0

https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/32854 olacaktı. Parantezin sonu da dahil olmuş adrese... Hasan Özdemir'in sorusunda, alternatif evrenlerve farklı gerçeklikler sorgulanıyor. Bu konu ile bence bağlantılı çünkü, "bir çok farklı olasılık" içinden, "sadece ve sadece bir tane"lerinin (?) gerçekleştiği ve sabit kaldığı bir evrendeyiz. Veni Vidi'nin "Kuantum örüntülerinin" kavram açıklamasını bekleyeceğim. Bay Hiç kimse haklı, farklı-yanlış anlamış olabilirim. Neden sonuç ilişkisi; Her seferinde diğer tüm olasılıkların çökmesi ile oluşan tek bir olasılık kalıyor. Ve ne hikmetse bu olasılık her seferinde, en güçlü olasılık değerleri civarından oluyor. O zaman ya diğer olasılıklar aslında baştan beri geçersizdi. Değersizdi. Ya da bunun başka bir anlamı var. Bana göre gerçekleşen her olasılığın yanındaki diğer olasılıklar, (kaos teorisiyle uyumlu olarak) bir çok belirsiz değişkenin anlık durum bilgilerine göre, "esneklik sağlamak ve dengeyi kurmak" için varlar. Yani özetle; sadece "sisteminin kritik-mükemmel dengede / kaos'un kıyısında olduğu noktadaki olasılıklar gerçekleşiyor". ( http://bit.ly/2vUXvGr i ). Diğerleri çöküyor. Diğer tüm olasılıklar, bu denge noktasının farklı versiyonları-(fonksiyonun sonuçları) olmasına rağmen hiç biri kritik dengede değiller. Neden-sonuç ilişkisi açısından olayların dönüm noktalarını, hep bu kritik denge noktasındaki sonuçların toplamı, devamı olduğunu düşünüyorum. (Katılımcı fikirleri ile sohbet içinde devam ettiririz diye umuyorum. )

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
0

@Ozan konar, bağlantıyı göremedim. Klasik dünyanın karmaşası ve belirsizliği zaten ihtimallerden kaynaklanıyor. Ama her seferinde, sonuç olacak ihtimali belirleyen olasılık girdilerinin gücüne göre sonuçlanıyor. (Karmaşık bir cümle oldu, açıklaması gerekiyor :-) Her sonucu bir fonksiyon olarak ele alalım. F(x) fonksiyonunun işlevine göre bir temel formülü vardır. Bu formül duruma göre değişkendir ama fonksiyonun değişkenlerine göre bir sonuç verecektir. Diyelim ki, fonksiyonumuz "yüksek binadan atlayan, düşer" olsun. (Ya da f=m.a) Bu fonksiyonun değişkenleri; nesnenin kütlesi, yüzey alanı, yerçekimi ivmesi, atlama hızı, rüzgar hızı ve yönü, vb.leri hep birer değişkendir. (x,y,z,d...) Bu değişkenlerin bir tanesinin değişmesi, sonucu değiştirir. (Yani yere düşünce, karpuz gibi mi dağılacak yoksa, hafifçe mi konacak, hatta tam tersi uçacak mı (eksi "-" işareti)? Sonuç; değişkenlere bağlı olarak belirlenecektir. Bu bir belirsizlik veya karmaşa değildir. Ancak eldeki girdilerden bir veya bir kaçının tam veya doğru bilinmemesinden kaynaklanan belirsizlikler vardır. Eğer eldeki verileri en azından doğru okuyabilirsek, en azından net sonuca en yakın ihtimali bulabiliriz. ( Yaklaşık saatte kaç km hız ile yere çarpacağını...) Şu anki durumumuz , bence, bu. Sonuçta düşeceğini biliyoruz. Hızı ve şiddeti hakkındada kestirimlerde bulunuyoruz. -----------------------000----------------- İnsan ilişkileri bile bir nebze bu formülasyona uyar. Ancak bireysel düzeyde ele almak, değişken sayısının aşırı çok oluşundan dolayı, çok zordur. Kesin sonuç üretmez. Ama topluluklar söz konusu olunca, bazı zıt olasılıklar birbirlerini elimine ettiğinden ve en güçlüleri ortak eğilim şemsiyesi altında toplandığından, "toplum mühendisliği" daha kolay ve belirli... Yine de "...ya klasik dünya da belirsizse ve karmaşıksa..." sözünü açmanız faydalı olabilir.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
-1

