0

Uçuk bir fikir değil. (Sadece varsayımımı ciddi anlamda gözden geçirmek zorunda kalırım. Üşengeçlik yani... :-) ) Esasında EMD uzay-zaman dokusunun uyarılmasının bir sonucu. Zaten ışıktaki, foton ile dalgayı birbirinden ayırmamdaki nedenlerden biri de buydu. "Bu dokuyu ne uyarıyor?" derseniz. Her ortamın bir enerji yoğunluğu ortalaması olduğunu varsayarsak, ortalamanın üstünde olan noktalardan enerji yayılımı olduğunu (entropi gereği zaten) olacaktır. Uzayın bir noktasındaki enerjinin serbest kalışı, bu dokuyu uyarıyor ve dalgalara sebep oluyor. Burada iki soru var. Foton elektromanyetik dalga olarak bu dalganın bir parçası mı, (dalga mı?), yoksa tamamen bağımsız olarak taşınan bir sörfçü mü ( parçacık mı?) Mevçut yaklaşım, fotonu bağımsız bir parça olarak görmüyor.. Aslında, dikkatle kökeni incelenirse, (Huygens ilkesi'nden çıkardığım sonuç aslında) dalganın uzay-zaman dokusunu belli bir yoğunlukta uyarması sonucu, anlık olarak o alanda ortaya çıktığını ve dalga periodunu tamamlayınca, uzay-zaman dokusuna katıldığını söylüyor. Yani foton olarak nitelediğimiz titreşim alanı, "yerel ve geçici" olarak uzay-zaman dokusundan sanal parçaçık olarak ödünç alınıp, geri verilmiş bir enerji birimini temsil ediyor. Diğer sanal parçacıklardan farkı, yüksüz oluşu... Fakat bu işlemin planck ölçeklerinde olmak üzere kesikli ve düz çizgide olması nedeniyle, bizler fotonun varlığını süreklilik olarak tanımlıyoruz. Sözün özü, EMD uzay/zaman dokusundaki uyarılma sonucu ilerleyen dalgaların bu doku ile yaptığı geçici ve yerel etkileşimler. (Bu çerçeve de fotonu dalga üzerindeki sörfçü olarak tanımlamakta mahsur görmedim. Gerçi sörfçü sürekli, her dalga periodunda değişiyor ama hepsi özdeş, fark edilmiyor.) İlk anda oluşan KCD uygun olay yerinden 510.000 km uzağa yayıldığında, verdiği rahatsızlığın bir kısmı EMD'ye dönüşmüş olabilir. Sonuçta kütle çekim dalgası da bir enerji yayılımı... Ama üzerinde daha çok düşünmek ve farklı senaryolara bakmak lazım. Yazdıklarım sadece varsayım.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
0

Bildiğimiz Em spectrum aralığı dışında boşluk var mı, yok mu ben de bilmiyorum. KCD veya EMD, hepsinin ortak özelliklerinden faydalanmaya çalışıyorum. (Neden-Sonuç veya evrimleşme sırası yerine...) İkisi de C hızında ve ikisi de aynı vakum ortamında aynı hız da (?)... Bu ikisinin de ortak paydaları olduğunu söylüyor. Ya aynı kökene dayanan (uzay/zaman dokusunun rahatsız edilmesi), farklılaşmış iki yapı ise? - Farkları; sadece frekans ve dalga boyu olabilir, diye düşündüm. KCD'nin EMD'ye dönüştüğünü değil, yayılma esnasında KCD'nin bir frekans aralığında uzay/zaman dokusunu uyararak, foton oluşumuna yol açmış olabileceğini sorguladım. (20 metrelik tsunami dalgasının, 3 metreye inmesi gibi... Dalganın bu şekilde değişmesi, zeminin (deniz derinliğinin) veya yoğunluğun değişmesi ile mümkün. Nötron yıldızları yakınındaki ortamın enerji yoğunluğu ile normal uzay'ın enerji yoğunluğu farklı olmalı ki KCD bir miktar uzaklaşınca, farklı sonuçlar üretebiliyor olabilir.) Burada esas soru, bence, "Kütleçekim dalgaları, kütleçekim alanlarından etkileniyor mu?" Işık gibi... Şimdilik, etkilenmediğini ve bunun KCD'nin frekans/dalgaboyu kaynaklı olduğunu varsayıyorum. ( Karanlık Madde ve Karanlık Enerji varsayımlarına, mevcut güncel açıklamalarıyla katılmıyorum. Çözümü "taneciklerle" aradıkları için. "Alanlar" kavramı ile bakmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden eğer haklıysanız KCD'nın kuantum çalkalanmasına sebep olup, uzay/zamandan bir tepkime ile foton oluşturması daha tutarlı geliyor bana..) Sonuçta amatör fizik meraklısıyım. Varsayımlarım bile sadece en fazla ilham verici olabilir.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0