0

(Bence) Elbette olurdu... Yeter ki yaşam dediğimiz yapının oluşması için gerekli şartlar olmuş olsun. Çözücü- bileşik yapan bir sıvı madde, uzun zincirler ve bileşikler oluşturmaya uygun bir kaç mineral, madde ... .......................... ................. Dini açıdan bakarsak, Allah (C.C)'ın gücü her şeye yettiğine göre, sırf insanoğlu'nu yaratamak için bu kadar büyük bir evrene ihtiyacı asla olmaz. Zaten kendi kendisini yok etmeye eğilimli olduğunu düşünürsek, en fazla 300-400 yıl ömrü var bu medeniyetin. Bu süre zarfında da diğer galaksilere gidememe ihtimalimiz yüksek. Samanyolunu bile fazla gezemeyeceğiz. Yani diğer galaksiler, sırf insanoğlu için çok fazla gereksiz. Bu da sizin sorunuza geliyor. Sırf samanyolu olsa yeter miydi? Evet, yeterdi. Sonuç aynı çünkü, onların varolması bir şey değiştirmiyor. Yok olmaları da... Diğer yandna felsefi olarak ele alırsak, yaşam , canlı nedir? Tamamı inorganik maddelerden oluşmuş, kendi içinde sistemleri olan ve bu sistemleri dengede tutmak için sürekli enerji alıp, bunları dengeleyen bir yapı mı? Eğer öyle ise, evrendeki bir çok sistem bu işi zaten yapıyor. Eğer canlılığı bilinç durumu olarak ele alırsanız, cansız olarak nitelediğimiz diğer maddelerden ve sistemlerden farkımız ortaya çıkıyor. Ama bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere bakarsak, çok yakında bilinçli sistem ve programlarla çalışacağız. Yani cansız olarak nitelediğimiz varlıklarda uygun şekilde organize edilip, bağlantıları yapılırsa bilinç sahibi olacaklar. .................................................................. Bir bilim-kurgu hikayem vardı. İnsanlar robotları yapıyor, ronotlar çok gelişiyor ve insanın yerini alıyordu. İnsanlık tüm dinyayı tüketip, canlıları yok edince, dünya da sadece robotlar kalıyordu. Robotlarda diğer gezegenlere yayılıyorlardı. sonra vardıkları her gezegende , bulunan materyallere göre kendi ekolojik sistemlerini kuruyorlardı. En sonunda bu çalışmalar öyle bir aşamaya geliyordu ki, en son geliştirdikleri robot, enerjiyi en verimli şekilde kullanıyor ve çevresindeki bir çok kaynaktan temin edebiliyordu, miadı-kullanım süresi dolduktan sonra, temel maddelerine ayrılıyordu, bir çok farklı işlevi yerine geitrebilecek ve öğrenebilecek bir yazılım ile çalışmaya başlıyordu ve robotlar, sahip oldukları bilgiyi ve ekolojiye uygun yapıyı, ayrıca değişebilecek şartlar için uyum sağlamayı sağlayacak yapıyı içeren bilgi kodlarını sonraki robotlara sıkıştırıp aktarabiliyordu... ... Hatta ilk modelleri, fotonların enerjisi alırken, sonraki modeller, bozulmuş, işlevisiz modellerin yapılarından da sağlamaya başlamıştı. Ayrıca ilk modeller nano düzeyden, bir araya gelerek makro düzeyde yeni yapılar oluşturabiliyordu...... Kimi gezegenlerde yapı taşı olarak su, karbon, hidrojen, demir kullandılar, kimilerinde de silisyum, klor, hidrojen, krom... Kısa bir soruya uzun bir cevap oldu ama okumaktan zevk alacağınızı umuyorum. Saygılar

Burtay Mutlu 9 yıl önce 0