0

Bilimsel teoriler yada deneyler yaparken hep yer yüzündeyiz, Hiç bir deney uzay ortamda yapılmadı. Yer kürenin bize sunduğu imkanları kullandık. Bize sağladığı yer çekimini. Dünya ortamında inceledik atomları , elementleri , her şeyi dünya ölçeğinde inceledik. 1 kg lik ağırlığı dünyaya göre çeşitli deneylerde kullandık. Işık hızına dünyaya göre 300000 sn/km dedik Hesaplarımız asla uzay ortam için olmadı. Yıldızlarla gezegenlerin oluşumunu birbirine benzetmeye uğraştık. Yıldızların jeneratör olabileceğini asla düşünmek istemedik. Bu güneş sisteminde ki atom yapısını tüm evren için geçerli olduğuna o kadar inandık ki ,tüm evrene gidebileceğimiz hesaplarını hiç değiştirmeye gerek duymadık. Halbuki her güneş sisteminin "SPİRAL AUROSU" nun çapı kadar büyüklükte güneşi olabileceğini ve tüm o güneş sisteminin kendisine ait bir atom haritası olabileceğini hesaplama gereği duymadık. Israrla ve sabırsızlıkla illada bir başka gezegene gitmek oralarda medeniyetimizi var etmek istedik ama orada olmayan atmosferin filtre etmediği çok sayıda ışının oraya giden insanlara ne gibi zararlar verebileceğini hesap etmiş gibi görünüp de sanki her veri kaynağını mükemmel değerlendirip MARS a gitmeyi kafamıza koyduk. Uzay ortamda kriter olarak hiç uzaya gitmemiş , yaptığı dehşetengiz fiziksel icad ile Nagazaki ve Hiroşimada ilk anda 210000 insanın ölümüne 500000 insanında ağır yaralanmasına bilahare bölgede günümüze kadar süren kanser vakaların devamına sebep olan bir kişiyi erişilmez "TİRAN" yapıp her dediğini tartışmasız ilke kabul edip aleyh de kim derse duymamazlıkdan gelmek. Tüm bu gelişen teknolojiye rağmen bir asrı geçen ve mutlaka revize edilmesi gereken onca kuralı neden irdelemeyiz. -Bilim adamı demiyorum , gözlemci diyorum dikkatiniz, çekerim; hiç kimse kendi gözüyle bir şeylere bakmayacak mı? bizlere verilen bu beyin illa ön denetimden geçmek zorunda mı? Bir şeyler konuşurken söylediğimiz kelimeler bize ait olsa ne olur? Bizler ısrarla illa birilerinin istediği gibi düşünmek zorundamıyız? Bizlere sunulan "PAKET" bilgileri hiç açıp kontrol etmeyecekmiyiz? İnsan gelişiminin olmazsa olmazı olan"MERAK"bizde sadece magazinel olaylar için mi aktif olacak? "Direnmek" siyasal platformda her türlü haksızlığın karşısında sergilenen haklı bir eylem iken, neden aynı dirençi bilimde gösteremiyoruz? Ne kadar eminsiniz size sunulan bilgilere? Ve bu bilgiler küflenmiş ve dinsel dogmalar gibi , "yersen marka" olmuşsa ve siz hala bunların asla yanlış olamayacağını iddia etmeye devam ederseniz? ...................? ...................? Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Devrim kökeni itibarıyla bir şeylerin yıkılıp yerine yenisinin yapılmasıdır. Yani "DEVRİM" "DEĞİŞİMDİR" Saygılarımla.. Muzaffer Erdem

