Oluşmadı YARATILDI

Evet abdullah ancak burası bilim sitesi nasıl yarattı sorusunu soracak illa çıkacaktır cevap ol dedi oldu bunu ekleyelim çok önemli.

Bence maddeyi oluşturan parçacıkların; yüksek yoğunluğa ve yüksek " fonon hareketine " sahip olduğu anda ortaya çıkmış olabilir. Yada göremediğimiz, duyamadığımız,hissedemediğimiz, tadamadığımız, işitemediğimiz hayali bir varlığın " ol " demesi ile oluşmuştur. Bu da olası sonuçta.

Isik , genellikle enerji kazanan bir elektronun eski enerjisine donerken, veya daha alt seviye bir enerjiye inerken saldigi enerji ile olusur.yaratilma ki smi ise diyanet isleri forumunda daha uygun islenir

Işık ile fotonun farklı farklı ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Işık sonuçta, bir çok fotonun dalga-parçacık özelliği gösteren halinin adı. Foton'un evrenimizde nasıl var olduğuna gelince? Herhangi bir kesin açıklamaya dayandırma yerine, fotonun bildiğimiz özelliklerine göre bir yaklaşımın daha "uyumlu" olacağını düşünüyorum. İlk olarak, foton, evrenimizde bilinen enerjinin (%4 bilinen madde ve enerji, kalanı karanlık madde ve enerji... %4 bilinen madde ve enerjinin de %95'lik kısmı enerji kalanı kütleli-madde) çok büyük bir kısmını oluşturuyor. İkincisi foton evrendeki temel enerji taşıyıcı nesne. Enerjinin çok yoğundan, az yoğuna taşınmasında (homojenleşme de) aktif rolü var. Üçüncüsü biz sadece görebildiğimiz çok dar bir spectrum alanındaki foton grubunu ışık olarak düşünüyoruz ama evrendeki fotonun dalga boyları çok daha geniş. Fotonun kütlesi olmamasına rağmen, momentumu içinde enerji taşıyabilmesi nedeniyle, onun da kütle gibi enerji kökenli bir oluşum olduğu kesin. Bence enerjinin, bir boyutlu titreşen en basit hali, foton olmalı. Bu hali ile daha kütle bile oluşmadan önce homojen ve düzenli enerjinin, evrene yayılmasındaki ilk (en basit titreşimli) formu olmalı. Çeşitli inançlarda ve yaklaşımlarda evrenin ışıktan yaratıldığı ifade ediliyor. Yani foton yığınlarından. İnançların kökenini yorumlamak bana düşmez. Ama ister bilim, ister inanç olsun; evrenin ilk başında tüm bilinen enerjinin başlangıçta (genişleme hareketi ile) foton durumunda olduğu kesin gibi.

Burtay Bey, "Bence enerjinin, bir boyutlu titreşen en basit hali, foton olmalı. Bu hali ile daha kütle bile oluşmadan önce homojen ve düzenli enerjinin, evrene yayılmasındaki ilk (en basit titreşimli) formu olmalı. " dediniz. kafamdaki dusunce bu, ancak buna "baglanmasini" dusundugum bir soru da yok degil, ama "prime time" a denk getirmek istiyorum.

Isı... Madde mutlak sıfırın üzerinde her hangi bir sıcaklıkta bulunduğunda ışıma yapar. Bizim görebildiğimiz dalga boyundakileri görürüz. Ama bizim göremediğimiz dalga boylarında da sürekli ışıma vardır. Her madde eğer mutlak sıfırın üzerindeyse ışıma yapar. Çünkü elektromanyetik etkileşim için ışık (foton) gerekir. Madde (elektron, proton, nötron ve hatta kuark) enerji alış verişini fotonlarla yapar. Biz sadece gözümüzün yapısı yüzünden belirli dalga boyundakileri görürüz. Eğer, diğer tüm dalga boylarını görebilseydik karanlık diye bir kavram olmazdı. Yani, bence yaratıcı "ışık olsun" dediğinde aslında insana görme özelliği vermiştir denilebilir. Yoksa evren için zaten ışık mecburi olarak olmazsa olmaz bir kavramdır. Eğer evren var ise ışık zaten doğal olarak vardır.

tekrardan herkese merhabalar iyi çalışmalar; @necmi hocam; ısı dedinizde aklıma geldi şimdi mutlak sıfırın altına inme deneyleri yapılırken mutlak sıfırın altına inen atomu nasıl gözlemliyorlar...çünkü ısı yapmayacağına göre herhangi bir dalga boyunda ışınım yapmayacak, ayrıca kendisine yollanan ışığı da absorve edeceğinden bu gözlemi nasıl yapabiliyorlar...

Hiç bir fikrim yok Karanlık Profil. Bu konular çok hassas ekipman gerektiren konular. Eğer deneycilerin yayımladıkları bulguları ve ayrıntılı dökümleri varsa artık onlara ulaşıp öğrenmek gerekiyor. Ben yalnızca bir konunun aydınlığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum. Biz "mutlak sıfır" diyoruz. Ama gerçekten madde için ısının hiç olmadığı bir derece olup olmadığından da emin değiliz. Burtay Bey bir ara değinmişti. Mutlak sıfırda madde başka bir formda olmalıdır. Yani artık "atom, elektron, proton gibi özellikler göstermemesi gerekir diye düşünüyoruz. Bir yandan da şöyle düşünüyorum; "İnsanlar -273 santigrat dereceye inebilirler belki ama gerçekten ısının hiç olmadığı bir dereceye nasıl inilir? Belki düşük basınç alanı oluşturmak bunu sağlayabilir. Ama madde nasıl bir durumda olur? onu artık deneyciler söyleyecekler.

