yok olmak için var olmak.

bu koca kainat tek varlık için olmuş olamaz , dinlerde gecen boyutsuz cennet-cehennem sadece insanlık için çok fazla , belki yıldılzrda birer canlıdır çalışan bir makanizmaları vardır yaşayan her şey dünyadaki gibi olmak zorunda değil , varlığın gereği yaşama sahibiz evrende amacımız genlerimizde kodlanan davranışlar ve aklımızı kullanmak bizim payımıza düşen bu .

Bence hayatın ve evrenin amacı yoktur, kuantum kozmolojisi de bu konuyu güzel ele alır. Tek hücreli bir canlıdan evrimleşme şansı bulduk, doğal seçilimden geçtik ve hayatımıza devam ettik. Yabani hayvanlarla savaştık, gün oldu mağaralarda soğukta dayandık ve bu zamana kadar insanoğlu kendi ırkını korudu. Bir amaç olduğunu sanmıyorum bu durumda, doğal seçilimden geçemeyebilirdik, atomlar birleşip yeni moleküller oluşturamayabilirdi(insanlığa adım da budur) O yüzden bence yaşadığımız anın kıymetini bilmeyiz, zira 4.5 milyar yaşında dünyada ortalama 90 yıl yaşayacağız...

Hayatın amacı yoktur. Şans eseri dünyamızda yaşam doğdu ve biz oluştuk. Kısaca amacımız yoktur.

Canlılığa değer katmak hayatın amacıdır. Canlı bilgiyi sürdürür. Milyonlarca yılın bilgisini ve belki de (RNA\'lar vasıtasıyla) kendisinden de bir bilgiyi miras bırakır. Yaşam değerlidir. Çünkü varlığın etrafına uyum sağlamasını ve değiştirmesine olanak tanır. Her canlı da kısmen de olsa zeka vardır. (Bu vücut/beyin oranı üstünde) . ancak her canlı da akıl aynı oranda değil. İnsan aklı ile çevresini değiştirme imkanına sahip olan (bizim bildiğimiz) tek canlı. Diğerleri şartlara/ değişimlere uyarken, İnsan şartları değiştirir. Bu nedenle \"akıl\" özel bir hediyedir. Önemli olan bu \"akılı\" nasıl kullandığımız. Kimlerin, kimin faydasına olarak; çevreye olan \"toplam katkı\" gibi düşünebilirsiniz. Bu katkıyı büyütmek ve olumlu yönde kullanmak ise iradenin ve karar vermenin bir parçasıdır bence. Hayatın amacını arıyorsak, aklımızı nasıl kullandığımıza bakmamız yeterli bence... Kullanılmayan bir şeyin değeri olmaz. Bizim daha doğrusu genç kuşağın şanssızlığı; onlara her yönden yıpranmış, bozulmuş, dejenere olmuş bir dünya ve toplumlar yığını bırakıyor olmamız. Bir bakıma dünyanın sunduklarını, har vurup, harman savurduk. Geleceğimize, çocuklarımıza sorunlardan başka, çok az güzel şey bırakıyoruz. Toplumsal değerlerimiz bile, kişilerin kendilerini güvende ve huzurlu hissedebilecekleri bir ortam olmaktan çıkıyor. Ve ne yazık ki, daha kötüye gidiyor. Bu nedenle olumsuz yazıları gördüğümde üzülsem de, karamsarlıklarını anlıyorum. Hayatı amaçsız görenlere tavsiyem, bizim hatalarımızı sürdürmemek ve bunları değiştirmek amacınız olsun. Bu anlamı hayatınıza kattığınız zaman, farklı bir gözle göreceğinizi umuyorum. Saygılar

\"Canlı bilgiyi sürdürür. Milyonlarca yılın bilgisini ve belki de (RNA\'lar vasıtasıyla) kendisinden de bir bilgiyi miras bırakır.\" ifadesi ile Shibumi_tr güzel bir tespit yapmış. Evrende var olan her şeyin amacı mevcut bilgiyi kullanarak yeni bilgiler üretmektir. Bilgi , bilgiyi üretir. Kendisindeki mevcut bilgiyi kullanıp yeni bilgi üretemeyen yapılar , çözülmeye , bozunmaya ve bilgi üreten başka yapıların bilgi transfer kaynağı haline gelirler.Basit bir örnekleme yaparsam; kalıtım ile bilgili olarak doğan bir otobur yavrusu kendisi için tehdit ve tehlike oluşturan etoburu gördüğünde (bilgi edinme) kaçmayı akledemiyorsa o etobura yem olmaktan kurtulamaz! Ya da tersini düşünelim ; yeni doğan bir otobur yavrusunu bile gördüğünde (bilgi edinme) yakalamayı beceremiyorsa (mevcut bilgiyi kullanma) aç kalıp ölmeye ve akbabalara , diğer leşçilere hatta bakterilere yem olmak durumunda kalır! Yaşamaya devam etmek ancak yeni bilgiler , yeni yaşam teknolojileri üretmekle gerçekleşir. Fakat bilgi ve yaşam teknolojisi üretemeyip başka yapılar için bilgi kaynağı haline gelmek de evrenin bilgi üretmek amacına ters düşmek değildir! Unutmayalım ki büyük balık küçük balığı yutacaktır ama tam yutulurken küçük balık , kendisini şişirerek yutulmaz lokmaya dönüştürecek teknolojiye sahip olabildiyse yaşamını sürdürecektir.. Evrende var olan her şey ve hatta evrenin kendisi de canlıdır. Bilim , canlılığın ne olduğunu yeniden tanımlamalıdır , sonuçta bugün canlı olarak kabul ettiğimiz her yapı özünde cansız , inorganik yapı taşlarından oluşmuştur. Üstelik canlı ve cansız ayırımına tutulan bütün yapılar kendilerindeki mevcut bilgiyi kullanarak yeni bilgiler/yeni teknolojiler üretmek ve kullanmak durumundadırlar.

Benim bunlara bakış açım arkadaşların yukarıda söylediği kadar bilgi , teori kavramları oluşturmuyor bu konu hakkında çoğu kişi (bir gıdım bile felsefe bilen herkez ) ilgi duymuştur diye düşünüyorum . Asıl cevaba gelirsek bir çoğunuz sanırım Otostopçu nun Galaksi Rehberi adlı eseri okumuştur. Benim önceden hep var olma gibi kavramları araştırmayı kesip önümü açan eser . Bilgisayarın verdiği cevap ^^ Bence verdiğim cevapta değil, sorduğunuz soruda bir hata var . ^^ Şimdi eğer bu yazıyı okuyorsan beynini zorla ve düşün kainatın üzerindeki sonsuz ışık yolu gezegenleri , sonsuz galaksileri , kara delikleri , sayamayacağımız her şeyi . Ve sence kainatın cevap ı dedğimiz gerçeği bir bu aciz insanoğlu cevaplayabilir mi ? Her şeyin devamlılığını ve sürekliliğini onun %100 / 0,0000000000000000000001 i bile olmayan bir insan topluluğu cevaplayabilir mi ? Hayır . Bence kainat kendi içinde zaten bir cevap .