0

bimiyorum yunus.bilginin yok olup olmayacağı netleşmiş değil.sen filmin gerçeklikle bağıntısını kurmak istiyorsun.bilgi yok olur mu? diye. bence bilgi bir süre sonra yok olur.baska bilgiye dönüşerekte yok olabilir.sonuçta evren dediğimiz olgu atom ve atom altı parçacıklardan oluşuyor ve bunlar özünde aynı şeyler.Sadece değişik şekillerde kombinize olarak çeşitli varlıkları oluşturuyorlar.periyodik tablodaki elementler gibi mesela.aslında o elementlerin hepsinin özü aynı.herşey bir tek saf enerjinin çeşitli şekillerde maddeye dönmüş halleri.Bu doğruysa (ki bence yüksek ihtimal) bilgi yok olur.Geri kalan sadece yine aynı saf enerjidir. Ajan smithinde işte programı kaldırılarak.Bu programı oluşturan algoritmanın atom ve altı parçacıkları dağılmış oldu.O parçacıklar zaten evrende mevcuttu.Sadece düzenli,uygun bir şekilde bir araya gelip ajan smithi oluşturmuşlardı.yine, aynı şekilde bir araya gelecek atom ve altı parçacıklar bütünüyle oluşmuş programlar; bir sürü ajan smith oluşturabilir. Bu evrende ki herşey için geçerli.Bir insan öldüğünde onun bilgisi yok olur bence. Çünkü; var olan o değildi zaten.gerçekte var olan onun enformasyonunu oluşturmuş atomlarıydı.bu atomlar evrende sürekli dağılıp birleşerek yeni bilgi oluştururlar.İşte bir canlı ölür onu baskası yer.ama onu yiyen ölen canlı yerinde olmaz.bilmem anlatabiliyor muyum ama böyle bence. Tabi bilinç bilgiden çok daha farklı birşey.Hem o sadece bir film.ve bir programın veya makinanın bilinç sahibi olması mümkün deil bence.Bu bilnci ruh diye adlandırır dinler.Biyolojik tüm yetilerini kaybetsende kendi benlik algının farkında olursun. İşte burda zaten fizik biter.Üzerine konusamayacağımız bilinmeyen bir metafizik kavramı doğar.Bir şizofreni,aklını yitirmiş bir insan dahi kendi bilincinin yani benlik algısının farkındadır.Fakat muhakeme edemez.Böyle kafam dumanlı derler ya öyle, örtük bir benlik algısı gibi bir durum sanırım.Mesala hayvanlar bile kendi bilincinin farkındadırlar.Ama etraflarını muhakeme,anlama sınırları bizler gibi deildir.Bu ise işte akıl yani bilgidir.Bilinç ise çok daha farklı; ruh denen bir tür bilmediğimiz bir enerji çesididir belki.O da evrendeki enerjinin yine farklı bir formu neden olmasın soru işareti.Bilinç beynimizdeki kimyasal bir süreç olamaz demektir bu.Beyindeki bu kimyasal reaksiyon daha çok bilmeyle,bilgiyle, akılla alakalı.Bilinç ise çok daha farklı bir kavram.O da sonuçta silienemez değildir heralde çünkü; her ne kadar değişik bir enerji formu olsada saf enerji değildir. Biraz teori gibi oldu ama zaten bu konulara dair bilinen nerdeyse hiç bişey yok.tesekkürler...