@Karanlık Profil, http://www.acikbilim.com/2013/02/dosyalar/yakan-soguk-negatif-sicakliklar.html yazısında, manyetik lazerile düzenlenmiş atomların manyetik alan ile en yüksek enerjiye çıkartılıp, bir anda manyetik alanın ters çevrilmesiyle, bu durumda iken en düşük enerji seviyesine indirmelerini anlatıyor. Burada deneyi gözlemlerken, atomların hareketlerini izliyorlarlar. En yüksekten, en düşüğe inince normalde (tepeden düşmeleri) yapısının bozulması gereken sistem bozulmuyor. Atomlar mevcut düzenlerini koruyorlar ve milyarda bir oranı gibi bir oranda mıtlak sıfırın altına iniyorlar. Burada bana göre ilginç olan şey, sicim teorisinin bir öngörüsüyle bağlantısı var gibi. 5 temel sicim formülü, birbirinden bağımsız yapıları anlatıyormuş. Taa ki bir boyut (Witten, E. sayesindeydi sanırım) daha ekleyip, hepsini birleştirene dek. O zaman, bu 5 formülün sicimlerin farklı durumlarını ve enerji seviyelerini temsil ettiği farkedilmişti. Birinin en yüksek enerji seviyesindeki durumu (belki çözümü bilemiyorum), bir diğerinin en düşük enerji seviyesine eşit idi. Sicim teorisinin bu sonuçları ve bu deney arasında bir bağlantı olmalı diye düşünüyorum. Burada daha ilginç olanı bence, 2 yüzey, bir düzlem üzerinde, 2 boyutlu ilişkilere sahip bu sicim durumları, birbirleri ile etkileşince (yani birinin düşük enerji seviyesi, diğerinin yüksek enerji seviyesine denk gelmesi için) 3 boyutlu bir sistem karşımıza çıkıyor gibi... https://youtu.be/69cLkM-4VMQ Bu konuda şu an için daha fazla bilgim ve fikrim yok. Ama aralarında bir bağlantı olduğunu düşünüyorum.

@Karanlık Profil, http://www.acikbilim.com/2013/02/dosyalar/yakan-soguk-negatif-sicakliklar.html yazısında, manyetik lazerile düzenlenmiş atomların manyetik alan ile en yüksek enerjiye çıkartılıp, bir anda manyetik alanın ters çevrilmesiyle, bu durumda iken en düşük enerji seviyesine indirmelerini anlatıyor. Burada deneyi gözlemlerken, atomların hareketlerini izliyorlarlar. En yüksekten, en düşüğe inince normalde (tepeden düşmeleri) yapısının bozulması gereken sistem bozulmuyor. Atomlar mevcut düzenlerini koruyorlar ve milyarda bir oranı gibi bir oranda mutlak sıfırın altına iniyorlar. Burada bana göre ilginç olan şey, sicim teorisinin bir öngörüsüyle bağlantısı var gibi. 5 temel sicim formülü, birbirinden bağımsız yapıları anlatıyormuş. Taa ki bir boyut (Witten, E. sayesindeydi sanırım) daha ekleyip, hepsini birleştirene dek. O zaman, bu 5 formülün sicimlerin farklı durumlarını ve enerji seviyelerini temsil ettiği farkedilmişti. Birinin en yüksek enerji seviyesindeki durumu (belki çözümü... Bilemiyorum), bir diğerinin en düşük enerji seviyesine eşit idi. Sicim teorisinin bu sonuçları ve bu deney arasında bir bağlantı olmalı diye düşünüyorum. Burada daha ilginç olanı bence, 2 yüzey, bir düzlem üzerinde, 2 boyutlu ilişkilere sahip bu sicim durumları, birbirleri ile etkileşince (yani birinin düşük enerji seviyesi, diğerinin yüksek enerji seviyesine denk gelmesi için) 3 boyutlu bir sistem karşımıza çıkıyor gibi... https://youtu.be/69cLkM-4VMQ Bu konuda şu an için daha fazla bilgim ve fikrim yok. Ama aralarında bir bağlantı olduğunu düşünüyorum.

file:///C:/Users/KEMALL/Desktop/D%C3%BC%C5%9F%C3%BCnceler/MOZART/ww26jfdv-1412735271.jpg (:

https://www.google.com.tr/search?q=matter+at+absolute+zero&tbm=isch&tbs=simg:CAQSlQEJjmKyOC8rNesaiQELEKjU2AQaAggKDAsQsIynCBpiCmAIAxIo5wPhAuwDrgnfA7gJuQnwCdEF6wPNIbUo5zSzKJA1jjWfKO0xkTX5NBow6_1qGS3kNsEGrU6UekdVEtIFwi-1I8FizQ912pfhiqeJBgywWsrctfAXFxadOVNXUIAQMCxCOrv4IGgoKCAgBEgQFZU0SDA&sa=X&ved=0ahUKEwi0nvniyoXUAhVBvRQKHTZyCmMQwg4IIygA&biw=1366&bih=662#imgrc=gMv-VTg6N8lwbM:

Işık çıkış noktasından varış noktasına (ışığı oluşturan kuarkın) kadar uzay ortamda kendine ait hızda