0
0

Bu eğrilik, 2 boyutlu benzetmedeki çarşaf gibi dokusal bir eğrilik. Ama farklı olarak 3 boyutlu... Eğer uzay-zaman yapısını bir akışkan'a benzetirsek, kütle, sahip olduğu enerji miktarına göre bir düşük basınç alanı - çukur oluyor. Kütle yoğunluğu (= enerji yoğunluğu) ise bu deliğin derinliğini belirliyor gibi... Anlaşılacak şekilde örneklersek, denizin 40 metre altından bir hortum ile su çekmeye benziyor. Hortum etrafındaki su, hortum ağzındaki düşük basınç alanına doğru bükülecektir. (Tabii hortum 180 derecelik bir alanda baskın olacaktır ama 2 başlı olursa, çift yönden aynı etki olacaktır.) Bu alanı oluşturan bir şey var mı? Bir madde veya parçacık yok. İki kütle arasında ise karşılıklı graviton adı verilen (henüz kesin olarak tespit dilmedi) parçacık alışverişi ile kütle çekim kuvveti oluştuğu düşünlüyor ama... Uzay kütlesiz olduğu için, kütle etrafına saçılmış gravitonların alışverişi de söz konusu olmayacaktır. Yani bu şekilde kütleden fırlatılan gravitonlar ile aslında yüksek basınç alanı oluşturması ve üstelik bu parçacıkların yerine yenilerini yerleştiremediği için enerji (kütle) kaybı da olması gerekir bence... Bu yüzden bu alanı, manyetik alan gibi (ama tek kutuplu) tasavvur etmek daha doğru olur. Madde veya parçacık yok. ----0---- Bence kütle çekim kuvveti, bir akışkan içindeki kütlenin veya kütlelerin dokuyla ve birbirleriyle olan ilişkisinden kaynaklanıyor. Uzay-zaman yapısını, bir akışkan gibi ele alabilirsek ve kütleleri bu akışkan içindeki 3 boyutlu hareketlerini (evrenin genişlemesiyle gerçekleşen) sisteme eklersek. Hem kütlenin çevresinde oluşan düşük basınç alanını, hem de birbirine yakın kütlelerin birbirlerine itilmesini hem de birbirinden uzak kütle veya kütle yığınlarının birbirinden uzaklaştırılmasını aynı sistem içinde görebiliriz. (Akışkan mekaniğine göre değerlendirme yaparsak.)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 4 yıl önce 0
0

Ana kaynak "quora" cevapları ama bu konuda internet üzerinde wikipedia kökenli yaklaşımlarda var. Aşağıda wikipedia'dan çeviri ile yapılmış açıklama ve çeşitli linkler var. Aklımda kalan şekilli bir açıklamaya göre (bunlardan birinde denk gelebilirsiniz belki) kütleler, birbirlerine parçacık fırlatıyorlar. Böylece toplamda enerji veya kütle kayıpları olmuyor. Sonuç olarak bu parçacık alışverişi kafama bir türlü yatmadı. elektromanyetik alanda da sanal fotonların alışverişi gene, bana tutarlı gelmiyor. Bunun temelinde, uzay-zaman yapısını bir akışkan olarak kabul etmem ve bütün bakış açımı bunun üzerinden geliştirmem yatıyor. Kütle çekimi ve kuantum mekaniği Genel göreliliğin keşfini takip eden on yıllarda, genel göreliliğin kuantum mekaniği ile uyumsuz olduğu görülmüştür. Diğer temel kuvvetlerde olduğu gibi kütleçekimini de kuantum alan teorisi çerçevesinde açıklamak mümkündür. Burada, kütleçekiminin çekimsel kuvvetinin, tıpkı sanal fotonların değiş tokuş edilmesi yolu ile elektromanyetik kuvvetlerin açığa çıkması gibi, sanal gravitonların alışverişi sırasında ortaya çıktığı düşünülür. Bu açıklama, genel göreliliği klasik limitte ortaya çıkarır. Ancak, bu yaklaşım, Planck uzunluğu ölçeğindeki kısa mesafelerde başarısızdır. Bu ölçeğe inildiğinde, kuantum çekiminin daha eksiksiz bir teorisine (veya kuantum mekaniğine daha yeni bir yaklaşıma) ihtiyaç bulunmaktadır. https://www.wikizero.com/tr/K%C3%BCtle%C3%A7ekim https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCtle_%C3%A7ekimi (Hemen hemen aynı ) https://en.wikipedia.org/wiki/Graviton https://io9.gizmodo.com/what-are-gravitons-and-why-cant-we-see-them-1643904640 https://www.quora.com/What-is-a-graviton ================= Sorunuza gelince, graviton ancak iki kütle arasında işleve sahip gözüküyor. Kütle tek başına iken, sadece uzay-zaman'ı büküyor ki, graviton burada cevap, çözüm sunucu gibi gözükmüyor bence...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 4 yıl önce 0