0

Temelinde bilim\'in temelinde bir İNANÇ vardır . Bu inancın çağımızdaki optimize edilmiş haline \'\' Daima Şüphe \'\' denir . Birde inanç gibi muhteşem vede tanrısal bir şeyi insan beyni şöyle optimize etti \'\' Din \'\' . Şüphesiz dinler insan beyninin en muhteşem \'\' sosyal-mühendislik \'\' ürünüdür . Bir üründür çünkü bunu şuradan anlamak zor değildir ; \'\' insanlar hep birbirlerine tanrıya İNANIYOR MUSUN diye sorar fakat çok azı - Acaba tanrı bana inanıyor mu ? - diye sorar . Nihayetinde bir şey (tanrı , yaratıcı , zeka , ırk , hiçbir şey , her şey ) bize inandığı için yazıyor olabilirim . Peki eğer böyle ise nasıl olur da gerçekliklerimizden inancın optimize edilmemiş halini çıkabiliriz ki ? Ben bilinen / bilinmeyen evrenlerde bulunan en muhteşem ve en mükemmel organın beynimiz olduğuna kendimi inandırdım mesela . Bu inanışı düzenleyen kim peki ? Bilinç . Bizler tabi ki de gerçekliğin G \' sini bile algılamıyoruz . EMS \' nin bile 10 trilyonda birini algılıyoruz . Algıladığın evrendeki gerçeklikler senin algılarının ( görme / dokunma / hissetme / dokunma / duyma ) vede harici algıların ( teleskoplar / mikroskoplar / uzay araçları / haberleşme cihazların / bilgisayar gücün ) harici yada doğal algılar ile bile gerçekliğin sonsuzda birini oluşturuyor . \'\' Sorun , hiçbir zaman inanç sisteminin doğru veya yanlış olması değildi ; soru ona duygusal olarak bağlanıp bağlanmamanın bize az veya çok fayda sağlayıp sağlamadığının muhtemel olmasıydı . Bu \'\' optimize edilmiş gerçeklikler \'\' ışığında sadece tek bir şeye diğerinden azıcık daha fazla inanabilirim : \'\' Tek gerçeklik , döngüsel ve değişen olandır . \'\' ( Change Your Reality , Open Your Mind ) . İyi günler

Kemal ( Bay Hiçkimse ) 7 yıl önce 0
0

@nobody Öncelikle \"zaman denilen olgudaki temelinde evren parmağı olması\", paylaştığım ve iddia ettiğim bir olgu. Eğer aptal gibi gözüküyorsanız, bunu da paylaşıyorum. :-) Karadelik içindeki nesne, kütleli iken ışık hızına ulaşmıyor. Nesne 3 uzamsal boyutundan bir tanesini, (hareket yönündekini) kaybediyor. Daha doğrusu bu boyut öylesine baskılanıyor ki, bu boyutu açık tutan tüm enerji, diğer boyutlara dağılıyor. Onların titreşimleri güçleniyor.Bu hıza 2 boyutlu iken ulaşıyor. Çünkü bildiğimiz anlamda bir kütlesi kalmıyor. 2 boyutlu olanları Bizler \"dalga\" olarak tanımlıyoruz. (Fotonun tek boyutlu olduğunu düşünüyorum ama sağlam kaynakların önemli bir kısmı onu iki boyutlu olarak tanımlıyor) . Işık hızına ulaşınca zamanın durması (benim açımdan) zamanı tanımlayan dalga ile aynı hızda olmak anlamına geliyor. Yani bir bakıma o dalga tarafından taşınan (sörfçü gibi) bir duruma ulaşmış olmak. (Bana göre, Eğer zamanı kütleyi geçen dalgaların sayısına göre tanımlıyorsak, o dalgalardan biri ile taşındığınızda \"zaman\" ın durumu ne olur? Artık geçen dalgaların tanımı kalmaz.Bildiğimiz tek bir dalga kalır. Varsayımıma bakarken, zamanı (EGD) dalgaların arasındaki aralıkların sayımı olarak tanımladığımı gözönüne alınız.) Bu dalgalar, karadeliğe yaklaştığı zaman, bulundukları sıradan koparlar ve karadelik içine doğru yollarına devam ederler. Olağan sırasından kopan bu dalga için, artık evrendeki zaman değerleri ve koşulları geçerli olamaz. Karadelikleri evrenin düşük basınç alanı bölgeleri olarak ele alıyorum. (Oluşturdukları kütle çekim kuvvetini de evrenin dokusunun bu ortamdaki basıncından...) Örnekleme olarak, denizdeki girdaba yaklaşan dalga sıralarını düşünebilirsiniz. Dalganın yapısı, girdaba girdiği zaman frekansı da, hızı da (daha önceki durumlarına göre) değişir. Ayrıca taşıdığı enerji, birim başına yoğunlaşır. Bununda aynı ortamdaki nesneler üzerinde etkisi olur. (Başka bir örnekleme; deniz dibine bir delik açsak ve su buradan gitmeye başlasa ama dönen bir girdap olmasa, yakınındaki bir sandalı bu bölgenin içine iten nedir? ) Karadeliği teğet geçen nesne için zaman yavaşlamasına gelince, bence karadeliklere yaklaştıkça enerji yoğunluğu arttığı için, (EGD) dalgalarının genliği ve hızı değişiyor. Sonuçta zaman hızı değişiyor. Bir de bu ortamdan \"hızlı\" geçen bir nesne için zaman daha da yavaşladığı için (aynı ortamdaki duran nesneye göre), bu nesne için zaman çok daha yavaşlamış olur. Hatta olağan uzayda aynı hızda olsaydı uğrayacağı zaman genleşmesinden daha fazla bir genleşmeye maruz kalırdı bence. Zaman durur muydu? (Karadelik yakınında hızla geçerken) Hayır iç gözlemci için durmazdı ama çok yavaşlardı, bence. Sonuç; ışık hızına kütlesiz nesneler ulaşabildiğine göre, ışık hızına ulaşan kütlenin de bunu kaybetmesi lazım. Yani en azından 2 veya tek boyutlu olması lazım. Karadelikler bunun için uygun bir ortamda oluşturuyor çünkü 3 boyutlu kütlenin bilgisini de, yüzey alanına 2 boyutlu olarak kaydediyor. (Hawking\'e göre) Gelen son yorumunuza göre: Sizin gerçekliğiniz güçlü bir mantığa sahip... :-)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

