0

Rüyalar hakkında...

Zeki ASI 9 yıl önce 4
0

Kişi uyurken bile bilinci yarı yarıya işlem halindedir. Rüya görür. Ancak rüyasız dönemleri de vardır. İşte bu dönemlerde, ya da anestezi sonrasında (o da bir tür rüyasız uyku hali diyelim); dışarıdan gelen uyarıcılara karşı kapalı oluyor. Ne ses, ne koku ne de başka hiç bir sinir iletisi beyinde işlenmiyor. Bu süreçte hücreler ne yapıyor. Durumları nedir onu incelemek lazım. Belki kendilerini tamir ediyorlar, belki dinleniyorlar, belki de kendi içlerine dönüp gün içinde aldıkları verileri, RNA ve şeker fosfat moleküllerinde kodlayarak depoluyorlar. Bu süreçten çıkıldığında ise verileri işlemeye, sınıflandırmaya başlıyorlar. Mesela gün içinde yaşanan olayların dökümü çıkartılıp, sınıflandırılıp, gruplar halinde kodlanıyordur. Aynı anda içinde bulunulan ortama ve dış uyarıcılara göre bu kodlama işlemi etkilenebiliyor olabilir. Çünkü rüyalarımızda, gün içinde yaşadığımız ve çağrışım yaptıran uyarıcılardan başka alakasız verilerin de karmaşası bir rüya görebiliyoruz. Soğuk oda da uyuyan bir adamın, gün içinde bir kadının elinde gördüğü yılan derisi çantayı birleştirip, sınıflandırma esnasında (rüyalarda) kendisini bir buz ejderhasının sırtında görmesi gibi. Rüyalardan yoksun bırakılmış insanların ne kadar sıkıntı yaşadığı biliniyordur. Yorgun, dikkatsiz, karmakarışık olurlar. Üstelik gece isterlerse 20 saat (rüyasız dönemlerde rahat bırakılarak yapılıyor bu deneyler) uyumuş bile olsa. Diğer yandan meditasyon dahil, düşüncelerin serbest bırakıldığı yarım saatlik bir rüyalı uyku dönemi ise insanı dinçleştirir. Buradan rüyaların, gün içinde toplanan verilerin geçici depolardan çıkartılıp, işe yaramayacakların elenip, kalanların kalıcı veya uzun ömürlü depolara yollandığını varsayıyorum. Bu nedenle de karmakarışık rüyalar görüyoruz. Aynı şekilde yarım saatlik bir fiesta bile bizi dinçleştiriyor. Rüya’nın olmadığı uyku dönemleri, sinir hücreleri arasında iletimin olmadığı ellerindeki verilerin moleküllere kodlanarak depolandığı dönemler olmalı. Anlamak için, uzun süre rüyasız uykudan mahrum bırakılanların, hafıza testlerine bakmalı. 1 ay, 3 ay, 6 ay evvelki bilgilerden ne kadarını hatırlayabiliyorlar. Tabii deneklerin hepsinin de aynı uyku alışkanlıklarına sahip olması şartıyla… Anestezi veya felç durumunda sinirler arası uyarıcı bilgilerinin iletimi olmadığı için, ana data dağıtım merkezlerine bilgiler ulaşmıyor ve buradan kodlanmak üzere dağıtılamıyor olmalı. Beyin hücreleri arasındaki elektriksel iletinin aslında, kimyasal bir işlem olduğunu (Hücreler uzantılarının uçlarında elektriksel olarak kutuplaşarak veri iletiliyorlar. Veriyi, (+)olarak bir uzantı ucundan alırken, hangi uzantısının ucunda (–) olarak iletileceğine, hücre nasıl karar veriyor (???) araştırılmalı.) unutmamak lazım. Bunun anlamı hücreler arasındaki elektriksel iletide rol oynayan çeşitli hormonlar ve salgılardan bir tanesi, komadaki hastaları da uyandıracak ve sinirlerin tekrar veri işlemesini zorlayacak moleküller olabilir.

Burtay Mutlu 9 yıl önce 0