optimus 5 yıl önce 0
0

ENERJİ,BİLGİ, BİLİNÇ VE CANLILIK İLİŞKİSİ Bilgi enerjinin Düzen almış halimidir?Bu durumda canlılık evrimsel süreçte yaptıklarıyla bilgi oluşturmakta yani temelde enerji düzenliyor görünmektedir. Düzenlenen enerjinin bir kısmıda genetik bilgi olarak saklanmaktadır. Düşünmek, öğrenmek, konuşmak, parçalar halinde alınan duyuların birleştirilip, düzenlenip bilinç oluşturulması evreleri, hareket etmek, oyunlar oynamak vb gibi yapılan hemen her şey canlı açısından az yada çok enerji düzenlemesi görünümündedir. Canlılar yaptıkları her şeyde enerji harcayıp temelde entropiyi artırırken, enerji düzenleyip yani bilgi oluşturup varlıklarını sürdürebiliyor görünümündeler. Bilinç: Genel anlamda duyuların duyusu, farklı duyulardan alınan bilgilerin hafıza ile beden bilgisiyle ve tekrar çevreyle organize etkileşip birleşmesidir. Bilgilerin yani düzen oluşmuş enerjilerin düzenlenip etkileşmesi, bütünleşmesidir. Buna beden bilgileri, etkileşimi dahil olmalıdır. Nihayetinde beden ve beynimizde evrimsel süreçte bilgiyle örülmüştür. Ve örülme devam etmektedir. Evrimin halkasıyız.Beyindeki etkileşim elektrokimyasal ileti hızında ve olası elektromanyetik alanda olması bilinç oluşumunda zaman bakımından çok önemli gözükmektedir.Canlılar evrimsel yaşantıları süresince enerji düzenleyip, bilgi oluşturup saklamaktalar. Bilgilerin beynin elektromanyetik alanında çevre ve beden bilgileriyle organize etkileşip bu etkileşimin sistem üzerindeki etkilerinin tekrar algılanıp birleştirilmesi bilinç sürecini oluşturmaktadır. Bunu iyi düzenleyip organize edebilen insanlık bilinç evriminde önde olmaktadır. Canlılık: Organize olmuş, düzen oluşmuş etkileşimli enerji alanı görünümündedir. Canlılık çevresiyle ve kendini oluşturanlarıyla o kadar yoğun bir etkileşimdirki zamanda süreklilik oluşur.Ölüm: Organize yoğun etkileşimin, düzenin bozunmasıdır.Canlılıkta elektrik enerjisi çok önemli olduğu anlaşılıyor. Canlılık hız farklılığından oluşuyor görünümdedir. Yaşadığı ortamın ve kendisinin mekanik kısmının hızına göre iç elektrokimyasal, elektriksel yoğun etkileşim hızı önemli etken olarak gözüküyor. Mekanik bedenin iç elektrokimyasal, elektriksel işleyişi etkileşimi hızlandırmakta,canlılığın, bilincin oluşmasına neden oluyor görünmektedir.Canlılık, ruh ve bilinç çok yoğun etkileşimli enerji alanımızın etkileri ve zamanda oluşturduğu sürekliliktir. Canlı olmak,ruh ve bilinç arasında fark olarak, gelişmişlik düzeyleri olup ruh diye bir ayrım yapmak doğru gözükmemektedir. Uygun ortamlarda atomlar, möleküller, ve bunların çevresel bilgilerle yani evrimsel süreçteki çevreyle etkileşimleri hücremsi yapılara ulaşmıştır. Bilgiyle organize etkileşen hücredeki kimyasal işleyiş elektrikseldirde. Hücreyi oluşturanlar, kimyasal esasen elektrik,elektromanyetik olarak bağlanmıştır. Organize yoğun işleyen hücre ve hücrede bütünden elektriksel etkilerle canlılık oluşuyordur. Canlılık, duygusal bilinç, bilinç; madde bedenden ve işleyişi elektrokimyasal olup elektromanyetik alandan, hız farklarından oluşuyor görünümdedir. Sanılan anlamda ruh anlamlı gözükmüyor.Ruhu ilkel benlik,duygusal bilinç, ilkel bilinç olarak düşünebiliriz. Ancak ruh benzetmesinin ne olabileceğine bakmaya çalışıp canlılık ve ruhu gelişmişlik durumuna göre ayırırsak, evrimsel zamanda gelişerek organize etkileşen canlı, ruh dediğimiz daha gelişmişlik durumuna ulaşmıştır. Ruh dediğimiz durum gündelik hayatın bilgisinden ve ihtiyaçlarından çok bedenin daha evrimsel olarak arkaik yapılarının, duyguları oluşturan beynin alt yapı ağları olan limbik sistem bağlantılarının enerji akışını daha yoğun olarak oluşturuyordur. Bilinç ruh ve canlılığı kapsıyor. Son halin, bütünün ifadesi olarak görünüyor. Bilinç canlılığın koşulu