@nobody Öncelikle \"zaman denilen olgudaki temelinde evren parmağı olması\", paylaştığım ve iddia ettiğim bir olgu. Eğer aptal gibi gözüküyorsanız, bunu da paylaşıyorum. :-) Karadelik içindeki nesne, kütleli iken ışık hızına ulaşmıyor. Nesne 3 uzamsal boyutundan bir tanesini, (hareket yönündekini) kaybediyor. Daha doğrusu bu boyut öylesine baskılanıyor ki, bu boyutu açık tutan tüm enerji, diğer boyutlara dağılıyor. Onların titreşimleri güçleniyor.Bu hıza 2 boyutlu iken ulaşıyor. Çünkü bildiğimiz anlamda bir kütlesi kalmıyor. 2 boyutlu olanları Bizler \"dalga\" olarak tanımlıyoruz. (Fotonun tek boyutlu olduğunu düşünüyorum ama sağlam kaynakların önemli bir kısmı onu iki boyutlu olarak tanımlıyor) . Işık hızına ulaşınca zamanın durması (benim açımdan) zamanı tanımlayan dalga ile aynı hızda olmak anlamına geliyor. Yani bir bakıma o dalga tarafından taşınan (sörfçü gibi) bir duruma ulaşmış olmak. (Bana göre, Eğer zamanı kütleyi geçen dalgaların sayısına göre tanımlıyorsak, o dalgalardan biri ile taşındığınızda \"zaman\" ın durumu ne olur? Artık geçen dalgaların tanımı kalmaz.Bildiğimiz tek bir dalga kalır. Varsayımıma bakarken, zamanı (EGD) dalgaların arasındaki aralıkların sayımı olarak tanımladığımı gözönüne alınız.) Bu dalgalar, karadeliğe yaklaştığı zaman, bulundukları sıradan koparlar ve karadelik içine doğru yollarına devam ederler. Olağan sırasından kopan bu dalga için, artık evrendeki zaman değerleri ve koşulları geçerli olamaz. Karadelikleri evrenin düşük basınç alanı bölgeleri olarak ele alıyorum. (Oluşturdukları kütle çekim kuvvetini de evrenin dokusunun bu ortamdaki basıncından...) Örnekleme olarak, denizdeki girdaba yaklaşan dalga sıralarını düşünebilirsiniz. Dalganın yapısı, girdaba girdiği zaman frekansı da, hızı da (daha önceki durumlarına göre) değişir. Ayrıca taşıdığı enerji, birim başına yoğunlaşır. Bununda aynı ortamdaki nesneler üzerinde etkisi olur. (Başka bir örnekleme; deniz dibine bir delik açsak ve su buradan gitmeye başlasa ama dönen bir girdap olmasa, yakınındaki bir sandalı bu bölgenin içine iten nedir? ) Karadeliği teğet geçen nesne için zaman yavaşlamasına gelince, bence karadeliklere yaklaştıkça enerji yoğunluğu arttığı için, (EGD) dalgalarının genliği ve hızı değişiyor. Sonuçta zaman hızı değişiyor. Bir de bu ortamdan \"hızlı\" geçen bir nesne için zaman daha da yavaşladığı için (aynı ortamdaki duran nesneye göre), bu nesne için zaman çok daha yavaşlamış olur. Hatta olağan uzayda aynı hızda olsaydı uğrayacağı zaman genleşmesinden daha fazla bir genleşmeye maruz kalırdı bence. Zaman durur muydu? (Karadelik yakınında hızla geçerken) Hayır iç gözlemci için durmazdı ama çok yavaşlardı, bence. Sonuç; ışık hızına kütlesiz nesneler ulaşabildiğine göre, ışık hızına ulaşan kütlenin de bunu kaybetmesi lazım. Yani en azından 2 veya tek boyutlu olması lazım. Karadelikler bunun için uygun bir ortamda oluşturuyor çünkü 3 boyutlu kütlenin bilgisini de, yüzey alanına 2 boyutlu olarak kaydediyor. (Hawking\'e göre) Gelen son yorumunuza gelince: Sizin gerçekliğiniz güçlü bir mantığa sahip... :-)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
1

zira karadeliğin çalışma prensibi ile alakalı

Ömer ( Karanlık Profil ) 7 yıl önce 0