0

Sn . Mr.Physics ; Einstein ve Newton dan uzun yıllar sonra ilerleyen teknolojiye rağmen aralarında ki farkı konuşabilmenin dışında değişen bir şeyler yoksa , bu tekno-bilim adına hayli üzücü bir durumdur. Öncelikle ve üstüne basa basa diyorum ki , kendi etrafında uzayda dönen hiç bir kürenin çekim gücü olmaz. Yer çekimi ise sözünü ettiğiniz "Kütle Çekimi" ile alakası olmayan çok farklı bir şeydir. Eğer uzayda sözü edilen kütle çekimi olsaydı, yörüngesinin Dünya ile kesişmesine hiç gerek kalmadan çok sayıda gök cismi Dünya'ya çarpardı. Ayrıca çeşitli gezegenlerde özellikle uydumuz Ay'da öylesine çok gök taşı çarpması sonucu oluşan krater varken ,düşen meteorlardan en ufak bir iz yoktur. Ayrıca ülkemizde Van Gölü'nün batısında Bitlis ilimiz sınırları içinde meteor çarpması sonucu bir krater oluşmuş o kraterin içinde de bir krater gölü oluşmuştur. Ama düşen kraterden iz yoktur, derseniz ki mağmaya kadar gömüldü o zaman oralarda çok ciddi mağma akıntılarınında olması gerekmektedir.Hadi diyelim mağma fışkırdı ve aktı, mesleğim gereği çok sayıda yanardağın eteklerinde şalıştım ve mağma akıntılarını ellerimle -gözlerimle inceleme şansım oldu,En son Iğdır ilimizde Büyük Ağrı ve Küçük Ağrı dağlarının eteklerin de karayolu haritacılığı yaptım ve lavların üzerinde en ufak bir bitki emaresine rastlamadım.Hatta daha da ileri gittim mağma kayalarının Kuzey yamaçlarında (Iğdır Ağrı dağının kuzeyinde dir.) Küf ve mantar oluşumu var mı yok mu diye epeyce dolaştım rastlayamadım.Buda bana mağma kayalarında nebati yetişmediğini göstermekte idi. Ama gelelim Güzel Bitlisi'mizin kraterine ,son 30-35 senede bölge halkı yetişen diğer endemik bitkilere Doğu Karadeniz'den getirdikleri Çay ve Fındık fideleri dikerek yeni bitki türleri eklemiş, bölgede her hangi bir mağma kayasına denk gelmemişlerdir. Öyle ise buraya düşen meteora ne oldu? Bu konuya vakıf arkadaşlarımız için hem çok önemli bir soru hemde çok hayati bir ip ucudur. Aynı durum Bartın ilimizin Arıt ilçesini içine alan bir kraterde de ciddi ciddi cevap beklemektedir. Gerçi orası ile ilgili olarak jeolojik çökme iddiaları da var ama bu iddialar, yaptığım araştırmaların sonucuna göre pek de sağlıklı değil.Çünkü o bölge Kuzey Anadolu fay hattının yaklaşık 150-200 km kuzeyinde olmasına rağmen bölge her hangi bir şekilde öncelik sıralamasına tabii deprem kuşağında değil zaten bölge halkı da pek deprem deneyimleri olmamış. Yani eğer orada da bir meteor düşmesi-çarpması olmuşsa ora da ki meteor da ortalarda yok. Bu anlattıklarım değerli arkadaşlarıma ,sanırım benim neden Kütle Çekimi denen teoriye muhalif olduğumu anlatmaya yeter. Saygılarımla. Muzaffer Erdem