@Ozan konar, bağlantıyı göremedim. Klasik dünyanın karmaşası ve belirsizliği zaten ihtimallerden kaynaklanıyor. Ama her seferinde, sonuç olacak ihtimali belirleyen olasılık girdilerinin gücüne göre sonuçlanıyor. (Karmaşık bir cümle oldu, açıklaması gerekiyor :-) Her sonucu bir fonksiyon olarak ele alalım. F(x) fonksiyonunun, işlevine göre temel formülü vardır. Bu formül, işleve göre belirlidir ama "aynı formül (fonksiyon)", değişkenlerine göre her seferinde farklı bir sonuç verecektir. Her durumda belirli koşullar (değeri bilinen değişkenler) altında vereceği sonuç, her zaman; Tek'dir. Diyelim ki, fonksiyonumuz "yüksek binadan atlayan, düşer" olsun. (Ya da f=m.a) Bu fonksiyonun değişkenleri; nesnenin kütlesi, yüzey alanı, yerçekimi ivmesi, atlama hızı, rüzgar hızı ve yönü, vb.leri hep birer değişkendir. (x,y,z,d...) Bu değişkenlerin bir tanesinin değişmesi, sonucu değiştirir. (Yani yere düşünce, karpuz gibi mi dağılacak yoksa, hafifçe mi konacak, hatta tam tersi uçacak mı (eksi "-" işareti)? Sonuç; değişkenlere bağlı olarak belirlenecektir. Bu bir belirsizlik veya karmaşa değildir. Ancak eldeki girdilerden bir veya bir kaçının tam veya doğru bilinmemesinden kaynaklanan belirsizlikler vardır. Eğer eldeki verileri en azından doğru okuyabilirsek, en azından net sonuca en yakın ihtimali bulabiliriz. ( Yaklaşık saatte kaç km hız ile yere çarpacağını...) Şu anki durumumuz , bence, bu. Sonuçta düşeceğini biliyoruz. Hızı ve şiddeti hakkındada kestirimlerde bulunuyoruz. -----------------------000----------------- İnsan ilişkileri bile bir nebze bu formülasyona uyar. Ancak bireysel düzeyde ele almak, değişken sayısının aşırı çok oluşundan dolayı, çok zordur. Kesin sonuç üretmez. Ama topluluklar söz konusu olunca, bazı zıt olasılıklar birbirlerini elimine ettiğinden ve en güçlüleri ortak eğilim şemsiyesi altında toplandığından, "toplum mühendisliği" daha kolay ve belirli... Yine de "...ya klasik dünya da belirsizse ve karmaşıksa..." sözünü açmanız faydalı olabilir.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0
-1

Sizin değil, benim uyumlu cevap yazmam gerekiyordu. Eleştirdiğim nokta, bunu sağlayacak düzeyde net olmayışınızdı. Fırlatılan taş, makro ölçeklerde artık. Yani bir olasılık hariç "tüm olasılıkların "zaten çökmüş" olduğu bir "bileşke sonuç". Bunun bir daha niye olasılığı olsun ki... Ha!, aynı anda avucunuza 1000 taş parçası alıp, atarsınız. O zaman bu taşların her birinin arabaya çarpma olasılığını değerlendiririz. Karşımıza çıkan her sistem, oluşumu esnasındaki mikro olasılıkları kapatmış ve belirlemiştir. Arabaya çarpacak taşları belirlediğimiz de, (en azından sayı ve kütle olarak) buna göre, basınç, zarar, momentum hesaplarını bu yeni sisteme göre yaparız. Ayrıca mikro ölçekte belirsizlik dediğimiz şey, parçacıklar dalga durumunda iken nerede yoğunlaşacaklarını (enerjinin) bilemeyişimizden kaynaklanıyor. Oysa tek bir noktada, içinde bulunduğu sistemin, tam "kritik dengede" olmasını sağlayacak, tek bir noktada (kaos'un kıyısında) bu yoğunlaşma gerçekleşecek. Foton veya elektron çift yarık sisteminde, bence her durumda tek bir yarıktan geçiyor. Aynı anda iki yarıktan birden geçmiyor. Sadece yarıklardan birinden geçme olasılıkları eşit. Dalgaların üzerinde sörf yapıyorlar ve dalgaların hareketlerine bağımlılılar. Yani ortada elektronveya foton olmasa bile, bu dalgalar gene girişim yapacak. Sadece biz bu dalgaları saptayamıyoruz. Dalgaları değil ama etkilerini saptayabiliyoruz. Üzerinde taşıdığı fotona veya elektrona nasıl etki ettiğini saptayabiliyoruz. Bu yüzden deneyde parçacık gerekiyor. Yoksa bir şey saptayamayız. Ancak gözlem yaptığımızda, üzerinde bulunduğu dalga sırasına da müdahale ediyoruz. Böylece o dalganın olağan hareketinden çıkıp, yeni bileşke sonuca göre hareket ediyor. Biz bunu parçacık hareketi olarak tanımlıyoruz. Ve bu asla değişmiyor. İster yarıktan geçmeden önce olsun, ister geçtikten sonra, isterse hangi yarığın kapatılacağı bilinmeden yapılsın. Fark etmiyor. Burada eksik olan bilgiler, bizim nasıl bir kuvvet uyguladığımız, parçacığı taşıyan dalgaların özellikleri. Bu konuda derin bilgilere sahip değilim. Mesela salınan parçacığın dalga boyu ile gözlem için kullanılan parçacığın dalga boyu arasındaki ilişkiler gibi. Mor ötesi dalga üzerindeki bir fotonu, kızıl ötesi frekanstaki bir fotonla gözlemleyemezsiniz bence. birbirleri ile uyumlu olmak zorundalar, bu da (gözlemci ile gözlenen arasında) momentumlarındaki enerji seviyeleri ve frekansları ile aralarında bağlantı olduğunu gösterir. O zaman birbirlerini etkiliyor da olmalılar. Ama bizde bu veriler yok. Veya atom etrafındaki elektronun nerede olacağını bilemiyoruz. Aslında neleri bilmediğimizi, bile tam bilmiyoruz. Bildiklerimizle, mantıklı çıkarımlar yapıyoruz sadece. Bu konuda herhangi bir deney ve ölçüm yapmadığım için, nelerin var olduğunu, nelerin eksik kaldığını da bilemiyorum. Sadece varsayımlar üzerinden yürüyorum.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 6 yıl önce 0