0

ışık hızı gerçekten sabitmi?

orhan ateş 5 yıl önce 15
0

Aynen üstat duyular yetersiz. )) Şahsen bundan dolayı kendimce bildiklerimi unutup tekrar baştan başlamak istiyorum öğrenmeye. Dediğiniz gibi beyin fırtınası yapmaya çalışarak. Mesela Einstein ve uzay zaman bükülmesi kuramı. Biryere kadar kabullenmek mümkün ama bi yerde birşeyleri gözden kaçırdığını düşünüyorum. Çok irdelemeden özetle: "Uzayda cisim ne kadar fazla kütleye sahipse, uzay-zamanı o kadar fazla bükecektir." Sanki güneş sisteminin veya galaksinin altında bir çekim varmış gibi düşünülmüş. Gezegenler gergin bir çarşafın üzerinde örneği abes geliyor açıkçası. Neden sağında veya solunda değil veya üstünde neden aşağı doğru bükülme? Ayrıca bunun tamamıyla kütleçekimle yani yerçekimi ile bağdaştırmaktansa, bu hesapta gezegenlerin kendi ekseni etrafindaki jiroskobik döngüsü de dikkate alınması gerekmez mi ? Uyduları yörüngeye oturtan icteki bu sabit denge değilmi? Bu arada sezgisel olarak hissedemedigimiz "dünyanın dönüş hızı" 16744 km. Bu konuda Einstein in yanıldığını, önermesine göre, "uzay sabit değildir, cisimlerin hareketi uzayın yapısını (dokusunu) değiştirebilir" tezinin, kanıt gösterdiği büyük güneş tutulmasının 4 yıl sonra gerçekleşmesi ile kabul görmesi, hiç sorgulanmaması, kuram olarak kabul edilmesi; jiroskobik dönüşün, bu etkiden dolayi misal dünyadaki atmosfer içi sabit denge ile uzay ortamı arasındaki basınç, sıcaklık farklarının ve diğer faktör farklarının sorgulanması gerekmez mi? Ya Einstein yanılıyorsa? Ve uzay ortamı. Uzayda gözle göremediklerimiz: -Sıcaklığın Kelvin amcanın keşfettiği "mutlak sıcaklık" kavramına yakın olması. Biz hep 0(sıfır) dereceyi baz alıyoruz. Aslında uzay ve içerisindeki gezegen, yıldız ve sistemler için 0(sıfır) noktası -273,15 derece. Yani 0(sıfır) Kelvin. -Her ne kadar havasız ortam desekte, hava dediğimiz şey aslında azot, oksijen ve %1 diğer gazların toplamı. Uzay ortamda oksijen gaz olarak olmayabilir. Hoş mantıken olmamalı da. -183'ü gördüğünde sıvı, -218i gördüğünde katı hale geçen bir element. Azot ise -195te sıvı, -210da katı bir element. Uzayda gaz halinde bulunmaları pek mümkün değil. -Güneşin sıcaklığını bize ileten nedir? "karanlık" madde veya doteryum trityum izotoplari vs. diğerleri. Oksijensiz ve Güneşin uzay ortamında yanmasını saglayan gaz ile dolu olamaz mı? -Güneş yanmaz fakat büyük bir radyoaktif reaksiyon içindedir diyenler olacaktır. Reaksiyonun nasıl başladığını supernova patlamalarina dayandırıyorlar. Işin bu kısmı bile irdelenmesi gereken şeylerle dolu fakat konuda kalarak sadece reaksiyonun milyar yıllar surmesini sağlayan dış ortamın yine gözardı edildiğini düşünüyorum. -Birbirlerinden ve güneşten ışık yılı uzaklıklarında olan gezegenlerin birbirlerini itip çekmesini düşündüğümüzde süperiletken bir ortamın varlığı. Süper iletkenlik özelliği taşıyan bileşikler makul sıcaklık değerlerine indirgenebilirse, başta uzaydaki herşeyin hareket halinde oluşunun altındaki gizem olmak üzere bir cok bilinmeyeni çözmek, anlamak mümkün olacak ve bigbang gibi teoriler bu gizemin çözülmesi ile gölgede kalacaktır. -Sıcaklığın -250 ve altında gaz olarak varlığını devam ettiren elementler ve izotoplar. Atmosferde en yoğun miktarda bulunan azot -195.79C ve altında sıvı haldedir. Ayni şekilde Oksijen -183C, flor -188C, klor -34C, argon -186C, kripton -153C, ksenon -108C, radon -62C altında sıvı halde. Yani görünmeyen uzay ortamda, yani gaz halinde olma ihtimalleri yok. Bir başka deyişle sıcaklığa bağlı hal değişimlerinden dolayı karanlık maddemiz olamazlar. Göktaslari ya da diğer gezegenler olabilir daha çok katı halleriyle. Burada dikkat çeken neon -246C, hidrojen -252,9C ve özellikle helyumun -268,9C üzerindeki sıcaklıkta gaz halinde olmaları. Ve belkide dünyada olmayıp da uzayı kaplayan, kendisini karanlık madde olarak kabul etmeye çalıştığımız başka bir elementin veya 10larcasının varlığı. Vaktiyle "Gaz ve toz bulutu"ndan oluşan gezegenlerin atmosferlerinin oluşumundan sonra kendi atmosferlerine hapsedemedikleri gazlar. Belki periyodik cetvelde bulunmayan, belkide hiç bulunmayacak, ismiyle münhasır karanlık olarak kalacaklar. -En önemli gördüğüm etkenlerden birisi gezegenlerin jiroskobik dengesi kurulduktan sonra atmosferdeki basınç ile uzay ortamdaki katı vakum halindeki basınçsızlık (sıfır basınç) arasındaki fark. Çok basit görünse de başlı başına karmaşa çorbası bir konu. Sadece bir yönüyle: Gezegenleri ve galaksileri ayakta tutan bir istikamette akmasini sağlayan ve uzayda her yerde aynı bulunan en kararlı degiskenimiz.

Faruk Arslan 4 yıl önce 0