0

Evrenin ortalama yoğunluğunun sıfırdan farklı olmasını, arka plan ışımanın neredeyse her tarafta homojen olmasından anlıyoruz. Tabii bu yoğunluk maddesel değil, enerji yoğunluğu. Sonuçta madde de, yoğunlaşmış enerji olduğundan bu temel durumu değiştirmiyor. Bizler yoğunluğu, maddesel özelliklere bağlayınca, uzay bize boş gözüküyor. (Sadece içinde arada bir var olup-yok olan sanal parçacıklar ve bir kaç toz -hidrojen atomu gibi maddesel yoğunlaşmalara göre, yoğunluğu ölçüyoruz. ) Ancak evren ne kadar büyük olursa olsun, içerdiği toplam enerji miktarının sabit olduğunu düşünüyoruz. Yani kapalı bir sistem ve dışarıdan etki, katkı yok. Tabii bu durumda genişleyen evrende, ortalama enerji yoğunluğunun genişleme ile zamanla azalması, düşmesi gerekiyor. Bunun trilyonlarca yıl sürebilecek bir hızda olduğu tahmin ediliyor. Yani evren soğuyor ama çok çok yavaş. Şimdi evrenin sonlu ya da sonsuz olmasına gelince. Aslında her iki durumda da aynı sonuçlara ulaşılacağı için pek bir önemi yok. Bana göre sonsuz sayılabilecek bir boşlukta, genişleyen bir enerji alanından (3d brane, sicim zar) fazla bir şey değil. Hareket edeceği alan sonsuz, hareket eden alan sonlu. Ayrıca sonsuz kavramı da önemli. Bu kavramının üzerinde çok düşünülmeden kullanıldığını düşünüyorum. Karıncanın çember üzerindeki yürüyüşü de sonsuzdur. 0 ile1 arasındaki sayılarda sonsuzdur. Oysa her ikiside tanımlanmış bir bölgede gerçekleşmektedir. Bu nedenle sonsuzluğunda, göreceli olduğunu ve harekete bağımlı bir kavram olduğunu bile düşünebiliriz. Hiç hareket etmeyen bir taş için, sonsuz ne demektir?

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0