0

Bilimsel anlamda aşk

Türker Türksever 3 yıl önce 28
0

Aşk da öyledir herhalde

Maxwell 3 yıl önce 0
0

Aşk... İnsan dahil tüm canlılar için büyük bir gizemdir. Tam bir hormonal çoşkuya ve değişime sebep olur. İnsanın dünya bakışını ve yaklaşımını değiştirir. Sadece üreme amaçlı değildir aşk. O sadece en bilinen sonuçlarından biri... Aşk, insan'a yaşadığını, var olduğunu maddi, manevi hissettirir. Esasen canlının var olduğunun, yaşadığının ve başka canlılarla bağ oluşturduğunun kanıtıdır. Temel olarak, iki varlık arasında bağ oluşturmaya yetecek ve sağlayacak uyum koşulları gerçekleştiğinde gözükür. (Bu bir feromonla verilen uygun DNA sinyali de olabilir, bir jest veya hareketle uyumlu olacağı güvencesi de olabilir. Ya da o kızı-erkeği düşündüğünüzde hissetmekten kaçamadığınız duygularda olabilir. Aslında binlerce sebebi vardır. ) Temel de iki tür aşk vardır. Bir tanesi, kısa süreli (insan için 4-5 yıllık) üreme yönündeki aşktır. Bu süre içindeki aşk daha çok en iyi genleri ve yeni doğan bireyin bakım süresinde gelişimini desteklemeyi amaçlar. Genelde başlangıçta biyolojiktir. Hormonlar geçince, aşk biter. Eğer bağlılık hormonları gelişmemiş ise bu sürede, genel de çiftler süre sonunda ayrılır. (Genellikle boşanmaların 5-7 yıl içinde olması, çocuğun yetişme yükünün de belli bir standarta oturduğu döneme denk gelmesinden kaynaklandığını iddia edenler var.) Bağlılık hormonları ile uyum sağlanmış ise kişisel doyum sağlayan şekilde devam eder. Doyum sadece cinsel değil, ruhsal da olur. Bir dokunuş veya öpücüğün fiziksel değerine oranla, ruhsal anmalı çok yükselir. Bu süre zarfında, kişilerin kendilerini ve karşılarındakini tanımaları sonucu karşı tarafla, "farklılıklar üzerinde uyum sağlama" görülebilir. Günümüzde çiftler daha çok birbirini yıpratarak, karşısındaki değiştirmeye çalışsa da, başarılı-uzun süreli aşk için, karşındakini olduğu gibi kabul edip, gelişimini izlemek ve buna uyum sağlamak daha faydalıdır. Çünkü hiç kimse, dünkü kişi ile aynı değildir. O yüzden aşkı, birbirlerinde bir çekim nedeni bulan kişilerin, ortak-işbirliği çalışması altında varlıklarını (ruhsal ve tensel) paylaşması olarak ele alabilirsiniz. İkinci tür olanı ise, ilk türden etkiler ve izler taşısa da daha geniştir. İki kişi arasındaki derin arkadaşlık, gönüldaşlık, dostluk, yüksek sevgi ve saygı yanında kişiye güven içerir. Ruhsal doyum ön plandadır. Cinsellik olmayabilir. Önemli olan bir soyut bir kavrama olan tutkudur. Bu içten bir dostluk tutkusu da olabilir, Yunus Emre'nin Hakk (C.C.) aşkından, "bilim aşkına", "sanat aşkına", kadar bir çok tür sayılabilir. Burada kişinin kendi varlığından doyum alması ve bunu paylaşması ön plandadır.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0
0

Aşk... İnsan dahil tüm canlılar için büyük bir gizemdir. Tam bir hormonal çoşkuya ve değişime sebep olur. İnsanın dünya bakışını ve yaklaşımını değiştirir. Sadece üreme amaçlı değildir aşk. O sadece en bilinen sonuçlarından biri... Aşk, insan'a yaşadığını, var olduğunu maddi, manevi hissettirir. Esasen canlının var olduğunun, yaşadığının ve başka canlılarla bağ oluşturduğunun kanıtıdır. Temel olarak, iki varlık arasında bağ oluşturmaya yetecek ve sağlayacak uyum koşulları gerçekleştiğinde gözükür. (Bu bir feromonla verilen uygun DNA sinyali de olabilir, bir jest veya hareketle uyumlu olacağı güvencesi de olabilir. Ya da o kızı-erkeği düşündüğünüzde hissetmekten kaçamadığınız duygularda olabilir. Aslında binlerce sebebi vardır. ) Temel de iki tür aşk vardır. Bir tanesi, kısa süreli (insan için 4-5 yıllık) üreme yönündeki aşktır. Bu süre içindeki aşk daha çok en iyi genleri ve yeni doğan bireyin bakım süresinde gelişimini desteklemeyi amaçlar. Genelde başlangıçta biyolojiktir. Hormonlar geçince, aşk biter. Eğer bağlılık hormonları gelişmemiş ise bu sürede, genel de çiftler süre sonunda ayrılır. (Genellikle boşanmaların 5-7 yıl içinde olması, çocuğun yetişme yükünün de belli bir standarta oturduğu döneme denk gelmesinden kaynaklandığını iddia edenler var.) Bağlılık hormonları ile uyum sağlanmış ise kişisel doyum sağlayan şekilde devam eder. Doyum sadece cinsel değil, ruhsal da olur. Bir dokunuş veya öpücüğün fiziksel değerine oranla, ruhsal anlamı çok yükselir. Fiziksel birliktelikte doruk noktasına ulaşılabilinir. Bu süre zarfında, kişilerin kendilerini ve karşılarındakini tanımaları sonucu karşı tarafla, "farklılıklar üzerinde uyum sağlama" görülebilir. Günümüzde çiftler daha çok birbirini yıpratarak, karşısındaki değiştirmeye çalışsa da, başarılı-uzun süreli aşk için, karşındakini olduğu gibi kabul edip, gelişimini izlemek ve buna uyum sağlamak daha faydalıdır. Çünkü hiç kimse, dünkü kişi ile aynı değildir. O yüzden aşkı, birbirlerinde bir çekim nedeni bulan kişilerin, ortak-işbirliği çalışması altında varlıklarını (ruhsal ve tensel) paylaşması olarak ele alabilirsiniz. İkinci tür olanı ise, ilk türden etkiler ve izler taşısa da daha geniştir. İki kişi arasındaki derin arkadaşlık, gönüldaşlık, dostluk, yüksek sevgi ve saygı yanında kişiye güven içerir. Ruhsal doyum ön plandadır. Cinsellik olmayabilir. Önemli olan bir soyut bir kavrama olan tutkudur. Bu içten bir dostluk tutkusu da olabilir, Yunus Emre'nin Hakk (C.C.) aşkından, "bilim aşkına", "sanat aşkına", kadar bir çok tür sayılabilir. Burada kişinin kendi varlığından doyum alması ve bunu paylaşması ön plandadır.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 3 yıl önce 0