0

Kendinize haksızlık etmeyin. Zaman zaman insanın kendisini yetersiz hissettiği olur. Bu gayet normal. Ama normal olmayan şey, dini bir konuyu fizik yasalarıyla açıklamaya çalışmak. 6 değil 60 yıl da uğraşsanız başaramazsınız. Zor olduğu için değil, ikisinin aynı dilden olmadığı için...Yani onları birbirlerine çeviremezsiniz. O yüzden, dini din gibi, bilimi de bilim gibi öğrenmek, anlamak gerekir. Levh-i Mahfuz, muhafaza edilen levha, yazıt anlamına geliyorsa, demek ki yasaklanmış bilgidir. Yani erişilemez. Ama ben size başka bir bakış açısı önerebilirim. Evrenin geçmişi, geleceği konuları Allah katında mahfuzdur, erişilip, değiştirilemez çünkü yaşanmış, bitmiştir. Allah bir şeyin olmasını istediğinde aynı zamanda ölümünü yani sonunu da öngörmüştür. Ondan başka her şey ölümlüdür. Ve zaten evreni yarattığında sonunu da yaratmış, görmüş olur. Bu yüzden gaybı sadece Allah bilir. Din dersi gibi oldu ama ben şahsen böyle düşünüyorum. Fiziğe gelirsek; Hareket bir enerji türüdür. Yani hareketi sağlayan enerjidir. Enerji de evrendeki her şeye dönüşür. En başta ne kadar enerji varsa 13.72 milyar yıl sonra da aynı enerji vardır. Çünkü enerji yoktan var edilemez ve var olan enerji bizim evrenimizden koparılıp yok edilemez. Önce bunu sindirmek gerekir. Çünkü birinci yasa budur. İkinci yasa \"Entropi\"dir. Yani düzensizlik daima artar. Düzensizliğin artması demek; evrende işlem gören enerji türlerinin birbirlerine yaklaşması demek. Yani evrendeki enerji seviyelerinin orta bir yerde buluşmaya doğru gitmesi demek. Enerji seviyeleri ortak bir değer alırsa o zaman evrende hiç bir iş yapılamaz. (Evinizdeki ortam 220 volt elektrik içeriyorsa, fişi pirize sokmanız hiç bir işe yaramaz. Çünkü aynı seviyedeki enerji iş yapmaz.) Şimdilik bu kadar yeter. Fazla uzun yazılar beni sıkıyor. Ama siz çekinmeden sorular sormaya devam edin.

Necmi Tüfek 8 yıl önce 0
0

Bazı yanlış bilgiler sizi esir almış gibi sanki. İsterseniz önce onları düzeltelim. Bir kutunun veya bir evrenin içine parçacıkları yerleştirip istenildiği gibi davranmasını sağlamak mümkün değildir. Çünkü \"belirsizlik\" ilkesi var. Bir parçacığın hem hızını hem de konumunu aynı anda ölçemez veya denetleyemezsiniz. Tanrısal bir güç de bunu yapamaz. Zor olduğu için değil, biri diğerini bulanıklaştırdığı için. Ne yapılabilir? \"olasılık\" \"istatistik\" yasaları devreye girer. Tek tek parçacıklarla uğraşmak yerine çoklu sistemlerin davranışları kontrol edilebilir. Ama hep belli bir olasılık payı kalacaktır. (Kelebek etkisi) Yani her zaman çok az ihtimal dahi olsa istem dışı, sıra dışı bir olayın gerçekleşme olasılığı bulunur. Hele ki sistem kendisini geliştirmiş, insan gibi düşünebilen bir varlık ortaya çıkmışsa olay daha da ilginç olur. Yani düşünebilen bir varlığa \"sen şöyle düşün\" diye empozeler yapamazsınız. \"Kader\" konusu çok da zor değil. İnanıyorsanız, \"bu benim yaşadıklarım kaderimdir\" der kabullenirsiniz. Ama sabah evden çıkarken \"bir de şu sokaktan geçeyim\" derseniz bir şeyleri değiştirmiş olursunuz. Ha \"benim böyle davranmam daha önce zaten planlanmıştır\" derseniz işte o zaman çıkışı olmayan bir yoldasınız demektir. Kaderci ve teslimiyetçi olmaktansa, hataları ve sevaplarıyla kendi kaderinizi kendiniz tayin edip, bunun sonuçlarına razı olabilmek veya en azından böyle düşünebilmek \"İnsan olmanın dayanılmaz hafifliğidir\" derim ben.

Necmi Tüfek 8 yıl önce 0