muzaffer erdem 6 yıl önce 0
2

Bilimsel bilgiler temel olarak asla dogmatik değildir öncelikle bunu belirtmemiz gerekli. Bilim insanlarının siyasi görüşü ise yaptıkları ve anlattıkları bilimin bir nebze taraflı olmasına neden olabilir. Bunun tarihte pek çok örneği bulunmakta. Fakat bilimsel yöntemin temeli zaten bir yönteme, deney ve gözleme dayanması, evrensel olmasıdır. Yani temel olarak devrimin saf hali bilimin yönteminin ta kendisidir. Bir fikrin çürütülerek, yerine daha akla uygun ve aynı zamanda deney ve gözlemeler ile kanıtlanabilen başka bir fikrin geçmesi kadar doğal ve tartışılamaz bir yöntem bulunmamaktadır. Bu süreç matematiğin kendisi kadar gerçek ve nesneldir. Dolayısıyla bir yerlerde birisi çok büyük bir yalan ile çeşitli fikir ve görüşlerini gerçeklik olarak bilime empoze etmeyi başarmış olsaydı, o andan itibaren işleyişin kendisi sürdürülemez bir hal alırdı. Bilimin kendisinin bir çeşit göz boyama olduğunu, dogmatik bilgilerin gerçekmiş gibi yansıtıldığını söyleyebilirsiniz. Fakat bu eleştirilerin tartışılabilir bir hale gelmesi için karşı tezinizi oluşturmanız ve asıl olanın ne olduğunu bize söylemeniz gerekir. Bu da bilimsel konuları çeşitli politik söylemler ile harmanlayarak kendi kişisel yaklaşımınızı dahil etmenizle olacak iş değildir Sayın Muzaffer Erdem. Bu açıdan bir örnek verecek olursak yönteminiz evrimi çürütmeye çalışan yaratılışçı görüşlere benzemektedir. Yani bilimsel yöntemi kullanmadan bilim ile ilişkili gerçekler çürütülmez ya da sorgulanamaz. Fakat kişisel fikrim olarak sizin çok önemli bir gerçeği yanlış yöntemler kullanarak belirttiğinizi düşünüyorum. Bilim; gerçek anlamda bireysel yaratıcılık ve var olmanın getirdiği merak duygusunu gidermek amacıyla gerçekleştirilen bir "hayati" eylem olarak ele alınmamakta. Yıllar süren zorunlu eğitim sisteminin içerisine birilerinin kararı ile eklenmiş seçici gerçeklerden oluşmakta. Bilimi kendimiz için değil, dahil olduğumuz toplumun ekonomik, kültürel hatta siyasi ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştiriyoruz.

Vide supra 6 yıl önce 0
0

Muzaffer Erdem, Neye ve kime hizmet ettiğinizi bildiğinizi hiç sanmıyorum ama iyi bir şey yapmıyorsunuz en azından bunu biliyorum. Gözlemci olduğunuzu söylüyorsunuz ama hiç bir şeyi gözlemlemediğiniz de ortada, anlaşılıyor. Eğer gerçek bir gözlemci olsaydınız bu kadar saçma sapan fikirler öne sürmezdiniz. Ne istediğinizin hiç farkında bile değilsiniz. Ülkemiz, insanımız geri kalsın, hiç bir şey öğrenmesin istiyorsunuz. Çünkü öne sürdüğünüz her şey saçma ve hiç bir şeye çözüm olabilecek şeyler değil. Sizin beğenmediğiniz bilim sayesinde dünyanın bilime önem veren ülkeleri bugün bizden çok üstün, çok gelişmiş silahlar ürettiler ve hala da ilerlemeye çalışıyorlar. Peki siz ve sizin gibi düşünenler ne yaptınız veya ne yapıyorsunuz? Sadece laf... Sizin gibiler sayesinde biz o bilimsel ürünleri satın alıp, altındaki teknolojiyi çözmeye çalışıyoruz veya dünyanın parasını verip öğrenmeye çalışıyoruz. Neden? Çünkü sizin gibiler bilim yapılmasına engel oldular da ondan... Sizin kullandığınız bir tek "yer çekimi" sözü yüzünden bu ülke en azından 100 yıl geri kalmıştır. Neden biliyor musunuz? Çünkü kullandığınız bu terim sorgulamaya açık bir terim değildir. "yer çeker" hepsi bu... Neyi, nasıl çeker? Yanıt yok... Ama "kütle çekim" dediğinizde ne olur? İlk soru gelir. "Kütle nedir?" Arkasından tüm sorular akın eder. Bilimsel gelişim böyle olur. Sorular soracaksınız ve doyurucu, tatmin edici yanıtlar bulacak, arayacaksınız. Saçma sapan tanımlamalarla ne bilim yapabilirsiniz, ne de her hangi bir teknoloji üretebilirsiniz. Size defalarca kullandığınız deyimleri açıklamanızı bilimsel bir tanım yapmanızı söyledik. Ne yapabildiniz? "Aura" dediğiniz şeyin ne olduğunu bile bildiğinizi sanmıyorum. Süslü kelimelerle insanların kanacağını sanıyorsanız ancak sizin zihniyetinizde olanları kandırabilirsiniz. Lütfen bir düşünün ve ne yaptığınızın farkına varın. Ya da gerçekten bilim üretin ve ispatlı sonuçlarla bizi utandırın. Boş laflarla gerçekten sizi dinleyen olursa zarar vereceksiniz ve ne yazık ki bizim insanımız sizin gibilere kanıp aldanmayı çok sever. Çünkü tembelliği seven bir milletiz ne yazık ki...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0
0

