0

Öncelikle, tüm uyarılara rağmen ne enerji şirketleri fosil yakık üretiminden, ne gelişmiş ülkeler ne de gelişen ve nüfusuna göre geometrik enerji ihtiyacı artan ülkeler, sorunu çözen ve diğerlerine göre zayıf kalan ülke olmak istemiyor. Küresel ısınma gerçek ve artık kaçınılmaz sonuçları başlıyor. İlki yağış rejimlerinin değişmesi, buzullar ve kutuplar eridikçe, atmosfere salınan nem oranı da mevsimsel dengelerini kaybediyor. Eskiden ilk baharda eriyen buzlardan çıkan nem, şimdi sonbahar da, kışın bile atmosfere katılıyor. Böylece ilk bahar ve yazlara daha az nem kalırken, atmosferik olaylarda daha şiddetleniyor. Büyük okyanus akıntılarının da döngüleri değişiyor. Bu yüzden, eski yağış rejimleri bozuluyor. Gene aynı miktarda yağış oluyor ama bu sefer, (kabaca) tarımsal alanlara değil, çorak alanlara ve hatta denizlere direk yağıyor. 2020'li yıllarda güneş sistemi bir toz bulutu içinden geçecek diye biliyorum. Bu küresel ısınmanın etkilerini 10 yıl kadar saklayacak. Ancak yağışlar daha da azalacak bu mini buzul döneminde. Bu toz bulutundan çıkınca etkileri, daha fazla biriken sera gazları ve partiküller yüzünden, daha da sertleşecek diye düşünüyorum. Bu yıl yumuşak az yağışlı geçer, gelecek yıl seller olur . Dengesizlik iyice artıyor. Toprak altı su seviyeleri de hızla düştüğünden, yeterli su depolanamadığından bu böyle sürer gider.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
0

Şehirler de büyüyor ve yakın çevre tarım alanlarını ranta kurban ediyor. (Bu da yiyecek -nakliye- depolama-koruma maliyetlerini artırıyor.) Yakıt tüketimi artıyor. Şehirler asfalt ve beton yüzünden gündüz güneşten depolanan, ısıtma ve soğutma sistemlerinden ve egsozlardan çıkan atık enerji nedeniyle ise sürekli ortalamadan 3-4 derece daha sıcak oluyor. Bu da yeşil alan azalması ile ısı kullanma kapasitesi iyice zayıflayan şehirlerden daha fazla sıcak hava yükselmesi demek. Bu sıcak hava yağış taşıyan bulutları da açığa süpürüyor. Bu nedenle de yağış azalıyor. Daha doğrusu dengesizleşiyor. İhtiyaç olan -binlerce yıllık alışkanlıklara göre tasarımlanmış, tarlalar, barajlar yeterli suyu toplayamıyor. Baraj,göl ve nehirlerimize bakın. Durum ortada... Bunu tek başına ülke olarak geri çevirmemize olanak yok. Dünya içinde pek kalmadı. Bununla nasıl yaşayacağımızı ve adapte olacağımızı bulmak ve uygulamak gerekiyor. Adana zaten sıcak bir yer (3 yıl kadar kalmıştım), güney bölgelerin öncelikle etkilenmesi doğal. İşin kötüsü alternatif uygulamalar, adaptasyon çözümleri var ama ne yazık ki uygulanmaktan çok uzaklar. Rant, mübadele için uluslararası üretim politikaları ve tutucu anlayışlar bunların uygulanmasını engelliyor. Üretim teşvik politikalarından, şehirleşmeye kadar her anlayışımızı değiştirmemiz gerekiyor. (Bazı düşüncelerim linkte var. https://surdurulebilirkentler.blogspot.com.tr/)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0