0

İnternet erişimi doğrudan insan beynine yerleştirilmiş bir alıcı-verici ile olacak. Bu bilgiyi depolama, hafıza konusunda devrim olurken, algılarda da sorunlara yol açacak. Bir kişinin bina güvenliğindeki 100 kamerayı aynı anda kontrol etmesini düşünün. Ya da aynı anda 10 kişi ile sohbet etmesini. Ya da bir konuda bilgi ararken, doğru ile yanlış bilgileri ayırmasını... Anlayacağınız, insan beyni için ciddi bir sınav var. Belki otomatik çeviri programları sayesinde, tercüme derdi kalmayacak. Düşüncelerin ortak dijital dile dönmesi ile konuşulacak. Diğer yandan tek bir güçlü güneş fırtınası ile tüm elektronik sistemler çökerse, insanlık yok olma merhalesine gelir sanırım. Nüfus 9 milyar üsttü olacak ama dünyanın doğal kaynakları 2 milyarı ancak karşılayacak. Kalanı ne olacak alternatifiler çok. Gezegenlerin dünyalılaştırılması için en uygun gezegen Mars. Buraya yerleşenlerin zamanla kendi bağımsızlıklarını ilan etmeleri ve dünyadan göç istememeleri ihtimali yüksek. Bu nedenle astroidler, dev Gaz gezegen uyduları da iskâna açılabilir. Özellikle maden ve hidrokarbon rezervleri için. Süreci etkileyecek ana etmen, nüfus artışı ve doğal kaynakların tükenme düzeyi. ………… Çalışma yaşamı değişecek. Sanayi devriminin, günlük 8 saatlik düzenli çalışmanın yerini, part-time hatta proje bazlı, kısa süreli çalışma sözleşmeleri genel geçer olacak. Bunun anlamı sosyal güvenlik ve sağlık sistemlerinin çökmesi ve bu hizmetlerin kamu'dan özel şirketlere geçmesi demektir. Yani kişilerin geleceğe yönelik yatırımları için gerekli sistemi kendileri oluşturacaklar. Zamanında bir kenara para yatırmayanın vay haline. Günümüz ABD sağlık sisteminin 10 kat veya daha fazla kötüsü... :-( Çalışma yaşamı değiştiği için, şirketlerin derebeylik sistemi gibi kendi temel tüketici ve çalışan kadrosu üzerine kurulu bir yapıya geçme ihtimalleri yüksek. Çünkü milli devlet kavramının temelinde, belli bir bölge ve toplumda yaşayan bireyin korunması vardır. Küreselleşen dünya da bu kavramın içi çok boşalacaktır. Milli devletler ve hukuki kurumları ancak, bu şirketler arası anlaşmazlıkları çözmek üzere hakem bir karar mercii düzeyine çekilebilir. Bunun diğer anlamı ise; bireyin haklarının güvencesi toplum tabanından, mali kaynaklar ve gruplar tarafına kayacak demektir. Ancak bunlar 100 yıl sonrası için ..... Oysa önümüzdeki 30-50 yıl içinde çok daha değişik ve sert dönüşümler var. İlk önce nüfus artışının kontrol edilmesi geliyor. Savaş ve hastalık dahil her yol denenebilir. Çünkü ülkelerin temel ekonomik yapıları, büyümeye dayalı. Yani çok tüketime... Bu da elindeki ile yetinmeyen ve hep daha iyisini arama ve tercih etme kültürünün yerleş(tiril)mesinin bir sonucu. Bu seferde kişi başına düşen kaynak sayısı azalıyor ve bireysel tatmin verimliliği ciddi olarak düşüyor. Mutsuz, karamsar kişilerin birbirini ötekileştirmesi ve saldırgan politikalara destek verme ihtimali yüksek olacak. Bu eğilimler, kendi yapılarını korumak isteyen toplumlarca da el altından desteklenecektir. Çünkü büyümeye dayalı ekonomik yapının devam etmesi için bir yerlerde boşluklar, yıkılmalar ve yeniden yapılanmalarla açığa çıkan ihtiyaçlar- talepler lazım. (Kabaca Ortadoğu birbirini yiyecek, yıkacak, endüstrileşmiş toplumlarda onlara ihtiyaçları ne ise satacak ve büyüyecek. Hem dünyanın sınırlı kaynaklarını paylaşacakları kişi sayısı azalacak, hem de bu işlemi kâr’lı bir iş haline getirecekler. Tabii tek ortadoğu değil, dünyanın muhtelif bir çok bölgesi de gözleniyor. Yeter ki çanak tutacak süper zeki ama akılsız liderler bulsunlar.)…………. Çocuklarımıza ve torunlarımıza hiç de güzel bir dünya ve hatta ülke bırakmıyoruz. Dünya olarak; kısa vadeli lüks ve Kâr bakışı ile; ; İsraf edilmiş doğal kaynakları, kirletilmiş doğası, yetersiz alt yapısı, çarpık kentselleşmesi, kültürel ve toplumsal görgü düşüşü, bilimsel alt yapı yetersizliği, bağnazlaşmış ve dar açılı düşünen ileri teknoloji kullanıcısı (yönetilmeleri ve yönlendirilmeleri daha kolay) sayısı arttırılmış, iş ve üretim planlamasında başarısız olmuş bir durumdayız. ….. Birileri çıkıp bunu politik söylem olarak ele alınca şunu söylüyorum: Madem biz (şu an yönetimde olan kuşak) ve bizden öncekiler doğru işler yaptılar… O zaman bu ülke neden bu halde? İnsanlık olarak neyi doğru yaptıkta? Şimdi semeresini alıyoruz. Bu yüzden önümüzdeki yakın dönem, miras bırakılmış sorunlarla savaşım ve çözüm üretme dönemi olacak… Gençler ne kadar kızsalar, haklılar. Onlar için daha iyi bir dünya bırakmamız gerekirken, lüks ve israf ile kaynakları tüketiyoruz (hala) . Büyümeye dayalı ekonomik modelin zorlanması ve alışkanlıklarının sonucu bu… :-

Burtay Mutlu 8 yıl önce 0
0

Ölümsüzlük diye birşey yok

Ahmet Denli 8 yıl önce 0