Sn . Necmi Tüfek ; "Halkımızın tembelliği sevdiği" sözü genel olmamakla birlikte pekte yalan değil. Ama sizin telaşınızı anlayabilmiş değilim. Eğer dediğiniz gibi sözünü ettiğim şeyler birer yalan balonu ise patır patır patlar ve bende rezil-rüsva olur , bir daha da ne bilim kelimesini ağzıma alırım ve nede her hangi başka bir konuda ağzımı açmam. Birde sanki din ulemalarının demesi gibi , bilime inanan insanları bilimsel kafir yapıyormuşum gibi bir anlatımınız var ki sanki bilim ile ilgilenen insanlar ziraat tavuğu gibi önüne ne atılırsa sorgusuz süalsiz hemen yutmakda. Bahsi geçen bilimsel merağa sahip insanlar ne mutlu ki ülkemizin son derece hassas ve dikkatli insanları ve yaşları kaç olursa olsun dünyaya hep 13-15 yaşında bir çocuğun gözü ile bakabilme yetenekleri var. Yani eğer ben anlatılarım da o insanları aldatma ya da bilerek yanıltma cihetine gidecek olsam , o değerli insanlar ,malum siyasi partinin seçmenleri gibi "ot deyince de alkışlayan-dut deyince de alkışlayan " yargılama yeteneğinden yoksun , algı ve sezgi fukarası insanlar değiller. Bence beni tenkit edecekseniz sadece bana her şeyi diyebilirsiniz,Hatta aklınıza ne gelirse . Bunun için en ufak bir kırgınlığım olmaz (şahsıma yönelik hakaretler hariç) Ama bizi değerlendirme ve inceleme nezakete gösteren üçüncü şahıs durumunda ki arkadaşlarımız adına , kanaat ve karar vermeyi bence o arkadaşlarımıza bırakalım. Saygılarımla. Muzaffer Erdem

muzaffer erdem 6 yıl önce 0
0

Necmi tüfeğe ve Vide supra'ya katılıyorum.