muzaffer erdem 6 yıl önce 0
0

Sn.Muzaffer Erdem, En sonunda bu platformda bizlere katkı sağlayacak bilgilerden söz ettiniz. Mesleğiniz ve arazide yaptığınız incelemeler çok değerli. Bunları bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Sadece, edindiğiniz bu bilgileri "Genel Fizik" anlayışına bağlarken çok acele ettiğinizi ve tamamen emin olup, reddettiğiniz bu fiziği çok iyi analiz etmediğiniz için çok aykırıymış izlenimi veren tüme varım anlayışı geliştirmişsiniz. Halbuki, "Newton ne demiş? Einstein nasıl bir çalışma yapıp evrene farklı bir işleyiş anlayışıyla bakmış?" bunları biraz daha inceleyip karşılaştırma yapsaydınız teori ve düşünceleriniz çok daha tutarlı bir yapıya kavuşabilirdi. "Üstüne basa basa diyorum ki, kendi etrafında uzayda dönen hiç bir kürenin çekim gücü olmaz." diyorsunuz. Bu net bir iddiadır. Bunu sanırım Ay'ın dönmediğini "baz" alarak söylüyorsunuz. Ve onun üzerindeki kraterleri örnek olarak görüyorsunuz. Bunun için acele edip tüme varmakta yanlışlık yaptığınızı söylüyorum. Çünkü böyle bir çıkarım hatalı bir sonuçtur. Ayın üzerindeki kraterlerin, güneş sistemi oluşurken ki karmaşa sırasında meydana geldiğini düşünmek daha doğrudur bence. Milyarlar ve milyonlarca yıl önce oluşmuş kraterlerdir onlar. Ve Ay'da ekolojik bir yapı olmadığı için hiç bozulmadan kalmış olmaları çok doğaldır. Aynı oranda Dünya'nın da böyle meteor çarpmalarına maruz kalması mutlaktır. Ama Dünya yaşayan, kendi iç ısısı olan ve üzerindeki oluşumların devamlı olarak yer değiştirip, alt üst olduğu bir sistemdir. Bu yüzden milyonlarca yıl önce meydana gelmiş meteor çarpmalarının izlerini bulmak çok kolay bir şey değildir. Hatta imkansız olmuştur sanırım. Ama bu meteor çarpmalarının dünyamızın eko sistemine etki ettiğini ve bazı yaşam türlerinin ortadan kalkıp, başka türlerin ortaya çıkmasına neden oldukları savunulmaktadır. Uzayda başı boş durumda hareket eden irili ufaklı tüm cisimler oldukça hızlıdırlar. Ortalama saniyede 30 Km. civarında hızları vardır. Hiç kıpırdamıyormuş gibi görünen cisimler bile en az bu hızdadırlar. Bu oldukça yüksek bir hızdır. Dünyanın çekim gücü bu hızdaki bir cismi kendisine çekemez. Eğer yörünge çakışmıyorsa çarpışma ihtimali yoktur. Yani "kütleçekim" konusunu daha bir dikkatle incelemeniz gerekiyor. Ayrıca bunun çok basit hesaplama denklemi vardır. Yani kütleçekim aslında öyle sizin düşündüğünüz gibi çok güçlü bir şey değildir. Cismin büyüklüğü ve yoğunluğu sayesinde artar. Hesaplanabilir çok kolay bir konudur aslında. Bu konuda kendinize haksızlık ve yazık etmişsiniz. Mağma kayalarında hayat belirtisi bulamadığınızı söylüyorsunuz. Bunun için ne kadar uzun bir zaman gerektiğini de biliyor olmalısınız. Ayrıca da mağmanın hep aynı malzeme olduğunu öngörmüş oluyorsunuz. Mağma çok çeşitli elementler barındırabilir. Her bölgedeki mağma akıntısı diğerleriyle aynı element yapısında olmayabilir. Organik yapının gelişmesi için bazı akıntılar oldukça verimsiz, bazıları da verimli olabilir. İşte bunları değerlendirip, sınıflandırsaydınız ülkemize inanılmaz katkınız olurdu sanıyorum. Yine de bilgi ve bulgularınızı paylaştığınız için teşekkür ederim. Sanırım bu konularda merak edilen pek çok şey vardır. Mutlaka katkınız olacaktır. Saygılarımla...

Necmi Tüfek 6 yıl önce 0