0

@Halil, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (CBT) Dergisi Sayı 1487- 18 eylül 2015 sayısında bu konu ile ilgili bir orta yazı var. "Ahlak bekçisi tanrılar olmasaydı, büyük toplumlar olmazdı" diye. Bir bakın.... Kesin yargılar kısmına gelince, kurgudan ziyade insan gruplarını gözleme dayanıyor. Yurt oda arkadaşlığından, siyasi partilere, ziraat kooperatiflerinden, spor takımlarına... Elbette bu konuda bir araştırmama yok sunabileceğim. Ancak belli bir amaca hedefe yönelik küçük gruplarda hiyerarşi düşük olduğu ya da olmadığı için eşitlik ve yardımlaşma daha yüksek. Aslında ana amaç, sağ kalım/ amacı başarım için mümkün olan çok kaynağı elde tutmak. ancak grup büyüdükçe, kişilerin fiziksel yada zihinsel yeteneklerine göre bir hiyerarşi oluşuyor. Bu sistemlerde de gruba en az faydası olanlar ya da atıl olanlar gözden çıkartılıyor. Bunda iki amaç var. İlki sosyal refah düzeyini yükseltme içgüdüsü. İkincisi, kısıtlı kaynakların daha uzun süre kullanılabilmesi için tasarruf hedefi. Tabi bu, bu kadar yalın ortaya çıkmıyor. Genellikle, şövenist, ırkçı, dinci veya ideolojik yaklaşımlar kılıfına sokuluyor. Örneğin, Bir ülkede işsizlik arttığı gelir dağılımı dengesizleştiği, fakirlik yükseldiği zaman , güçlü olan grubun, zayıf olarak gördüğü grubu bir şekilde ötekileştirmeye, dışlamaya ve daha az kaynak vermeye hatta elindekini almaya çalıştığı tarihte çok görüşmüştür. 1929 buhranından sonra Almanyasını inceleyin. Ya da 1956'da Türkiye de azınlıklara karşı yapılanları araştırın. Yok üşeniyorsnaız, günümüz Türkiye'sine bakın. Zaten apaçık ortada kavgaların esas nedeni ve sonuçları. Bu yüzden abes düşüncelerimi yanlışlayacak ya da daha iyisini kanıtlarıyla ortaya koyacak bir yazı koymanız çok daha doğru olur. Eleştirmişsiniz ama düşünceleriniz nedir? Saygılar

Burtay Mutlu 8 yıl önce 0
0

@Halil, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (CBT) Dergisi Sayı 1487- 18 eylül 2015 sayısında bu konu ile ilgili bir orta yazı var. "Ahlak bekçisi tanrılar olmasaydı, büyük toplumlar olmazdı" diye. Bir bakın.... Kesin yargılar kısmına gelince, kurgudan ziyade insan gruplarını gözleme dayanıyor. Yurt oda arkadaşlığından, siyasi partilere, ziraat kooperatiflerinden, spor takımlarına... Elbette bu konuda bir araştırmam yok sunabileceğim. Ancak belli bir amaca hedefe yönelik küçük gruplarda hiyerarşi düşük olduğu ya da olmadığı için eşitlik ve yardımlaşma daha yüksek. Aslında ana amaç, sağ kalım/ amacı başarım için mümkün olan çok kaynağı elde tutmak. Ancak grup büyüdükçe, kişilerin fiziksel yada zihinsel yeteneklerine göre bir hiyerarşi oluşuyor. Bu sistemlerde de gruba en az faydası olanlar ya da atıl olanlar gözden çıkartılıyor. Bunda iki amaç var. İlki bireylerin sosyal refah düzeyini yükseltme içgüdüsü. İkincisi, kısıtlı kaynakların daha uzun süre kullanılabilmesi için tasarruf hedefi. Tabi bu, bu kadar yalın ortaya çıkmıyor. Genellikle, şövenist, ırkçı, dinci veya ideolojik yaklaşımlar kılıfına sokuluyor. Örneğin, bir ülkede işsizlik arttığı gelir dağılımı dengesizleştiği, fakirlik yükseldiği zaman, güçlü olan grubun, zayıf olarak gördüğü grubu bir şekilde ötekileştirmeye, dışlamaya ve daha az kaynak vermeye hatta elindekini almaya çalıştığı tarihte çok görüşmüştür. 1929 buhranından sonra Almanyasını inceleyin. Ya da 1956'da Türkiye de azınlıklara karşı yapılanları araştırın. Yok üşeniyorsnaız, günümüz Türkiye'sine bakın. (Zaten apaçık ortada kavgaların esas nedeni ve sonuçları.) Sonuçta toplumu bir arada tutacak ahlaki değerler ve yargılar, bireylere hem koruma hem de paylaşım sağlayan kurumlar. Bunların zayıflaması ya da yok olması durumunda, mevcut sistem yüksek oranda hiyerarşik/bürokratik yapıya yöneliyor. Bir bakıma ében bilmem, ağam bilir, ona sorun, o ne derse ben onu yaparım zihniyetine" dönüşüyor. Bu yüzden abes düşüncelerimi yanlışlayacak ya da daha iyisini kanıtlarıyla ortaya koyacak bir yazı koymanız çok daha doğru olur. Eleştirmişsiniz ama düşünceleriniz nedir? Saygılar