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 6 yıl önce 0
0

Bilimsel düşünce, önce "gözlem"le başlar. Gözlem esnasında sorular sorulur ve neden-sonuç ilişkileri kurulur. Ancak bu sadece ilk aşamadır. Ardından bu gözlem ve sonuçları ile ilgili temel varsayımlar üretilir. Bu varsayımlardan en güçlü bir kaç tanesi, deneye tabi tutulur. Aynı koşullarda, aynı sonuçlar üretiliyor mu diye? Bu gerçekleşince, gözlem ve sonuçların arasında bir bağlantı olduğu, neden sonuç arasındaki ilişkiler irdelenmeye başlanır. Bu sonuçları üretecek sebepler denenir, "farklı koşullarda" vermesi gereken "farklı sonuçlar" elde edilir ve kıyaslanır. Ardından bunların arasındaki ilişkileri matematikleştirme başlar. Aradaki ilişkiyi doğru tanımlayan bir matematiksel yaklaşım (formülasyon, algoritma) üretilince, Bu da sınanır. Değişen koşullarda nasıl cevap vermesi gerektiği saptanır ve deney gözlem sonuçlarıyla kıyaslanır. Aradaki farklar, hatalı yolda olunduğunu gösterir. Hatalar, aşama aşama sorgulanır ve nerede , niçin ve nasıl yapılmış olduğu incelenir. Hataları azaltıkça, deney sonuçları ile öngörü sonuçları kıyaslanır. Artık öngörülen (çözüm-algoritma) yöntemle, deney sonuçları birebir örtüştüğünde; durum yorumlanır ve bir teori üretilir. Ardından bilim dünyasında bu teori ve öngördüğü tanım çözüm yöntemi başka bilimcilerin değerlendirmesine tabii olur. Eğer farklı sonuç üretir ise ya da çözüm yönteminde bir eksiklik-fazlalık-hata saptanırsa, bunlar tekrar sogulanır. Sonuçta teori, bilimsel bilgi haline gelene kadar bir çok farklı bağımsız kişi tarafından sorgulanmış ve hepsinde aynı sonuçları üretmiş hale gelir. Bütün bunlarda en başta matematik ve onun mantığı kullanılır. Çünkü matematik aynı zamanda eşitliğin iki tarafı arasındaki denge koşulunu, hep gözetir ve korur. Evrenin dili matematiktir. Fizik ise felsefi tercümanı (translator)dır. (Bence...) Matematik hata barındırmaz. Bir kaç hesapta hata belli olur. Matematik bilmeyenler ise hata yaptıklarını farketmediği için yaptıkları matematik değildir. (Benim gibiler mesela...) Bütün bu aşamalardan sonra üretilen düşünce ancak bilimsel bilgidir. Bu yollara açık olan düşünce de; bilimsel düşüncedir. Denemeye, sınamaya açık olmayan ya da bu imkanı olmayan bir düşünceye, bilimsel olarak ele almak çok zordurç Bunu iyi biliyorum. Çünkü bazen sınanma imkanı olmayan düşünceler de üretebiliyorum. Bunların "bilimselliği sınanmadan", bilimsel değerleri, benim için bile yok.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
0

Sn . Vide supra ; Sözünü ettiğiniz "ELEKTRİK EVREN TEORİSİ " hakkında herhangi bir bilgimin olmadığını belirtmek isterim, doğrusunu isterseniz ben Fizik konusunda hiç bir şey bilmiyorum desem yalan olmaz. Nasıl desem bilemiyorum , her konuda Agah bir bilim adamı falanda değilim.Sadece gördüğümü irdeler ve onu mutlaka merakımı giderene dek çözümlerim. Hayatta en iyi bildiğim şey "hiç bir şey" sabırlı ve meraklı birinin karşısında sır olarak kalamaz . Her defasında belirtmek beni düşündürüyor olmasına rağmen yine tekrar belirteceğim ; Ben bilim adamı değilim , beni bir bilim adamı gibi karşınıza alıp , teknik anlamda denetlemenizi anlayamıyorum. Benim istediğim sözünü ettiğim detayları sizinde bir gözden geçirmeniz. Ama taa başından beri bırakın gözden geçirmeyi , yazımı okur okumaz , asla olmaz deyip kestirip atmanız beni "Türk Bilim Camiası" nın durumu hakkında derin endişelere sevk etmek de. İnsan hayatı boyunca öylesine farklı şeyler düşünür ki , hatta düşündüğü bazı şeylerle daha düşünürken bile dalga geçer , düşündüğü şeylere bırakın inanmayı neden düşündüğü ile bile kendi kendine dalga geçer , işte buna düşünme antremanı diyorum ben , yani bizim bilim insanlarımız o kadar ciddi ve ketum ki düşünce antremanı bile yapasıları yok diyorum. Ve üzülüp üzülüp duruyorum . Ben bu ülkenin bir insanıyım , istediğim ülke insanların düşünürken bile özgür oldukları bir yer olmasını istiyorum . Özgür düşünceleri kendi yurtların doyasıya gerçeğe dönsün istiyorum . Ve daha bir sürü iyi şey istiyorum. Saygılarımla . Muzaffer Erdem

muzaffer erdem 6 yıl önce 0