0

Gözlemlenen bir olayı düşünelim. Cisimlerin dünyada yere düşmesi olsun konumuz. Şimdi cisimlerin düşmesinin sebebinin kütleçekim olduğunu söyledik. Buna bu ismi verdik. Fizik yasaları matematikle ifade edilirler çünkü insanlar olarak doğayı matematikle tanımlamaya alıştık ve matematik doğadaki bilgileri insan beynine tercüme edebiliyor ve bunun sayesinde çıkarımlarda bulunabiliyorduk. Evet artık anladığınız üzere fizik yasalarından kastım gerçekten olan ve bizim beynimize matematik sayesinde kodladığımız gerçekliklerdir. Fizik yasalarını inceleriz. Adı üstünde doğanın doğasını inceleriz. Fizik yasalarının matematiksel denklemleri tercümeden ibarettir. Fizik yasaları insanın incelemeleri tarafından ortaya çıkmamıştır ve gerçekten var olan gerçekliğin tercümesidir. Fizik yasalarını böyle algıladığımıza göre şimdi gözlemimize dönelim: Cisim düştüğü için yasa oluşmaz. Yasa zaten vardır. Yani biz cisim yere düşüyor öyleyse kütleçekim vardır demekle şunu kastetmeyiz:"Cisim yere düştüğü için kütleçekim vardır". Bunu söyleyemeyiz. Fizik yasaları evrenin gerçekliğinin birer tercümesi olarak düşünülebilir. Matematik dili ile tercüme edilir o kadar. Yani sırf insanlar incelediği için fizik yasaları oluşmaz. Zaten vardır ama biz keşfetmemişizdir. Matematik evreni tanımlayan en geniş(bildiğimiz) koddur. Matematiğin yasaları ya da kuralları fiziğin tanımı ve çıkarımı nasıl yapması gerektiğini söyler. Yani matematik evrenin insan için tercüme dilidir. Matematiğin yasaları evreni etkilemez insanın evreni nasıl tanımlaması gerektiğinin koşullarını değiştirir. "Matematik bir dildir ve bu dilde şairlere fizikçi denir" Richard Feynman

Emir 6 yıl önce 0
0

Emir, Yasa dediğiniz şey enerjinin davranış biçimidir. Enerji belli sıcaklıklarda belli davranışlar sergiler ve bunun istisnası yoktur. Mutlaktır. İşte o yüzden bizce "yasa" olarak değerlendirilir. Bu davranış enerjinin karakteridir. Tasarımlanmış olup olmadığını düşünmek bizi yorar ve de aşar.İnsanlar bu mutlak davranışları tespit ederler ve "yasa" olarak kabul ederler. Eğer büyük patlama teorisini gerçek olarak kabul edersek; o zaman enerjinin patlamadan önce, yani evreni meydana getirmeden önce çok yüksek sıcaklıkta ve çok küçük bir hacimde olduğunu kabul etmemiz gerekir. İşte bu sıcaklığın düşmesi için genleşme gerekir ve genleşme sürüyorken sıcaklık düştüğü için enerjinin de davranışı değişir. "Faz" denilen aşamalar geçirir. Bunlar da mecburi ve mutlak davranışlardır. Yani, enerjinin davranış yasaları onun karakterindedir. Bunu "yasalar daha önceden tasarımlanıp enerjiye nakşedilmiştir" diye değerlendirebilirsiniz elbette. Buna bir engel yok. Ama ispatı da yok. Bu yüzden tartışma konusu olmasına da gerek yok. Çünkü bizi bir yere götürmez. Ama bizim bir yasamız daha var. "Enerji yok edilemez veya var edilemez." Bu açıdan bakarsak, enerjinin en önceki en saf halinin, hem tasarımı hem de tasarımcıyı kapsaması gerektiği sonucuna varmamız gerekir. Belki bu daha iyi bir düşünce olabilir sanki? Yani nasıl düşüneceğiniz size kalmış olur.

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0