İnsanoğlunun en savunmasız ve yardıma muhtaç olduğu dönemi bebeklik dönemidir. Diğer canlılar doğduktan birkaç saat sonra ayağa kalkıp yürümeye başlayabilirken insanoğlunun hayata adapte süreci çok daha uzundur.

Yine de yeni doğan bir bebek aslında düşündüğümüz kadar da savunmasız değil. Doğarken sahip olduğumuz bir takım refleksler, hayata adapte olmaya çalıştığımız uzun süreçte bizim en büyük yardımcılarımızdır.

Dışarıdan gelen herhangi bir uyarıya, düşünmeksizin verilen ani tepkilere refleks denir. Doğuştan sahip olduğumuz refleksler var olma refleksleri ve ilkel refleksler olmak üzere ikiye ayrılır. Nefes alma, emme, yutma, göz kırpma gibi refleksler doğduğumuz andan itibaren sahip olduğumuz ve sonradan kaybolmayan reflekslerdir. Bu refleks grubuna var olma refleksleri denir.

İlkel refleksler ise doğarken sahip olmamıza rağmen zamanla kaybolan reflekslerdir. Bu refleksleri şu şekilde sıralamamız mümkün:

Adım atma refleksi: Bebekleri koltuk altlarından tutup, bir zemin üzerinde ayakta durmalarını sağladığınızda bebeğin adım atmaya başladığını göreceksiniz. Doğumdan 8 hafta sonra kaybolan bu refleks sinir sisteminin gelişiminin bir göstergesi.

Moro (sıçrama) refleksi: Her zaman özel bir sebebi olmayan bu refleks genellikle ani hareketlerde ya da yüksek gürültüde meydana gelmektedir. Bebek kendisini arkaya doğru gererken kollarını uzatarak ve hafifçe birleştirir. Yani bebek birden sıçrar. 6 ay içinde kaybolan bu refleks sinir sisteminin gelişiminin bir göstergesidir.

Kavrama/yakalama refleksi: Bebeklerin avucuna dokunulduğunda parmaklarını birleştirerek avucunun içindeki nesneyi tutar. Aynı şekilde bebeğin ayak tababına da dokunulduğunda ayak parmaklarını ayak tabanına doğru hareket ettirir. Üç ay içinde kaybolan bu refleks yerini istemli yakalamaya bırakır ve bu da sinir sisteminin gelişiminin bir göstergesidir.

Tonik boyun refleksi: Sırt üstü yatırılan bebeğin başı bir yöne çevrildiğinde aynı yönde kolunu ve aksi yönde diğer bacağını açar. Aynı zamanda yüzüstü yatırılan bir bebek kafasını yana çevirerek rahatlıkla nefes alabilir. Bebeğin boğulmasını engelleyen bu refleks, iki üç ay içinde yerini istemli harekete bırakır.

Babinski refleksi: Ayağının altı gıdıklanan bebek ayak parmaklarını yelpaze gibi açar. 8-12 ay içinde kaybolan bu refleks sinir sisteminin gelişiminin bir göstergesidir.

Yüzme refleksi: Suya konan bir bebek kollarını ve ayaklarını çırpar, ve nefesini tutar. 4-6 ay içinde kaybolan bu refleks sayesinde bebekler boğulmaktan korunur ve gerekli eğitimle bebek yüzücü olabilirler.

Kökünü arama (rooting) refleksi: Bebeğin yanağına ya da ağız çevresinde bir yere dokunduğunuzda yüzünü o yöne çeviren bebek bu refleks sayesinde meme ya da biberonu bulabilir. Kökünü arama refleksi 6 ay içinde zayıflar ve kaybolur.

İlkel refleksler bebekler büyüdükçe yerini istemli hareketlere bırakır ve nörolojik muayene için önem taşımaktadır. Sinir sistemi gelişiminde problem olan bebeklerde bu reflekslerin meydana gelmesinde sıkıntılar gözlemlenebilir. İlkel refleksler yaşamın ilk yılında kaybolurken var olma refleksleri ömür boyu bizimledir. Yaşamın ilk iki yılında hala ilkel refleksler devam ediyorsa bu, beyin hasarının bir göstergesidir.

Referanslar
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Primitive_reflexes
http://pennstatehershey.adam.com/content.aspx?productId=82&pid=1&gid=003292
https://youtu.be/vwrIe0bklJY
https://youtu.be/nw5NtAOjcIg

Görsel Kaynak
http://pennstatehershey.adam.com/content.aspx?productId=82&pid=1&gid=003292

Kapak görseli
http://www.winsfordguardian.co.uk/news/13876270.Baby_swimmer_raises___1_600_for_charity_during_Winsford__Splashathon_/

Gökçe Uçar
Boğaziçi Üniversitesi - Fizik Öğretmenliği - Boğaziçi à niversitesi - Fizik Öğretmenliği Ä°stanbul à niversitesi - Sağlık Fiziği YL

0 yorum