maddeye ihtiyaç var demiştik.Evrende yön kavramı olmadığı için karanlık madde evrenin neresinde olursa olsun herhangi bir boyutsal değişiklik olmayacağından karanlık madde Evrenin her yerini birer örümcek ağı gibi kuşatmıştır.Şimdi bu kütle çekimi yasasının nasıl oluştuğunu anlamak için Güneş ile Dünya örneğini verelim.Şimdi bu iki cisim arasında herhangi bir boyutsal farklılığın olmadığı tıp ki örümcek ağı gibi karanlık madde mevcuttur.Bizler bu maddeyi neden göremediğimizi tam olarak bilmiyoruz ancak anti madde diye tahmin edilebiliyor.Eğer basit makinalardan şu örneği verecek olursak daha iyi anlaşılır.Tıp ki bu iki cisme arasında her tarafına (Evrende yön kavramı olmadığı için boyutsal farklılık yok) iplerin bağlı olduğunu düşünelim.Bu iki cismi de birer hareketli makara olarak düşünürsek bu iki cisme her tarafına eşit miktarda her yönde karanlık enerji etki eder ve bu etki bu örümcek ağların sürekli gevşemesine ve gerginleşmesine sebebiyet verecektir...Bu sayede bu hareketli makaralar birbirleri arasına sürekli kuvvet uygulayacaktır.Güneş makarasının kütlesinden dolayı ip gevşeme ve gerginlik oranı teorik olarak Dünya makarasına göre daha fazla bir etki uyandıracak ve bu yüzden Güneş makarası Evrende yön kavramı olmadığı için Dünya hareketli makarasını hem etrafında dolandırıp hem de karanlık enerji sayesinde büyük bir hızla Evrende yol kat etmeye devam edecektir.Kısaca arkadaşlar Newton'un kütle çekimi yasası benim düşünceme (tez) göre böyle çalışıyor.Ve bu teze göre kara delikler yardımı ile Evrenin bir ucundan bir ucuna seyahat mevcuttur. Çünkü örümcek ağlar birbirine karışırsa otomatik olarak senin o milyonlarca ışık yılı uzaklığı gitmene gerek yok zaten o seni Evreni bükerek oraya ulaştıracaktır...

Gökhan Hasdemir 8 yıl önce 0
0

Öncelikle dostum ben ilk başta da belirttiğim gibi bilim insanlarımızca keşfedilmiş yasaları belirli bir mantık doğrultusunda bir sonuca ulaştırmayı üstlendim.Kavramları açmadım çünkü sadece tezimin sonucu açıkladım yazımda.Şimdi kavramları açalım.Öncelikle ben tezimde daha çok Newton ve Einstein'in ortak kesişim kümesini ele almaya çalıştım.1) Yazımda Evrende karanlık enerjinin varlığını anlamak için sizin öncelikle iş kavramını anlamanız gerekmektedir... 2)Boyutsal değişikliğin olmaması için o ortamda yön kavramının olmaması yani mekansal boyutun olmaması gerekir..Ancak böyle olan bir yerde örnek Dünya'da ki herhangi bir cismin yüksekliğinin olması onun 3 boyutlu olduğunu ve ona etkiyen kuvvetlerin her yönde olması dahilende o cisim yön kavramından dolayı somut birer öteleme hareketi yapar...İşte bu Evrende ki herhangi bir cisimde olmadığı için o cisme etkiyen karanlık enerjinin kuvvetler bütünlüğü her yöndedir...Durum böyle olunca karanlık maddeyi Evrenin her yerini sardığını söyledik ve bu yüzden cisimler kendi kütleleri dahilinde karanlık maddeyi bükerler.Burada hareketli makara örneğini vermiştim bu örnekleri sanırım hayal gücünüzde fazla canlandıramadınız dostum eğer daha derin düşünürseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız..3) Burada Einstein benim tezimle alakalı o yıllarda solucan deliği teoremini ortaya atmıştır...O zamanlarda karanlık madde ve karanlık enerji kavramlarını tam olarak birbirine bağlayamamış ve zamanla solucan deliği teorisi halk arasında pek de cazip bulunmamıştır.Ben bu tezimde sadece var olan bilgilerden yani verilerden yararlanarak yeni bir veri çıkarma metodunu kullandım bir nevi yeni birer fikir üretme...Size sadece şunu öneriyorum eğer yazımı tam olarak anlamak istiyorsanız işte o zaman zihninizde ki hayal gücü kapısını tıklatmanız gerekmektedir...

Gökhan Hasdemir 8 yıl önce 0