0

Zaman dediğimiz şey, etraftaki değişimlerin/hareket/oluş/bitişin kıyaslarıından oluşuyor. Zaman algısı özneldir: hafızası/belleği olan, değişimi idrak edip hafızasına kaydeden ve muhakeme yapan canlılar algılayabilir. Maddeler/şeyler sürekli değişir; birleşir, çözünür, oluşur. İnsan ise doğası gereği bir hafızaya sahip ve hafıza da, değişen maddeleri kaydeder. Bir cisim yeni bir şekle bürünüp değiştiğinde, daha önceki biçimini/görünümünü/özelliklerini kaybetse dahi onun o bilgisi ve görünümü insanın zihnide kalır, hafızasına kayıt olur. Yani bir şey/madde, değişmesine rağmen biçimi hafızamıza kaydolur, o şeyin biçimi artık var olmasa bile, başka bir yapıya, özelliğe bürünse bile geçmişteki değişmeyen biçimi hala hafızamızdadır. İşte hafızada yer edinen bu bilgi ve görüntü ile, cismin şimdiki değişmiş halinin, görüntünün, bilginin kıyaslanması sonucu zaman dediğimiz algı ortaya çıkıyor, yani maddelerin önceki biçimi ile, şimdiki halinin, dolayısıyla değişimlerin kıyasıyla ortaya çıkıyor zaman algısı. Zamanın ne hızda geçtiği de kişiseldir ve bellek, dikkat ve motivasyon ile ilişkilidir. İnsanın iç saati dediğimiz kalp pili belli sürelerde atımlar yapar. Atım sayısını diğer geçmiş deneyimlerin atımları ile kıyaslama sonucu, gerçekte geçen zamandan daha uzun bir süre geçtiğine karar veriyoruz. Ve bu aynı zamanda hem dikkat hemde motivasyon/dopamin ile ilgili. Zamanın geçişine dikkat ettiğimizde hipotetik sayaç daha fazla atım biriktiriyor ve bu nedenle gerçekte geçen zamandan daha uzun bir süre geçtiğine karar veriyoruz. Çünkü dikkatimiz yapılan işte değil, zamanın geçişine odaklanmamızda, yani atımlara odaklanmamızda. Dopamin/motivasyon ile ilgili durum ise; Sıçanlar üzerinde yapılan deneylerde, sıçanların dopaminlerine dışarıdan optogenetik ile müdahale edildiğinde zamanı, dopaminin artışına veya azalışına bağlı olarak daha uzun yada kısa algıladıkları sonucuna varıldı. Dopamini yükselenlerin zamanı daha kısa, azalanların ise daha uzun algılıyorlar. Örneğin; keyif aldığımız bir aktivite ile meşgulken zamanın nasıl geçtiğini anlamazken, sıkıldığımızda zaman geçmek bilmez. Artık biliyoruz ki bu fenomenin altında yatan değişken doğrudan dopamin nöronlarının aktivitesi. Keyif aldığımız durumlarda dopamin nöronlarımızın aktivitesi arttığından zamanı daha kısa algılarken, sıkıldığımızda dopamin aktivasyonu azalır ve zamanı olduğundan daha uzun algılarız.

Burak Şehitoğlu 4 yıl önce 0