0

Canlı nedir, cansız nedir hep tartışma konusu olmuştur. Bir yumurtayı düşünüyorum ben. Tavuk tarafından içine konulan özel bir \"can\" unsuru yok. Sadece tavuğun vücut sıvıları ve hücreleri var. Hücrelerde kromozomlar, geliştiğinde nasıl bir şekil alacağını gösteren kodlanmış bilgiler olan hücreler var. Yumurta belirli bir ısıda tutulursa içindeki kodlanmış bilgiler ve belirli bir zamanda çözülüp ortama karışan kimyasal maddelerin etkileşimleri değişimlere neden oluyorlar. Sonuçta ilk kalp kasları geliştiğinde kasılıp, gevşeyip bir nabız atışı süreci başlıyor. Bu arada diğer tüm organlar da belirli sıralarla gelişip civcivi oluşturuyorlar. Şimdi bu civcivin \"canlı\" statüsü kazanması hangi aşamada gerçekleşiyor? Sonuçta onu meydana getiren her şey maddi ve kimyasal. Ben, biraz da burada yazıyor olmanın verdiği rahatlıkla şöyle bir saçma sonuca varıyorum; \"Can\" denilen şey titreşen ilk sicimsel boyutta başlıyor. Her parçacığın bir frekansı yani kalp atışı ritmi var. Yani, \"can\" dediğimiz şey sonradan eklenen bir şey değil bence. En küçük parçacıkta bile var olan bir özellik. Parçacıklar mümkün olan her şekilde bir araya geldiklerinde evrendeki çeşitliliği oluşturuyorlar ve uygun kimyasal ortam sağlandığında her türlü yaşam ve canlı örneklerini meydana getiriyorlar. Yani bence \"can\" sonradan eklenen bir şey değil. Maddenin en küçük parçasında bile var olan bir özellik. Tek fark eden, parçacıkların kombinasyonları. Bazen bir kaya oluyorlar, bazen bir gaz bulutu bazen insan. (Hoşgörünüze sığınarak) Biraz saçma bir düşünce gibi olsa da bu da bir bakış açısı sonuçta.

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

Evrimin aklınıza yatmaması bence geçen uzun zamanı gerektiği gibi dikkate almadığınız içindir. Eğer yeteri kadar uzun beklerseniz evrende olmayacak hiç bir şey yoktur. Yani bu söylediğim şey kuantum fiziğinin ana prensibidir. Hiç bir olasılık tam sıfır değildir. Yeteri kadar beklerseniz her şey olabilir. Organik hücre derken, bu organik olma durumunu nasıl izah edeceğiz? Evrene dışarıdan bir müdahale olmadan olayı izah etmek istiyorsak o zaman yukarıda söylediğim gibi \"en küçük bir sicim bile canlılık potansiyeli taşımak zorundadır\" gibi bir sonuca varırız. Çünkü bu gün var olan her şey o küçük tek boyutlu sicim ile izah edilmek zorunda. Sicim konusunda bir kaç söz söylemek isterim. O plank boyutundaki küçük madde özü yaptığı kıvrılma hareketleriyle parçacık olarak varlık kazanır. Kuantum fiziği bir sicimin kıvrılması için gereken en az kuvvetin 14 ton olması gerektiğini hesaplar. Bu kuvvet bizim boyutumuza orantılanırsa, sicimi bir metre boyunda düşündüğümüzde onu kımıldatmak için gereken kuvvetin ne kadar olması gerektiğini hesaplamak için 33 sıfırın yan yana yazılması gerekir. Bu güç bize göre sanaldır ama, zaten insanın \"can\" dediği şey de sanaldır. Can çıktığı zaman insanın kütlesinde bir azalma olmaz. Öyleyse bu \"çıkan\" şey nedir? İşte bu hareket durmuştur canlı için. Bunları kimsenin kafasını karıştırmak için söylemiyorum. Bu böyledir diye iddia da etmiyorum. Saçma olabilir ama bu şekilde de düşünülebilir. Yani mantık kabul edemese bile fizik kabul edebiliyorsa neden olmasın?

