Esasen biz renkleri algılamayız. Renklerin arasındaki farkları algılarız. Bu bağlamda cisimden bize bir ışık gelip gelmemesi çok da önemli değildir. Ha mesela Vantablack diye bir malzeme yapılmış, üzerine düşen ışığın yalnızca %0.035\'ini yansıtıyor. Bu maddeyi göremiyoruz ancak etrafındaki diğer malzemelerden gelen ışık bu cismin etrafını kaplayarak onun şeklini algılayabilmemize olanak sağlıyor. Eğer bir odayı komple Vantablack kaplasaydık o odada hiç bir şey göremezdiniz. Duvarların size olan mesafesini, tavanın yüksekliğini ya da ayağınızın altındaki zemini kati suretle göremez ve algılarınzı tamamen yitirdiğinizi fark ederdiniz. Örneğin pilotlar için gece uçuşlarında dışarıda görsel dayanak yoksa güvenebilecekleri tek şey jiroskop tarafından temin edilen sanal ufuktur. Eğer bir uçağın sanal ufku çalışmıyorsa uçağın hangi doğrultuda gittiğini pilot \"algılayamaz\". Ama ışık varken de bu durum aynı. Görsel dayanak olacak renk farkları yoksa algılayamazsınız. Eğer sizi tamamen tüm yüzeyleri Kırmızı renge boyanmış bir odaya kapatsaydık, oda içerisindeki ışık yüzeyden \"Kırmızı\" olarak tanımladığımız renkte yansıyıp gözünüze gelecekti ancak; yüzeylerin arasındaki farkı eğer ışık aynı miktarda yansıyorsa (Hani bazen bir arabanın kapısı orijinal olduğu halde sanki böyle boyalı gibi görünür ya, ışıktan dolayı o olay yoksa) yine algılayamayacaksınız. Aslında sadece renkler arasındaki farklarla idrak ediyoruz.
![Uzay Çalışmalarının Önemi - Süleyman Fişek [Röportaj]](https://www.fizikist.com/uploads/img/uzay-calismalarinin-onemi.jpg "Uzay Çalışmalarının Önemi - Süleyman Fişek [Röportaj]")