olarak gözükmüyor. Bilinç nerde başlar cevabı zor ama canlılarda gelişmişlik düzeyine göre daha gelişmiş olduğu anlaşılıyor. Diğer canlılardada kendilerine has bilinç olmalıdır.Canlılarda bilincin en geliştiği yön kendini koruma,sağ kalma olabilir. Bilinç ile zaman algısı paralellik gösterebilir. Zamanın örülmesi nöronal örülmeye, bağlantısallığa paralel gözüküyor. Aynı durum bilinç içeriği içinde geçerli görünürken zaman algımız doğal zaman içinde oluşmuş zamanlama görünümündedir. Ve değişkendir. Acaba minimum içerikli bilinç oluşabilmesi için ne kadar zamanda ve ne kadar yoğunlukta bilgi, nöron etkileşimi gerekiyordur?Bilinç oluşabilmesi için çevresel etkileşimlede alınan bilgilerin birleştirilip, düzenlenip, organize etkileşip etkileşimin sistemide etkilemesi ve tekrar algılanması gerekli görünmektedir. Tabii canlılar için bu doğal ve etkileşim sonrası aynı kalması olası deyil zaten. Enazından sürdürülebilir evrimi için yapay zekadada böyle olmalı belkide. Bilinç: Duyuların duyusu, yeni bir duyudur denebilir.Şöyleki; Beş duyu organımız evet, ancak tüm bedenimizi duyu organlarından oluşan bir sistem olarak alırsak yanlış olmaz. (Bir örnek, cinsel organlardanda taşınan, sadece derinin yeterli olmadığı cinsel duyular)Çünkü beynimiz bedenimizin yaklaştırılıp haberleşmesi kolaylaştırılmış temsilinide içermektedir. Tek bir duyu yoluyla ulaşamadığımız doğanın bilgisine farklı duyu yollarıyla ulaşabiliyoruz. Işık, ses ve farklı kimyaların taşıdığı sinyaller. İşte farklı duyulardan alınan bir olayın bilgilerini tekrar birleştirip olayı oluşturuyoruz. Aldığı bilgileri elektrokimyasal hızda iletip olası elektromanyetik alanda birleştirmektedir. Sistem evrimsel sürecin çok erken evrelerinde çok hücreli hale geçişin sonraları kendi yapısından haberdarlığı ve cevap oluşturmada hücreler arası daha basit etkileşim sinir ağlarına dönüşmüş olmalıdır. Gelişimin ileri evrelerinde duyular artmış, düzenlenip gelişmiş, sinir ağları organizasyonu artarak canlının çevre ile etkileşimi belirginleşmiş görünmektedir. Duyulardan alıp zamanla hafızamızda biriktirdiğimiz bilgileri farklı şekillerde düzenleyip, deneyimlerimizle birleştirip yeni şeyler düşünürüz. Aslında bişey öğrenirkende böyledir. Çünkü sistem birleştirip anlam çıkarmaya, tanımlamaya evrilmiştir. Bilgi yani enerji düzenliyor görünmekteyiz. Tabi bu sadece düşünsel anlamda deyil. Her şey çevresiyle etkileşmekte olduğu anlaşılmaktadır. Canlılıkta çevreyle etkileşiminde evrilip var olabilmiştir. Bilinçte canlının çevreyle ve kendisiyle çoklu bağlantısallıkla çok yoğun organize etkileşiminin sonucudur. Öyleki etkileşim kendi sistemleriyle vücuda yayılıp etkileri duyularla tekrar algılanmalıdır. Beyin cortex’inde yani beynin en üst 6 katmandan oluşan kabuğu ve beynin alt kısımlarındaki nöron gölcüklerinde izolasyon maddesi olan myelin kılıfı yoktur. Bilincimizin temelde elektromanyetik alanda oluştuğunu düşündürüyor. Bilincin duyuların duyusu olduğunu içeriğinden anlayabiliriz. Canlılık çok ilginç belkide evrenin en ileri evrensel enerji alanıdır.Duygular ne olabilir? Kaynaklarını duyu organlarından, duyulardan mesela dil, burun, cinsel organlardan..... alan evrimsel süreçte bilgi düzenleyip oluşturma yeteneğimizin az olduğu dönemlerdeki davranış modellerimiz, bizi bütünleyen, zamanımızı sürdüren, düşüncelere moral ve motivasyon verebilen bügünki yani neocortex'in köken aldığı nöron ağı oluşumları, limbik sistemdirler. İnançta bir duygudur ve düşünceyi uzun zamanda motive eden, zamanda sürdüren nöron ağlarının bağlantısallığını ve enerjisini veren önemli duygulardandır. Yani evrimsel bir duygudur. Duyguları eğer olumsuz yönlendirilirse o zamanda zihni böler enerjisini düşürürler. Yunus İlik

Yunus Ilik 5 yıl önce 0