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

big bang teorisini destekliyen çok sayida olgu gözlemlenmesine karşın evrim teorisini destekliyen tekbir olgu duymadım. var ise bilgilendirirseniz sevinirim. mesela evrendeki tüm sistemlerinin birbirlerinden uzaklaşması, yani suya düşen bir taşın meydana getirdiği dalgalar gibi yayılması; aklımızda büyük bir patlamanın canlanmasına yardımcı oluyor. ama atomların zaman içerisinde dna gibi oldukça komplex bir yapıyı meydana getirebileceğini destekliyen bir olgu gözlemlenemediği için çoğu insan mantığı evrim teorisini düşük bir olasılık olarak algılıyor. Bu sebepten ki çok kişi dışarıdan bir etki, ( uzaylı, tanrı vs.) varsayımını bir türlü gözardı edemiyor. mesela benim kişisel düşünceme göre; timsah, köpekbalığı, sivrisinek gibi canlı soylarının milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe ugramadan günümüze ulaşması, evrim teorisini çürüten olgulardan sadece biridir. Zira bu canlılar neden evrilmediler? ayrıca duyduğum kadari ile, bir zamanlar dünya tekbir kara parçasından ibaretti. sonraları gerceklesen jeolojik hareketler neticesinde kara parçalandı ve kıtalar meydana geldi. insanların binlerce yıl once farklı kıtalar üzerinde yaşıyor olabilmeleri, (o kıtalara ulasabilmiş olmaları ki ilk insanın afrikada ortaya çiktığı one sürülür) bu olgu ile açıklanıyor. Dört milyar yaşindaki dunya, dinazorlara ev sahipliği yaptığı 150 milyon yıl boyunca tek kara parçası, insan ortaya cıktıktan sonra kıtalara bölünüyor.. tesadüf mü? http://zamaninruhu.blogspot.com/2009/01/ktalar-250-milyon-yl-sonra-yeniden.html?m=1

serkan 7 yıl önce 0
0

Evrim teorisini tartışmak gerekmiyor. Bunu zaten fırsat bulduklarında kavga etmek için kullanan insanlar var. Aslında her hangi bir fikri veya teoriyi futbol takımı tutar gibi sahiplenmek ya da reddetmek bana göre akıllı bir insanın yapacağı bir şey değil. Zaten öyle olduğunda görmeniz gereken şeyleri göremezsiniz. Duygular gerçeklerin önüne geçer. Soruyu yanlış sorarsanız bir yanıtı olmaz. (Bazı canlılar neden evrilmediler?) iyi bir soru değil. Nereden biliyorsunuz? Evrim belirli bir zaman veya sıralama takip etmez. \"Doğal seçilim\" dir. Yani doğa şartlarına bağlı gelişimdir. Bazı durumlarda her şey çok çabuk olur. Bazen de çok uzun zaman alır ama değişim mutlaktır. Bunu zamanımızdan geriye doğru giderek takip edebilirsiniz. Aynen evreni büyük patlamaya doğru geriye giderek takip eder gibi, dünyayı da geçmişe doğru izleyin. O zaman çok kromozomlu canlılardan, daha az kromozomlu olanlara, ayaklı, kanatlı olanlardan sürünerek ilerleyebilenlere ve sonunda çoklu yapılar oluşturan ilk hücrelere kadar gidin. Şimdi bu açıdan bakınca evrim teorisini reddetmenin ya da kabul etmenin bir anlamı var mı? Virüsler, sadece bir kaç molekül boyundadır. Yani sadece bir kaç molekülden ibarettir. Ama korkunç bir şekilde kendisini kopyalamak, çoğalmak isteğindedir. Onları cansızlar sınıfına sokabilir miyiz? Onlardaki bu çoğalma içgüdüsü nereden kaynaklanıyor? Keza, bakteriler olmasa hiç bir gelişmiş canlı yapı olmaz. Onların varlıklarını sürdürmelerini sağladığı canlılar, yine onların bir şekilde aksamaları, görevlerini yapmamaları durumunda hastalanır, ölürler. Onları ne yapacağız? Hem evrimi, hem de yaratılış öğretilerini körü körüne benimsemiş insanlar elbette kavga ederler. Yukarıda söylediğim gibi kemikleşmiş düşünceler insanların esnekliklerini ortadan kaldırır. Kavgaya gerek yok zaten. Galileo\'nun dediği gibi \"Siz ne derseniz deyin dünya dönüyor.\" Her şey doğal seyrini takip ediyor. Neye inanırsanız inanın ama başkalarına dayatmaya kalkarsanız ne olursa olsun bu kötü bir şeydir. \"Siz iyi olduğundan emin olsanız bile...\"

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0