1

Bu düşünce deneyi hakkında başka çalışmalarda yapılmıştı. Mesela, Washington\'dan Londra\'ya direk bir tünel açarak 50 dakika altında seyahat etmek gibi... Eğer hava sürtünmesi ihmal edilirse, Vide Supra\'nın belirttiği gibi sarkaç hareketi sürer gider. Aksi takdirde hava sürtünmesi ile nesnenin momentum enerjisinin bir kısmı kaybola kaybola, sıfırlana kadar hareket devam eder. Şayet bu hareket sırasında ekstra ivme verirseniz, diğer uçtan fırlar gider. Nesne merkezden en uzakta olduğu noktada (yer kabuğunda) en yüksek kütleçekimi kuvvetine maruz kalıyordur. Merkeze doğru üzerindeki kütle çekimi azalsa da hızı artar ve toplam momentumunu korur. Merkezden geçtikten sonra ise, kütleçekim kuvveti artmaya başlar ve diğer tarafta yer kabuğuna ulaştığında hızı sıfırlanır. Sürtünme yok ise bu hareket devam eder. Var ise, nesnenin hızı sıfırlandığında merkezde - tam ortada olur. Ve belirttiğiniz gözlemci aslında fiziğe aykırı bir durumu bildirmiyordur, fiziği bilmiyordur. Çünkü fiziğe aykırı bir durum yoktur. Olsaydı, uzay gemileri de dünyadan ayrılamazdı. Kaçış hızı, ivme, momentum gibi temel fizik konularına bakarsa, o gözlemci de hatasını anlardı. Sorunuzun (neredeyse 100 yıllık) cevabı bu... Ve sorunuz bu şekilde \"yer çekimi karakteristiğini\" anlamak için yeterli değil. Sadece işlevini tanımlamış olursunuz... Ama sorunuzu bir kaç ek ile zenginleştirebilirsiniz... 1) Neden merkezde kütleçekimi sıfır? 2) Bu noktada kütle çekiminin sıfır olması; karşıt yönden gelen kütleçekiminin birbirini sıfırlaması gibi basit bir açıklama olabilir mi? Yoksa daha kompleks bir açıklama gerekir mi? 3) Eğer kütleçekimin karşıt yönlerden gelip birbirini sıfırlaması ise, (Bu tünelle merkeze inen) nesnenin her yönden gelen eşit kütleçekim kuvveti ile merkezde dağılması/parçalanması gerekmez mi? Bu durumda ise tam merkezdeki maddenin, dünyanın kalan kütlesince çekilmiş olması muhtemel değil mi? Yani tam merkezde küçükte olsa küresel bir boşluk olabilir mi? 4) Neden küçük kütle, büyük kütlenin merkezine doğrusal olarak ulaşmaya çalışıyor? Düşüyor? Oysa orada kütleçekimi en zayıf düzeyde...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Öncelikle bu sorunsaldaki can alıcı noktaları bu kadar temiz özetlediğiniz için teşekkür ederim. Neden merkezde kütle çekimi sıfır durumunu başka bir düşünce deneyi ile ifade etmeye çalışırsak ; diğer bütün kütlelerden arındırılmış boş uzayda kendimizi ve bizden eşit uzaklıklarda , kütlesi bize nazaran çok büyük ve eşit kütlede gök cisimleri hayal edelim. Bu şartlar altında bize etki eden net kuvveti bulmak basittir. G.(m1.m2)\\r2 formülünü kullanarak bize etki eden net kuvvetin sıfır olduğu açığa çıkar ve biz eylemsizliğimizi sürdürürüz. Dünyanın merkezinde asılı kalmamız , yani hızımızın sıfır olması ile boş uzayda bu şekilde hızımızın sıfır olması birbiri ile ilişkilendirilebilirmi. Hem bi nevi etrafımızdaki bu gök cisimlerini küresel simetrik olarak extreme miktarda arttırırsak dünyanın merkezindeki gibi bir atmosfer oluşturmaz mıyız. Bu sorunsalda asıl belirlenmesi gereken durum bu eylemsizliğin şiddetsiz mi yoksa şiddetli bir eylemsizlik olduğudur. Yani biz bu denge şartları altında , karşılıklı kol ve bacaklarımızdan çekilir gibi mi yoksa boş uzaydaki gibi mi bir denge durumu söz konusudur. Madem ki yer çekimi sadece kütlenin varlığı ile oluşan bir durumdur neden bu sistemde bir çekim var olmasın. Yoksa karşılıklı kütle çekim dalgalarının bir birini yok etme gibi bir durumumu söz konusudur. Mademki konu hareket o zaman ; fiziğin üç temel yasasından biri olan etki-tepki den doğan hareketi incelemekte fayda vardır. Yasa derki ; bir cisme bir kuvvet etkiyorsa , cisimden kuvvete doğru eşit büyüklükte ve zıt yönde bir tepki kuvveti oluşur. Bu durumu detaylı olarak ele alırsak ; cisimleri oluşturan atomların sınırladıkları hacim bir elektron örüntüsüyle örülmüştür , çekirdek bu hacme oranla zerre düzeydedir. İki atomun bu eksi yükle yüklü elektron örüntüsü birbirine yeterli miktarda yanaştığı zaman , bu elektronlar birbirini manyetik kurallar çerçevesinde zıt yönlü iter ve etki-tepki bu şekilde oluşur. Varılmak istenen sonuç en basit gündelik olaylarda bile oluşan hareketin temel kaynağı ; çekirdek (+) ve elektronlardan (-) oluşmuş atom sistemindeki elektromanyetik dengenin bir yönlü bozulmasından kaynaklanır. Zira bu sistemde atomların birbirine tokuştuğu yerdeki elektromanyetik denge ile ,dış tarafta kalan kısımların elektromanyetik durumu eşit olmayacağı aşikardır. Yani hareket atomdaki elektromanyetik dengenin bozulması ile ilgili bir durumdur. Bu muğlak durumu özel göreliliğin ispatlanmış öngörülerinden biri ile desteklenecek olursa. Özel görelilik der ki ; cisimler hızlandıkça hareket doğrultusundaki boyları kısalır yani hacimleri küçülür. Bir atomun hacmini elektron örüntüsünün yarıçapı belirlediğine göre ; hareketin doğrudan doğruya elektromanyetik dinamikleri etkilediği açıkça görülür hatta bu süreç zaman algısını bile yavaşlatabilir. Sonuç olarak yerçekimsel alan yada eğrilmiş uzay-zaman atomdaki elektromanyetik dinamikleri etkileyerek hareketi oluşturacak süreci oluşturabilirmi. Hareket halindeki bir cismin içindeki zaman ile , yer çekimsel alanda bulunan bir cismin içindeki zamanın yavaşlamasını aynı neden oluşturmuş olabilirmi.

Caner YÜKSEL 7 yıl önce 0