Burtay Mutlu 8 yıl önce 0
0

@Halil, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji (CBT) Dergisi Sayı 1487- 18 eylül 2015 sayısında bu konu ile ilgili bir orta yazı var. "Ahlak bekçisi tanrılar olmasaydı, büyük toplumlar olmazdı" diye. Bir bakın.... Kesin yargılar kısmına gelince, kurgudan ziyade insan gruplarını gözleme dayanıyor. Yurt oda arkadaşlığından, siyasi partilere, ziraat kooperatiflerinden, spor takımlarına... Elbette bu konuda bir araştırmam yok sunabileceğim. Ancak belli bir amaca hedefe yönelik küçük gruplarda hiyerarşi düşük olduğu ya da olmadığı için eşitlik ve yardımlaşma daha yüksek. Aslında ana amaç, sağ kalım/ amacı başarım için mümkün olan çok kaynağı elde tutmak. Ancak grup büyüdükçe, kişilerin fiziksel yada zihinsel yeteneklerine göre bir hiyerarşi oluşuyor. Bu sistemlerde de gruba en az faydası olanlar ya da atıl olanlar gözden çıkartılıyor. Bunda iki amaç var. İlki bireylerin sosyal refah düzeyini yükseltme içgüdüsü. İkincisi, kısıtlı kaynakların daha uzun süre kullanılabilmesi için tasarruf hedefi. Tabi bu, bu kadar yalın ortaya çıkmıyor. Genellikle, şövenist, ırkçı, dinci veya ideolojik yaklaşımlar kılıfına sokuluyor. Örneğin, bir ülkede işsizlik arttığı gelir dağılımı dengesizleştiği, fakirlik yükseldiği zaman, güçlü olan grubun, zayıf olarak gördüğü grubu bir şekilde ötekileştirmeye, dışlamaya ve daha az kaynak vermeye hatta elindekini almaya çalıştığı tarihte çok görüşmüştür. 1929 buhranından sonra Almanyasını inceleyin. Ya da 1956'da Türkiye de azınlıklara karşı yapılanları araştırın. Yok üşeniyorsnaız, günümüz Türkiye'sine bakın. (Zaten apaçık ortada kavgaların esas nedeni ve sonuçları.) Sonuçta toplumu bir arada tutacak ahlaki değerler ve yargılar, bireylere hem koruma hem de paylaşım sağlayan kurumlar. Bunların zayıflaması ya da yok olması durumunda, mevcut sistem yüksek oranda hiyerarşik/bürokratik yapıya yöneliyor. Bir bakıma "ben bilmem, ağam bilir, ona sorun, o ne derse ben onu yaparım zihniyetine" dönüşüyor. Yani bu sorunun cevabı: ahlak ve etik değerler toplumsal yaşamanın ürünleridir. Bu yüzden abes düşüncelerimi yanlışlayacak ya da daha iyisini kanıtlarıyla ortaya koyacak bir yazı koymanız çok daha doğru olur. Eleştirmişsiniz ama düşünceleriniz nedir? Saygılar

Burtay Mutlu 8 yıl önce 0